18 Aralık 2012 Salı

ASIL KIYAMET ; YILLARDIR İÇİMİZDE KOPANDI...!!!

şu mayaların insanoğluna ettiğine de bak diye düşünürken, düşünce de kalmasın haydi yazayım dedim... evrende ki enerjilerden , enerjinin manyetiğinden, sevgi böcecikleri yaratılmaya çalışan öğretilere kadar anca anca bilgi sahibi olurken,, 112 kodlu ( hepimizin doğum yılı ile yaşı toplamı 112 dir entrasan bir şekilde ) insanoğlunun, korku enerjisiyle dünyaya gelip,bu yüzlerce korkusunun adına yaşam derken, en güçlü enerjnin korku olduğu ve bunu pozitife dönüştürürsek kendi güzel dünyamızı yaratabileceğimizi anlamışken... şimdi bu hiçbirşeyi anlamamış, şirince deki dünya insanları, bir sinerji oluşturmuş ve bu ölüm rehaveti mi, huzuru mu kalitesi mi, beklentisi mi korkusu mudur nedir adını koyamadığım duygularıyla, koskocaman bir enerji oluşturup , inanç birliği yaratıp, bu enerjiyi çekmiş olmuyorlar mı..?? hani yağmur duasına çıkan ve ya zikir yapan toplu davranış ve ses grubu ahalisi gibi :))) gerçekten de yağar ya yağmur hani...:))  kıyametten değil ama hacca gidenlerin ezilerek ölenler gibi başka bir sebepten mefta olurlarsa şaşırmam...!! bence hükümetin toplu cenazeleri, nakil konusunda önlem alması gerekir:))) şirince halkı da parayı buldu yaaa orası da ayrı tabi :)) ölüyosun arkadaş... isa yı görsen nolucak biz muhammet diye tutturduk mu yaaww... ben ölmüş olmaktan değil de vahşice , acı çekerek falan ölüyor olmakdan endişe ederim...yaşıyorsun çünkü o an halaaa ve hissediyorsun ne kadar süreceği belli olmayan acıyı..!! al işte biramın içine dalan karasinek kendi kendine intihar edip, boğularak öldü :)) hiç üzülmedim :))))) hemde gözümün önünde olmasına rağmen ... yani hayvan sever değilim:))))

herkes kadar merakla beklediğim 21 aralık hakkında bildiklerim ölüm değildi oysa benim.. okuduklarım yani.. şöyle ki ; insan oğlunun dna sı 12 ye yükseleceğinden ,ömrümüzün 500 yıl olacağı, dünyanın 7 gün karanlıkda kalacağı, elektrik enerjisinden fotom enerjisine geçileceği, beyin okuma ve beynin diğer fonksiyonlarını kullanabilir hale geleceğimizden , yalan riyanın artık olmayacağı, iyi ve kendinde sevgiyle kalabilmiş olanların boyut değiştirip aynı iyi yaşamı devam edeceği, fizyolojik yaşlanmanın olmayacağı... daha da her zaman ki gibi aklımda tutamadığım ama okuduğumda yaaşşşaassıınnn be..!!  gelsin o gün dediğim bir sürü bilgiydi işte.. ölümü düşünen bir sürü insandan duyduğum  ; öleceksek kredi çekelim  diye başlayan hala beleş düşünceye ve dolandırıcılığa hizmet eden akıl yollarını güden yorumlar da şööyyllee bir düşündüm... hayatınız son bulmakta ve siz geriye kalan 3 günü düşünüyorsunuz endişeyle ... ha tabi toplu öleceksek cenazemizde cemaat olmayacak:))) ama şahsım adına bir telaşım endişem ,kaygım ,keşkelerim olmadı... hep sevginin içerisinde sevilerek yaşadım.. dünyevi bir özencim hiç yok..yarım kalan kin ve intikam duygumda.. sadece biraz özlem var içimde o kadar.... aslında bu kullandığım ilaç da iyi gelmiş olabilir tabi :)))))))) şaka bir yana başka insan yaratacak değil yaa yine de özüm böyleymiş :)))

konu şu ki ; eğer ölmez de sağ kalırsak, geçirdiğimiz yıllar da ki öfkelere , hırslara ,savaşmalara , ddişmelere bakarak.....paraya parasızlığa aşka meşke duyduğumuz üzüntülere bir göz gezdirirsek biz yılllardır kıyameti içimizde koparıyoruz zaten bilinçsizce... şimdi orhan baba ya bir şarkı siparişi mail ediceğim...
BARIŞ İÇİNNNN,,, İNSANLIK İÇİN ,DAHA MUTLU BİR DÜNYAA İÇÇÇİİNNNNN  BATMASIN BU DÜNYA :)))))  yaşamak ve yaşatmak ne güzeldi....!! nasıl vazgeçilir ki...

ölürüz ya da ölmeyiz,,sadece yaradılış hakkında bilmek istediklerim var , merak ettiklerim... onları öğrenebilecek miyim acaba??? bir işe yarar mı yaramaz mı bilinmez ... merak işte :)))))) ben içimde ki ölümsüzlükle mutluyum..ölüm varsa da mutlu ve rahat öleceğimi biliyorum.. düşünsenize arkanızda üzülen insan yok, sizin yokluğunuzdan mağdur olan yok, gider ayak kaygılı düşünceniz yok...topyekün ölüyoruz.... hadi be olurmuymuş öyle şey :))) neyse uzatmamakta fayda var... 3 gün topu kökü...

HARİKA SAN

TABİ Kİİİ SEVGİLERİMLEEEE :)

30 Eylül 2012 Pazar

AYAĞIMDA KUNDURA.....:)

geçen akşam, yine güzel şehrimi öylece seyredip, kahvemi yudumlarken, yüzünde mutlu ifadesiyle ayakkabı boyayan biri takıldı gözüme.. nasıl özeniyor, nasıl itina gösteriyor,, işi bitince önünde ki terlikleri bir hizaya koyuyor,, belli ki simetri hastası benim gibi..:))) seyredildiğini görünce daha bir heyecanda yaptı kerata:)) sordum bir boya ne kadar diye dediler 3 lira..ooohhh dedim havadar havadar kordonun bir yerinde keyifle para kazanıyor..!! sandığı da fiyakalı haa,, zevkli çocuk:)) derken aklıma geldi; ben ayakkabı boyacısı olsam  ne olur?? hah dakika bir gol bir yanımdan bir ses.' olur mu lan öyle şey..!!!! ' neden olmasınlarla başladı benim akşam:)) olmaz!! olmaz!! olamaaazzz..!! hergün 50 tl istesem vermezler eşekler... prestijmiş, vizyonmuş, harikalıkmış , annelikmiş bir sürü olmaz işte.. gecenin rakıya dönülen saatlerinde bir tek sevdiğim bir abim dedi ki...'' müthiş olur...  kızım düşünsene hadi ben 100 pabuç diyorum da, de ki sen günde 20 pabuç boya,, parasını da 5 tl de. harika para kazansın diye her insan 3 pabuç yollasa  hani madem çok seviyorlar ya seni..!!! öyle karşıdan sevilmez.. merak edenler, yada sevimli bulanlar da 10 kişi olsa... ayda sana 3000 tl gelir:)) sen harikasın yahuuuu süper olur..!!:))) ehh tabi ki mülteci isteklerimin hepsi kışa denk geldiğinden yağmuru karı şşööyylleeee bir düşündüm... seyyarlık... sandık hediye:))) canım dükkancılık falan yapmak da istemiyor zaten.. eee neden olmazmış..!! ayıp olurmuş efendim... bu işi benim merdivencinin kız yapsa takdir edilecek olan şey bende neden ayıp olsun efendim...??? para kazanmanın ve biriktirdiğim hatırın, sevginin kısa yollu halka açılması bu.. işte o kaaaddaarrrrr..!!! bir bankın dibine çöreklenip,, başkandan da izin alıp, hatta  bank kirası koydurtup ki,,, başıma üşüşen laklakcılar çok olur... şarapcıları savarsak:)) yapılabilemezlerin örnekleri çok değil mi bende çocukluğumdan beri.... yine örnek teşkil eden bir şey işte.. cesaret gerektiriyor... ayıp birşey değil yapılan.. düşkünlük, garibanlık görünürmüş ...görünsün 2 ay:)))) bu millet ne görünenlere alıştı da sonradan kendi yaptı bee..!!! birkaç ay sonra yandaki otoparka parkedip araba da bekleriz müşteri pabuçlaını:))) hırsızlık değil, tefecilik değil, orospuluk değil, pezevenklik değil, hak yemek ,insan kazıklamak değil.... herkes şapkasını önüne koyup, kendisine baksın arkadaş..!! değil mi ya...

 insanların bakış açıları ne garip..garip olan ben değilim ki...tamam bana kıymet vermek bu.. değerli kılmak.. sevmek, kıyamamak.. daha fazla ve şık birşey istemek... ama zor onlar... maliyesi, muhasebesi kirası,çalışanı...benim ki daha kolay sokakta:))bende diyorum ki kıymeti artık sözle değil, madem öyle bana günde 10 pabuç bularak gösterin,, nasılsa akşam beraber yiyiiiyoruz paraları:))) öyle de olmaz böyle de olmaz... mış.. kimse beni yanın da da çalıştırmıyor... nasıl iş buyuracakmış... eeee nolcak böyle... şuncacık '' harika'' neymiş breeeee:))) hem teşekkürle kabul ediyorum hem hayretle dinliyor ve seyrediyorum... HAYAT ÇOK GARİP.. yaradılışta ki bakış açıları, sanılar, tanılar, ayıplar, yakışmazlar... aahhh gidi inlarlar.. sonuç :: para lazım:)))) size ne beeee ppööfff .... yok benim öyle bana düşkün annem babam...her ay versinler, sıkışınca yetişsinler, kıyamasınlar falan... kızım üniversiteye başladı, öbürü peşinden gelecek,derken düğün dernek...canımın feci şekilde evde sıkılması da cabası..!!boyacı olucam ben:)))))) benim için eğlenceli, yapılmamış, utanılacak hiçbirşeyi olmayan,binbir hikayenin yaşanacağı, kimilerine göre delilik dense de yapılası bir iş:))) işte bu yüzden HARİKA YIM ben:))))))))))))))) hiç kimse yapamaz, ben yaparım..yapınca da el üstünde olursun... yaptı vallahi kadın derler,oohh keyfe bak.. öğleden sonra uyan..git bankının kenarına, boya kunduraları, canın mı sıkıldı dön eve.iş mi yok... ara onu bunu hadi gönderin bakalım üç beş pabuç diyerek,, göreyim sizin harika sevginizi:)))) sizi gidi beni havadan bulanlar siziii..!!!!

ÇÇOOKKK ÇOOKKK SEVGİLERİMLE...

HARİKA SAN

25 Eylül 2012 Salı

BAŞKALARI

iyi olmaya devam edemiyorlardı,sıyrılıp...hırstan,intikamdan, kıskançlıktan...gayretleri kafi gelmiyordu , yenişemiyorlardı kinlerine,kıçımdan ayrılamayanlar..başka bir dünya için ihtiyaçları vardı sabıra...ama beceremedikleri..doğru duramadıklarından; hızlıydı geçişleri bir başkasına..farketmeden..!başkadan anladıkları da yoktu,tanımlamamışlardı o başkalarını...başkalarıyla başka başka, ve başka yerdeyken..aynı ve tek o yerde olmak istediklerinin farkı.....yanım dank ediyordu aslında ve olamadıkları...yer edinememek .....!!!!  öfkelerini çoğaltıyordu menfeatkar çıkmazları...

vicdan kıstırığı yaşarlardı bir vakit..kısa sürerdi kendilerine doğruyu söylemenin kısık sesli anları...sebepsiiizz,, deriiiinn, dönerken kendilerine ait olmayan yerlere..yer yapamamış, yer edinememiş, yersizken ,yerleştirilmiş bu yardıma ihtiyacı olan grubun..elbette göçebe ruhları konamazdı bir yere... özgür değildiler..bağımlı kişilikleri,bağımlı oldukları yerlere sövecek kadar nankör gelişmişti,bilmediklerinden...ülkesine hakim sultanın seyri sefer günlüğünde,kendilerini aşk görecek kadar hayalperest,olamayacak kadar da asaletsizdiler..ve şanslarını kullanma tarihini aşan rehavetler içinde,pişkin ve yavan yediverenliklerinle,tahta dahil olmadan, bahta göz dikenlerdendiler..

sistemin gereği sınavdan geçemeyenler...eyyy uyduruk sevilenler..!! eyy uydurduğum sevgililer..bendeyken, ona buna uydurduklarından sebeplendiklerim,,,, aslında varmışlarını, ben de yok,,başkalarında çok görüp isyan ettiklerim,nedenlerini bilemediğim,, bildiğimde ,nefret edemediğim...SADE!m diyen sesi dinlerken boşverdiğim..kelimelerimi, sivriltmeden ,savurduğumdan,delmediğini bildiğim,ucu kızgın demirlerime, kalkanıyla dururken,kalkamayanlarım..avuç içinden gelen acılarım..ahhhhh zayıf niyet savaşcılarım..yenişemeyen mağlup eskilerim,istediğimi değil, istediklerini, yeter ona..! aklıyla kafasına göre verip,saltanatta paye bekleyen gariban sevdiklerim,,,canımın sıkkın olduğu doğru........ ama sizi bağlarken de düğüm atmadım, kolay çözülesiniz diye....

BEN YİNE DE SEVMİŞ BULUNMAKTAN SUÇLUYDUM...

HARİKA SAN...

TAPINAKTA Kİ İBADET...

asıl sorun seçeneksiz olmaktı belki.......  b planı yapmadan yaşamak..oysa ne kadar garanticiydim ben..yine dualite çıktı karşıma..yerçekimsiz derim ya hep bu sefer kararsızdım, çünkü seçeneksizdim..!! karar verememekten değil, verilecek bir karar bulamamaktan.boşluk yaratıyordu düşüncelerim, sonra aynı boşluğa yöneliyordu duygularım... boşluk işte, renksiz, neşesiz, ifadesiz, yat babam kalk babam işte...kalabalık,hep kalabalık, hep kalabalıkta...

faaliyetsiz oldukca gereksiz buluyordum kendimi, beynim boş,  zamanım boş, yüreğim boş...yaratımın içinde bir çift boş göz neyi görebilirdi ki...olanlar, oldu gibi görünenler, aslında gösterilmeyip zannedilenler bir senaryo yazsam, uçuk bir görüntü yönetmenim olsa, boşlukta ki çeşitliliği verebilen,sığdıramazdım 3 saate herhalde.. uzun boylu düşünmek,,, yoğun yansıtmak istemek...çalışan bir kafa gibi  mi algılanır ya da hangi kafayla yazdığın mı en ayık anını??? kuyulardan seslenirken, akustikten mutlu olan ben...kurtarılınca kuyusunu özleyen yine ben... zaten karanlıktan korkup yine karanlığa aşık hepten ben..!! uzun uzadıya seyredip sevemeyen, sevmiş bulunduklarından  da vazgeçemeyen... üşengeçlikten yerinden kalkmayan, kalkınca da oturamayan.. görünenle ,yaşanılan arası istemdışı bir tezatlığı dengelemek amaçlı, anlamak istemeler..illa ki altını kazıp, derin gömmek istemeler.. bittiğini bildiğin halde ,içinde yaşatmalar,kelimeler, cümleler, silüetler..yargı zannedilen gerçekler,kaos görünen bir huzur, keşmekeş algılanan bir dinginlik,az konuşup,çok davranmalar,kestirip attıktan sonra, kesilen parçayı elinde taşımalar....bir çırpı da çırpınarak unutmalar..ağırlığınla ,çoşkunu harmanlamalar..bedeninle gittiğin her yerde,yüreğini yine bilinçsizce ortaya koymalar..şaşkınları telkin etmeler,boyu kısa gelenlere merdiven vermeler... mülteci istekleri olan denyolara had bildirmeler... kendimden uzağa fırlattığım herşeyi, uzaktan seyretmeler..garip duyumsamaların peşinden gitmeler..sade şaşaasında,insan ürkütmeler.. her içine kapanırken ki açılmalar...oluk oluk akanlara set çekmeler..kucak açıp,üşümeler.. çoğu severken bu fazla oldu demeler.. sadece tek birşey düşünüp, çok birşey yazmalar...yani bu ara hep vesaireler.....

HARİKA SAN

17 Eylül 2012 Pazartesi

BÖYLE YAŞANIRMIŞ HEP AYRILIKLAR..

hep gözü yaşlı, yaslı, kederli olacak değil ya.. bir pazar sabahı,  sabahın 7.00 si, iskelede yüzlerce ben gibi, bir o kadar da tuana gibi, aynı duyguyla otobüs bekleyen insanlardık.. biricik miniciklerimizi hayata uğurlayan insanlar.

hepimiz sevinçli uğurlamamızı bir o kadar da buruklukla yerine getirmek için oradaydık..anneannesi,dedesi, kardeşi, babası, halası,erkek arkadaşı.. daha valizleri bagaja veremeden kalktı gemi,otobüs geç gelince.. güverteden bay bay da yapamadı..suratımı ve kalbimi toparlayamadan,sabahın sersem kafasıyla,karşıya geçmeyi neden akıl edemedik ki derken,geldi sitem telefonu..' anne niye gemiyle karşıya geçmediniz  belim koptu valizleri taşırken' :))) dayısı istanbul'da bekliyordu o'nu.. yurda bırakmak için.. 2 valiz eşyayı odasına yerleştirdikten sonra başlayacaktı ,göz açıp kapayıncaya kadar geçecek olan, üniversite hayatı.. dayı da trafikte takılnca bu sefer bir hammal tutup taşıtmış valizlerini otogarın ön tarafına,, gitti 5 milyoncuğum diyerek:)))

yağmur başlamıştı iri taneli ve seyrek,, yürüdük kordonda ben halası ve erkek arkadaşı..yine baktık öylece kıta değiştiren gemiye..evde bir kahve iki kahve derken,boğazıma düğümlenen o duyguyu uyutmaya gittim içeriye.. büyüdü ve daha da büyümeye gitti işte minik kara kuzum..öğrenmeye, kazanmaya, tecrübe etmeye..tanımaya, keşfe..ne çabuk geçmişti yıllar..karnımdan çıkıp,evime gelen ilk konuğum, ilk arkadaşım üniversiteli olmuştu..sanki o gelene kadar o'nun sevdiği yemekleri yersem boğazımdan geçmezmiş gibi..o benden önce uyumazsa,uyamayacakmışım gibi,sesini neşeli duymadan içim rahat etmezmiş gibi.. benden önce defalarca herkesce yaşansa da bu ilk duygumu kutlamalı mıydım, nasıl bertaraf etmeliydim bilemeden...

mutlu ayrılıklardı bunlar.. gurur verici.. arada ki mesafe neydi ki..!! atla git gör yada gelsin 15 de bir..evlat iişte..seviyorum asil kızım seni... ilk kucağıma aldığım duyguyla ,son nefesime kadar..

HARİKA SAN

11 Eylül 2012 Salı

EN UZAK AYNADAN NOT-RİKA'lar

*** herkes, yanında en çok ne yapılıyor ise, aynısını en az bir kere yapmıştır..!!
***eleştiriler, eleştirmenin, derinliğini belirler..
*** benim filmimin senaryosunu kim yazmış bilmem. ama görüntü yönetmeni (gösteriş hususunda) fazlaca abartmış..yönetmen mi?? o her daim, bende işini yapıp gidiyor..
*** AL sana BU denmiş; bundan ne yaparsan yap...yapmışım...yazmışım, söylemişim, sevmişim... (yaptırmış)
*** insanların, kendi iç dünyalarını, bana bana vurmalarının adı mı dış dünyaları..?
*** kenara koymamalı insan, unutuyor nitekim. hep gözünün önünde olmalı olan....
*** doğallık, insanın varoş tarafında mıdır ki..??
*** alnım ne kadar çok açık..!! birazını örtmek lazım..
*** filmleri, konusunu unutarak, yeni baştan ,sessiz olarak izlesek.. kaç başka senaryo çıkar kimbilir..(tahmin)
*** facebook'ta kendi profilinin, her gün çıktısını alsan ve altına kim için neyi paylaştığını not etsen, kendi kitabını yazmış olacaksın zaten...
*** kendimizi 1 ay boyunca, uykudayken videoya alsak..100 kişiyle bir uyku filmi çeksek.. yine uyanık bir tanesi çıkar:)
*** bir daha hesabı bankaya yatır ki, elden verdiklerin ( elinden geldiği kadar olanlar) görünmezse...veznede onaylanmış olsun..
*** benim evime beni kapatmayın birader; bari kendi eviniz olsun..!
***küçücük bacakları, gövdesi de küçücük...bu kadarını sevemeyen, o kadarını nasıl sevsin..
*** O, bir kadın sevdi; kendini tasvir eden....!!!
*** seni benden çıkardım;  yine ben kaldı... 20 - 10 = 10 :))
*** zengin görünürlük, ırsidir:)))
*** görseller bilim midir? bilinmeselerde...
*** sen bana hep gel ki, ayağım başkasına alışmasın..!
*** niyetinden özür dilemeli bazen insan..
*** OKU...! önemli bir emirse CANINA OKU.. ne peki?
*** her mazereti, masum olmaktan mazeretliydi..
*** kendin, bir konuda yalancı isen ve yıllardır bir doğruyu oynuyor isen; yıllar seni doğru, karşındakini yalancı yapar..! ( dünya halleri)
*** insanlar önce hayal ederler, sonra bunun gerçekleşmesinden çok korkarlar...
*** seni savunmak için sevdiğimi bilmediğim günlerdi...aşk o zaman 1 günlüktü..
*** çözmüşlerin, çözünürlüğünü, sıkılaştırmaya çalışanlar......
*** önemli olan gördüğün yerde değil, götürdüğün yerde de tebessümle anabilmek..
*** bilmiyordum ki, senin umudun akşamın kaçında tükeniyor, umutla beklerken..
*** saçı uzun olanın aklı kısa olurmuş...uztma artık..!
*** mutluluk, aslında yokmuş da.... var edilmeliymiş gibi yaşıyorlardı...

HARİKA SAN...

BUGÜN SEVGİYE ARA VERDİM:))

10 Eylül 2012 Pazartesi

MEMBA'dan NOTRİKA'lar:)

***gözüme küçük görüneni,içime alıp büyütemiyorum...
***öbür dünya dedikleri,,kendi dünyan belki de...
***erkek->yoklukta edinilen varlık kadın->varlıkta edinilen yokluk..:)
***koruma değil,kamufle içgüdüsüydü çoğu zaman..
*** ait değil isen, dahil de olma..
***kendine değer misin? :)
***dolunay gecesi,ay yine doldu..
***#bazenseytandiyorki ..... sen bana uyma:))
***direnç teşhircisiyim, gösteriyorum habire..:)
***mahalle baskısında, master yaparken,en büyük eğitmenlerdir, komşular ve akrabalar..
***bilemem...şimdiden büyüttüklerim belki yaşlılığıma nasiptir..:)
***hep benden önce gelip,benden önce gidiyordu..
***hep hazır başlamadan tüketmeye...tüketici:))
***kim demiş görünen köy kılavuz istemez diye? ister efendm isteerrr...
***hiçbirşey bilmek istemediğim nadir günlerden biri....:)
***bu kadar yakında bir uzak......
***olmayıverse..olmasa,,olanlar olsa...
***yokluk,bazen güzeldir.....
***canımın hiç olmayacak şeyleri istemesini,istemiyorum....
***bu sıcaklar çok canımı sıkıyor,,,yoksa,,yok başka bişiyim:)
***bilmem ki kime kimden.nereye nerden ve neden.....
***meğerler biriktikce,eğerler çoğalıyor...
***son demin, ilk hazanı olur muymuş....olurmuş...
***yani...allah tepemden bakıyor...
***ben kendim gidebilirim...ama sen almaya gel...
***ben şişirdiğim hiçbirşeyi,havasını almadan bırakmam...
***canınız sıkılacaksa da bende sıkılmasın..bana gelmeyin..
***biz bir seferinde yatmıştık sırtüstü, hatırlar mısın?
***her bir cümlem geleceğe gebe kaldı, beklemek lazımdı..
***başkalarıyla, başkalaşmak güzelken, özüm demeseydin bari BİR BAŞKA'm..
***kümeliyelim mi, kümesleyelim mi???
***dert, tasa tutmayayım diye, tuttuklarım varmış...
***yine kendisinden başkası oturuyordu karşımda...
***çünkü; hep öğrenmek öğretilmişti..,uygulama yoktu...sadece öğrendik yapamadıklarımızı..
***binlerce yıl yetecek kadar söz biriktirmişim içimde...
***sarhoşluk, anı kaybetmektir.. oysa siz hatırlamak için buradasınız..
***olunca ağır, olunca acır,olunca çürür mü...

HARİKA SAN

sevgiyle...

3 Eylül 2012 Pazartesi

DİNLERKEN ,

http://www.youtube.com/embed/c2w6vMpsm1A



öğretilmiş korkular bir tarafa , insan nasıl korkutur kendini...varlığında... yokluğu endişeli anlatılması ,(anlatılamaması) biraz utançla, (hiç anlatılmamış,çıplak sevgilere hatta çıplak isteklere verilen sınırlama ),temelli gariban (isteyememe ve söyleyememe, dilinin ucuna gelip,dönüp sırtını gitme ve bir dosta, bir kadehe içini dökme,,,,,aktarma hali) ve bir daha asla kazanamayacağını düşünerek...sebep olmuş kadar suçlu,suç işlemiş gibi sancılı...

.sevgi bazen uçurum gibi...güç dersen adına kaybedecek kadar sahip...saniye kadar ürkünç bir bilinçle...ötesine geçen bir gerçekle....aslında kaybetme....ve memnuniyetsiz kaybetme...kaybettiğini memnun etmemiş olma....sevgiiiiiiiii kocaman bir isyanın kabuğunun içinden çıkan güçlü bir yanlızlığın,doldurulamayacak kalabalığında, asıl yanlızlığını hep çemberi doldurarak yaşama halinin bazen nota, bazen ses, bazen söz, olarak yansıması...maneviyatında zaman zaman bizdenliklerle....hani sizden?? halinin eksikliğinde, yine kendini hhooppp diyerek yanıltmaya çalıştığın bir içten ve gönülden veriliciliğinde...karşılıksız ( karşılığında yetersiz, tatmin olmadığın )  içini coşturarak ve kendine dönerek,kendine bakarak, yine kendinden eksik ...ve çok iyi hissettiğin bir güçle...elimi tut demek kadar paylaşımcı asıllığında, çok da basit, o anlık ve geçici olan bir duygu aktarımının,anlatılırsa, aramızda olan ve onaylanmayı bekleyen bilirkişicilerce..irdelenmesi ihtimaline karşı.....yenmeye hazırken,izaha nefes alınmaya takati olmayan, seçili topluluklarımızda...korku adlandırdığımız, cesaretli, üstelik düşten, gerçeğe dönüşümlü...yapmış halinde tatminsiz...kendini alkışlarken, maharetsiz....anlaşılmak isterken azınlıkla yetinen,,,ve anlamayan çoğunlağa cümle kurmak isteyen...sakinken karmaşık....hiddetlenmeye müsait huzurunda....bir dinginlik yaşıyorken üstelik ruhun...sıradışı değil,olağanken,herkes kadar korkuların bunlara güç vermek isteyen bir cesaretle çoğaltırken iç sesin, yenişmek mi,,, yoksa masum mudur itirafta çelişkilerin...devrik cümlelerde izah ararken ,yapışabilirsin de bir ele bilmediğin....o bilmediğin elden gelir cümlelerin...sana dair değildir yüreğin...başkasının cümlesini kurar dilin ,onun anlık korku ifadesini korkusuz ifade etmek amaçlı ..yapılmayana yapmış, konuşulmayana çalmış,,sahiplenilmeyene sahiptir cevapların..

HARİKA SAN

VE TABİ Kİ SEVGİLERİMLE.....

dinlediğim------  o notaların dışa aktarımı oldu bu. görebildiğim kadar yazdım karanlıkta.. aslında senaryo yazdırırdı adama:)))  3 dakikalık müziğin 20 dakika süren anlatımı işte kısaca...

MÜZİK: ÖNDER HELVACIOĞLU

30 Ağustos 2012 Perşembe

YAKINLARDA...

yakınlık nedir? insana yakın olan nedir? iyi bir şey midir kötü bir şey midir? kimden yakınlık beklenir? gösterse ne olur? yakın durmak,yakından konuşmak,yakınlaşmak, duygulara ne gibi artılar katar...yakın akrabalar, yakın arkadaşlar faydalı bir şeyler midir? çok yakın görünmek, yakın bulmak, yakın temas...... YAK'IN.... anasını satıym..!!:)))

yakın gelenler odak bozukluğu yapar mı? yakınını göremeyen ne yapar? sıcaklar yakınlaşmayı önler mi?:)) hayvanlarla yakınlaşmanın insan üzerinde ki etkileri..yanında ki yakının mıdır? en yakında ki komşu ne yer ne içer??:)) yakının olan artistlere ünlü mü denir?? katilse kader kurbanı mıdır? annesi kadar yakın, uzağı olan var mıdır? yakınlık göstermek aslında içinde neyi besler,nasıl gösterilir? mesafe hariç ,yakın olmak nasıl hissettirilir? yakınlık içinde çokluğu mu hiçliği mi barındırır? yakında kahve içmiş olmak zararlı mıdır?:)) yakınından geçmek tehlikeli midir? yakınında oturmak ruhsal gelişimdeki gidişatı durdurur mu? yakın geçmiş de bir geçmiştir...:)))) hatta pir geçmiştir... taç mahale yakın oturmak insanın manyatik alanını etkiler mi?:)))) yere yakın olmak, göğe yakın olmakdan daha mı iyidir?

ya kendimize yakınsak?? yyok yooook yakınmasak:)))) yakınlara bir yere mi gitsek,yakıncacık mı olsak... yakın zamanda mı yakınlaşsak ne yapsak:))) yakındakinin farkına mı varsak? hazır yakınken yoksa uğrasak mı? uzakları yakın etmek nasıl olur? üzerine gidilince her şey yakınlaşır mı? yakınlaşma bir ilizyon mudur? hayal kurmayı teşvik eder mi? yakında dünyanın sonu gelir mi? e dünya yuvarlak olduğuna göre bu sonda ki başlangıç da yakın mıdır? aaayyyyyy tabi yaaa..!!!  yakın kelimesi bileşik olsaydı , ın hecesinin bir anlamı olsaydı ın'ı yakmak mı gerekirdi:))))))) yakınlık; sürtünmek ve değmeyi kapsar mı? yoksa yakınlık için de belli bir mesafe gerekir mi??

atasözlerimizde ki ' ne gelirse yakınından gelir'  , 'düşmanını yakınında ara' gibi sözler doğru mudur?

işte böööyyllee...... yakınlık zor zaanat...!! bana benden YAKIN  benden yabancı...içimde dolaşan, gezen biri var....

HARİKA SAN...

 UZAKLARDAN SEVGİYLEEE....

13 Ağustos 2012 Pazartesi

KADIN NEYİ BEKLER..?

beklemeyen neyi,,hakikaten bekleyen de neyi bekler..? aahhhh bu beklentiler...! erkek falan değil beklentilerini bekliyordu herkes... önce varlığı seven ,tabi her yöne gitti bu....(maneviyatı, içinde hissettiklerini) veya mal varlığı,( kılık kıyafet,saat,araba, birkaç mekanda para harcayan...) diyorum ya türkçe işte.....kimsenin uzun cümlelerle kullanmadığı, anlasın yahu deyip ,ortada kalan ve anlaşılmayı bekleyen muallak...!!!    her neyse..  gezdirilmeyi bekleyen (canı sıkılıyordur,herşeyi olsa da edilgenlik hoşuna gidiyordur), iki üç kuruş bekleyen ( hayatı, anasının şeyi gibidir,, tabak yıkamak,erkeğin kirli duygularını yıkamaktan zordur), adamı elde etmeyi bekleyen... (hastadır:)))sevişmeyi bekleyen..( yorum bir cümleye sığmaz)aranmayı bekleyen( aranmıyor ise değerli değildir,, o başkasının o'na verdiği değer kadardır..'),ancak kendini aşmışken devamını bekleyen( başkasını edinmek,anlatmak alışmak zordur), alıştığını bekleyen..( alışmak sevmekden daha zor geliyordur) elde ettiğini ,ispat etmeyi bekleyen ( eh tribünlere oynayan sadece topcular değil) ,,hıncını almayı bekleyen ( eyvah eyvah) ,kaderinin sonunu bekleyen, ( zavallı) işte.......ne umduysa onu bekleyen kadınlar.....yani CEVAP: kadınlar adamı değil,umduklarını beklerler....zaten genelinde de adam değil, yaşadıklarımız değil midir özlenen?? o'nunla yaşadığın için, eğer kolay eş değiştiremiyor isen haydi partner diyeyim kimilerine de......o'nda kaldığını sandığın günler,,aslında O AN DA KALDIĞIN ZaMAN DİLİMİDİR..duygu bazında... bu erkekler için de geçerlidir belki ,istisnalar kaideyi hiç bozmadı yıllardır...ama adına duygu dediğimiz dualitenin içinde çoğunlukla kadınlar vardır sanki....??? beklemeyiniz efeniimmmmm:)) mmmm nasıl olacak??? nasılsa olacak..ister günü gelip vazgeçene kadar....isterseniz de nefret edene kadar.... yani neresinden baksan boklu çomak ise vaziyet.... ne kalıyor geriye...beklememek... ama git öbürünü bekle değil bu..!!! yok ihanet...ne kendiiiiiiii ne de başka bünye de mülteci isteklerin mastürbasyonları yyookkk..! ııı ııııııııı........!! ne mi yapmak lazım..??? aynısından bi daha yapmak lazım elbette:))) ttaaa kiiiiii beklemeyene kadar ..:))) canınızın istediği yerde ,istediğiniz kadar,istediğiniz  an da ,istediğiniz kişiyle olmak gibi .... bir hakkınız varken hem de... topluluk olarak bir sürü manyağı temsil etme şeçeneğini kim sundu size allah aşkına..???

SEVGİLİ KADIN MİLLETİ.......KALIN SAĞLICAKLA:)))

HARİKA SAN...:))))

6 Ağustos 2012 Pazartesi

KALBE DOLAN.....





böyle  şeyler olmazdı hiç o'na..heyyy neler oluyordu..kalbi küt küt atıyordu kadının...karşı koyulamaz bir heyecanla düşünüyordu dün gece ki adamı...gözlerini bakışlarını...beraber geçirdiği her anı tekrar tekrar...üstelik özlemişti de...aman neler saçmalıyordu yine..olamazdı böyle birşey..eskiden tesadüfler getirirdi aşkı o'na..oysa şimdi tesadüf değildi bu..çok zamandır gözüne ilişen bu adamın, o tatlı tebessümü hep aklında kalmıştı.yalnızlığıyla arkadaş,kendisinde güçlü,efendiliğinde pısırıklık olmayan başka bir duruşu vardı.herşeyiyle içi o'na doğru akıyor, dışarıya her çıktığında o'nunla karşılaşmak ve o'nu seyretmek istiyordu..ölçülü ve oturaklıydı..ama kimdi, neyin nesiydi,adı neydi bilmiyordu..bir çekim gücü vardı işte...bilip tüketmek de istemiyordu..merak ediyor ama yeni korkular biriktiriyordu içinde..o'nu düşünürken tüm organlarının titreşimini duyar gibiydi...genç kız gibi..nefesi hızlanıp ,kalbini sıkıştırıyor,içinden çılgınca arzular, düşünceler geçiyordu..ççookkkk uzun yıllar hiç hissetmediği hisler işte..sevmişti elbette ama böyle kamçılanan ve çoğalan bir heyecan duygusu ne ilk gün ne de sonrasında sarmamıştı ruhunu..garipti ve ürküyordu..savunmasız ve aciz kalmıştı duygularına karşı,,teslim oluyordu..hemde hiç tanımadığı bu adama karşı..aslında tanıyıp, tanıdıktan sonra elemekti belki asıl korku...çünkü içinde ki bu heyecan dediği duygu, yenilikten kaynaklı değil,durumdan kaynaklı değil,yalnızlıktan kaynaklı değil tamamıyla kişiye özeldi.. her göz göze gelişlerinde hem dakikalarca bakmak gelirdi içinden hem de aman allahım neler oluyor deyip önüne dönerdi....aslında çok uzun zamandır gördüğü bu adam 2 aydır çekiyordu ilgisini.. son 1 haftadır da merakı yoğunlaşmıştı ona karşı...aslında yalnız olup da kendine mukayyet olan adamlaraydı ilgisi..kalbinde kimbilir kim ya da kimler vardı adamın,canı acıyordu belki de...ama onun için sırnaşık yılışık,iflah olmaz bir çapkın gibi cümleler kuramazdı.. yine durdu birden...sadece duygusuna kitlenmişti..evet evet bu duyguyu yitirmek istemiyordu, o yüzden korkuyordu adamı yaşamaya..yine göğüs kafesini daraltmıştı işte endişesiyle...aammannnnnn ööff diyerek durdu..birazdan adam arayacaktı kadını....tam 12 saattir görmediği
-sizi eve bırakabilir miyim diyen o adam..! hem -benim evim şuracıkta deyivermiş,red etmek gibi olmasın istediğinden de,ileride bir yerlere oturacağını daha eve gitmediğini söyleyivermişti...gecenin 12 sinde:) utanmıştı da...- o zaman bir yerlerde oturalım dedi adam...a aaaa bu ne mahçubiyetti böyle..konuşamamış adamın -araba şurada cümlesine itaat etmişti sadece... 50 cm aralıkla durduğu adama bakarken yine göz göze geldiler.. yıldızların altında bir yerlerde 3 saat geçirdiler..birbirlerine dokunup delice istediler...koşarak uzaklaşmak istedi kadın... koşamadı... ne yapacağını bilemez hallerde sigara üstüne sigara içti..kafasını yerden kaldırmadan,sadece bakışlarını kaldırıp seyrettti durdu öylece.... o kadarcıktı işte olan biten..önünü arkasını,nedenini ,niçinini, olurunu olmazını irdelemek falan istemiyordu...yaşamak istiyordu bu hazzı o kadar..! bir güç bir karşı koyamamazlık vardı duygularında...tüm naletliği, ama olmazları gitmiş,duvarları yerle bir olmuştu..belki bir 3 saat, belki 3 gün,belki 3 ay ne olursa olsun tadını çıkaracaktı bu duygunun..hiiççç soru sormadan, sadece isteyerek ve bekleyerek...bu gece kirpikli adamı yaşamak gerek diyordu...midesine kıramp giriyor,bağırsakları sıkışıyor,kalbi çarpıyordu onu görme zamanı yaklaştıkca..muhtemelen erken uyuyan,düzenli,alkol almayan bir insandı...o çok sevdiği gecelerde bütün geceyi uyanık geçiremeyebilirlerdi..olsun bir tatlı tebessümü bir vuslata bedeldi...

HARİKA SAN...

( yazdırıyor velet) :))))

SEVGİLERİMLE....

4 Ağustos 2012 Cumartesi

BİR GECE, 3 SAAT

sıcaktan kollarını havaya kaldırmış saçını toplayan bir gölgeydi kafasını kaldırmasına sebep...! hayret,, ne kadar sindirmişti içine demek ki O'nu. ta kendisiydi işte... dikkatini verip emin olmaya çalışırken,şimdi de kollarını açmış oturdukları masaya dahil olacak bir kadını kucaklıyordu...bir insan önüne bakarken ancak bunlar gelir başına diye düşündü...belki de kendini göstermek ve kadını kışkırtmaktı amacı...ama bu kadar aranmayı bekleyen bir adam bu salaklığı yapar mıydı hiç?
güzel gecesi ve gecenin güzel renkleri bir ton koyulaşmış,devam ediyordu..gücünü, kendisinden,yüreğinden değil de,etrafında ki kalabalıktan alan sevgilisine rağmen...içinde ki yumuşak ve geniş hissettiği mutluluğuna geri döndü..O'nun da gölgesi koyulaşmıştı, minik defterine düşen..ve gölgeler sendeledi birden...düşünce geçişlerini tam becerdiği an da yeniden canlanıyordu geçmişten bir şeyler...cenaze geldi aklına..sanki nişana gelen kalabalığı karşılıyor gibi hoşşşgeelldiinniizz diyen,suratında tuhaf bir sırıtmayla bakınan da,.o değil miydi.. taziyelerini bildiren insanlara.. hemde onun bunun evinden zor toplanarak getirilmiş haliyle..şimdi de sanki doğum günü partisi varmış da, o da ev sahibiymiş gibi bir oturup bir kalkıyordu aynı saçma sapan duyguyla.. sığları ne kadar derin düşünerek kendini boğmaya çalışıyordu aslında..nispet duygusunun yaşı kaçtı acaba? ve bu duygu insan bedeninde kaç yıl hiç yaşlanmadan durabiliyordu? içinde kasıt olan davranışların samimiyetinden,içtenliğinden bahsedilebilir miydi? gözleri bu kadar bozukken 300 metre öteyi görebilmekti herhalde gönül gözü dedikleri..
hep kendine tutunduğunun farkındaydı,ama kendinin nesine? düşünmemişti hiç..yürüyenler ilişti gözüne..yürüyüşe çıkmak elbette keyifliydi..ama çoğu yürüyen mecburiyetten yürüyordu...yokluktan..ya para yoktu ya aşk ya da o mutluluk dedikleri tanımsızlıkları.. yürüyen kalabalıktan rahatsız oldu birden,sağa dönüverseler haçlı ordusu gibiydiler,adım adım ardarda..ağzında,su ile birleştireyim derken ısıttığı rakısını yuttu sonra..kızgınlığına örnek aradı...minik bebeğine durmadan havlayan bir köpeğe olan kızgınlık gibiydi işte.. miyaavv sesine döndü o anda..ayak ucunda yiyecek bekleyen bir kedi....' senden çok var' diye geçirdi aklından... medet ummak..!! kediye de bak sen..
sokağın o yürüyen fakirliği azalmayacak gibiydi..hemde gürültülü..birkaç cümle duyabilse belki beslenecek,üzerine düşünecekti ama uğultuydu bunlar..bu şehrin uzağı yoktu..doyulamayacak bir şehrin gecelerini, can sıkıntısına, seçimleri ile gömenlerin arasındaydı... kafasını çevirdiğinde, ilk önce burnunu gördüğü bir kadın belirdi önünde...ilerleyince arkasından baktı..apış arası derler ya hani,,burnu kadar çirkin..bir kadın ...allahın yarattıklarını kınamak değil de, bu kadar çirkinliği yaratmak da maharet ister..kim bilir neyi güzeldir bunun acaba diye düşündü..öyle ya...bir güzellik illa ki vardır derken yan masaya oturan kadını gördü...kaşları yaya geçidi gibi seyrek...'allahım niye bana bütün çirkinleri gösteriyorsun bu akşam yani' diye serzenişte bulunurken, arkadan omzuna dokunan elin sahibinin sözleriyle irkildi  ' yalnızlığı tercih ettiğin bir gecede, yalnızlık bu kadar taşır seni,,,çok güzelsin..'......
bir müddet sessiz kaldı...içinde yine kızgınlığı kıpırdıyordu..takdir etmeyi,teşekkür etmeyi öğrenmeyi bırak, etrafta kanaat notu bile edinememişlerin, çemberinde gül oyasını sökesi vardı.. motifti bunlar, ipliklerden oluşan.. ve sadece iplik olarak biri becermeden bir bok olamayanlar işte..
geceyi tamamlamıştı işte,aklından ve önünden geçenlerle..görünenlerle..kalktı ayağa,çantasına attı elini ,bu sene ilk defa dadandığı çikolatasını bulmak için..dönüş yolunda önüne gelen dallardan birkaç yaprak kopararak...karşıdan yürüyen yüzlerce insandan hiçbirini görmedi..kimseye iyi geceler de demedi...zaten eve de gitmedi...düşünmek istemiyordu bu gece hiçbirşeyi..ılık bir duş almak için müsade istedi arkadaşından..suyun sesini dinledi uzunca dakikalar..durdu altında öylece..mutluydu vee ççookkkk denebilecek kadar huzurlu..uyumalıydı artık,yine kendi yarınına uyanabilmek için..sevgiyle....

HARİKA SAN

3 Ağustos 2012 Cuma

YAAAA:)))))



( hep çok konuşan kadınlar çıkıyor karşıma,,ne zor bunlara laf yetiştirmek yahu)   :))))))))))

ya serserim
yaa allahın belası:))
bulursam seni,göreceksin cenneti

yaaa yalancı
ya allahından bulası
görünce, anlarsın nelerin değiştiğini.

yaa utanmaz
yaa allahtan zaten korkmaz
kolay değil benim ahım yerlerde kalmaz..

yaa şaşkın
ya kendinden bi haber
bir sen misin dünyada derbeder..:)))

görürsün dedim sana
yaparım dedim sana
e ne oldu şimdi sana?:)))

ya islah olmaz
yaa hiç bıkmaz usanmaz
severken seni
neden istemedin ki

ya gönül kırıcı
ya kışkırtıcı
özlerken seni
aklın neredeydi?


görürsün dedim sana
yaparım dedim sana
e ne oldu şimdi sana?:)))


yaa sevgilim dedim
edenler bulur dedim
birgün pişman olursun
sana ben yapma dedim

yaaa adamım dedim
sana gönlümü verdim
sen gezip tozarken
bende elveda dedi


çopi çupi çuuuu çupi çupi çuu:)))))) yaba daba daba dayyy yaba daba daba dayy:))


görürsün dedim sana
yaparım dedim sana
kimseye sakın..bir daha yapma..!!!

yaba da ba dayyy:)))

HARİKA SAN

İYİ EĞLENMELER...

hep ağlayacak değiliz ya gülüvermek istedim..

2 Ağustos 2012 Perşembe

UÇABİLİYOR İNSAN:)

VE SORDU
---- kadın olmak ister misin?
DEDİ Kİ
----kadınlık nedir?
----yutkunmak?
----beklemek?
----susmak?
----kanaat etmek?
----lafa karışmamak?
----sofra kurup seyretmek?
----görmezden gelmek?
SUSTU O SES ÖNCE....
VE DEVAM ETTİ....
----ben sevgilin olmak isterim,senin yapabildiklerini,senden daha iyi yapan...
----imrenerek sev beni..
----şefkatle, destek olarak sev..
----olduğu gibi anlatarak sev..
----yaşatarak sev...
BEN İBNE DE OLSAM OLUR.....                        :)


SENİ DİNLERKEN...
notaya göre olmayacak madem,
sana göre de değil ,demek istediklerim..
sen duymamış olacaksın, ben söylememiş..
ayrılığın ardından,
yapılamamış olanlara kızarken,
yaşanamamış olanlara hasret...
dualitemizi seslendirelim....düet olsun..
bırak dans edenleri seyretmeyi...
beni dinle...
duymadığın melodilerde...
gözlerimde kıpraş,
ilhamın kesildiği her notada,
seninle olduğum hazzını barındır bedeninde...

VİBRASYON
senin gibi değil..
sen geçiyordun..!!!!
ben de, benimsin gibi değil bakıyordum...

GÖRÜNCE
bana da öyle oluyor seni görünce,
dönüveriyorum yarı yoldan,senin yoluna..
çağırılmak istiyor yüreğim..
gelmek değil ama..
istenmek...!
isteklerim başarılı değillerdi çoklarken
yine de
gizli gizli istiyorum bu defa kimseler bilmeden...
emek derim ya hep....emek vererek....
hazıra konma,hazır et..!

HAYIR SEVGİLİM:)



gel diyor davetkar bakışların, al beni içine benimle ol...
hayır hayır ... sevgilim
sana kapılamam yeniden..
kendime gelemem bir gece için..
bu ızdırabı bu sefer  yenemem..
sana inanamam...hayır çağırma.. hayır diyorum elbette,

biliyorum kaybolacağım mutluluğun içinde bir beden olduğumda
yine gün ağarırken daha da sarılacağım sana....
biliyorum ama olmaz..  güzel sevgilim..
sevgim bende kalsın....bu defa
unutmalıyım,dönmeliyim kendi dünyama
şölenin  ardından yas tutulmaz..
can sıkıntını geçirmeyeceğim,, isteme..
hayır birtanem hayır ısrar etme  lütfen..
hiç inanmıyorum sana...
seviyorum seni gelemem
anla...gelemem hayır...bekleme...

HARİKA SAN...:))

oluyor gibi sanki:)))) illa ki olacak....

KOOCAAMMAANNN SEVGİLERİMLE..

1 Ağustos 2012 Çarşamba

DÖNÜNCEE...:)

***ben bir gübreyim..:)
***günün sürprizleri bitmezzzz yeter ki arsız arsız isteme... bekleeee!!!!!! :)
***SEN GELMEZ OLUNCA,BEN DE BEKLEMEZ OLDUM..
***keşke klimalı bir kaplumbağa olsaydım, gideceğim yere varmak zor olsa da konaklamak keyifli olurdu:))) akıllı kaplumbağalar araç kullanır!!
***hergün,bugün günlerden ne? diyerek neyi bilmeye çalışıyosam....
***#sevince mi sevilmeyince mi, sevilince mi kendin gibi olursun?? yoksa kendimiz yokmuyuz??:))
***açsana içini..bakiym bi..:)
***ben bu yatak odasının adını,,yatmayak odası olarak değiştiriyorum:))
***ve tanrı bana gülümsedi..... anlıyor musun??:))
***cesaret dediğimiz şey,yalnızca karar verebilmektir..
***alışkanlıklardan şikayet ederken,,,alışamaz oldum......
***bazılarının aklının gidiş yolunda, tekerleği patlamış..
***kendini rahat bırak...
***beğenmeyip istemeyeceğine,,,merak et hep iste:))
***bi sineğin ısırdığı yer 3 gün kaşınır mı yahuuu....kalp acısı gibi:))
***rüyamda hayal kurdum..
***yanlızca görmek istediklerini düşünüyorsun ve başka hiçbirşey heyecanlandırmıyo seni.... ehh bu da bir odaklanma..ama yanlış odaklanma:))
***teeee şurda olacağım..bana bak..1
***niye kendi cümleleriyle konuşamaz insanlar?
***rüzgarı göğüsleyeceğine arkana al...
***hiç mi artamadın..?
***dişi tarafından doğurmak üzerisin, erilim...
***öyle sözler yazım ki türkçeye çevrilmeyi bekleyen...
***geçmiş olsun, geçince geçmiş olur zaten...bu sefer ölümle seviş, ölümde değil..!
***sırada ingilizce sanat müziği söylemem var:)))) kızmam yeterli...
***demek kiiiiiii kızgınlık güçtür..:)
***usluydum ben...US-LU..!
***DeH -----> komut içeren ses :))
***dışarıdan az gelen,içimde gümbürdüyor:)
***olmasan da olurdu..ama olsan iyi olurdu...
***sen ses iste yeter ki....ben senfoni olurum:)
***hep geç gelirdi ki....
***bir sürü ben var bende...
***başkalarında,bir başkasıyla,başka başka yaşamak...
***kavrayabileceğin kadar üfle,savrulayım..sonra tut beni..

HARİKA SAN...

AKLIMA GELDİM...:)

***bir zamanlar sevdiğiniz birşey sizi bir kere kusturursa ,artık ömür boyu tiksinirsiniz ondan..!
***ah nasıl pişman oluyor insan doğruyu bulunca...
***#mutlulukbazen çeneni dizlerine koyup,onu düşünmektir...
***ben sevmekten vazgeçemem.....sevilmemekten vazgeçerim...!
***bazen koskoca 1000 günü heba edersiniz,sırf yeter artık diyebilmek için...
***biri seni önemsesin istiyorsan,o'nu ne kadar önemsediğini düşün...
***bir merhabayı çok gördüğün için,hoşça bıraktım seni:)))
***ölümde sevişirsen,,,,,yaşamla sarılamazsın...kucaklayamaz seni sevgi...
***dikkat edin..! vazgeçtikleriniz ,aslında çok istedikleriniz olabiliiiiiiiiiiiiiiiir....! :)
***gitmek..... en yakın sıcaklığa:)
***bir fikrim var ,ama söylemiycem:)
***sadece mutlu olabilmekmiş mesele....gerisi çorap söküğüymüş meğer.tılsım kendinizi üzüntüye odaklamamak sadece..
***mutlu etmektende,mutlu edilmektende mutlu olmaktanda mutluyum:))
***neden azaldıkça çoğaldığını buldum sonunda... ben hep çoğu seviyorum..!!! :) benden ÖTÜRÜ:)))
***aklıma geldiğinde; aklımdan gider oldu herşey:) iyi bişimi ki bu??
***kulağım çınladı,biri ya sövüyor, ya seviyor..
***masum şiddetlerim birikti yine:)))
***kimi terden sırılsıklam,,,kimi yağmurdan..kimi de aşktan..
***ana erkil toplum düzenine derhal dönmemiz lazım:))
***bugün tuzlu suya amma da çok tatlı su yağdı...
***daha büyük su birikintisi lazım bana..
***kafamın içinde, MEĞERlerin toplantısı var...,,, ses etmeyin:))
***bir kahkaha atıp dönücem..:)
***niye benim aklıma gelen O'nun aklına gelmez ki??? akılsızda ondan mı:)))))
***kiralık kafa aranıyor..!
***sevgili sevgiliiiiiiiiiiiiiiiiiiimmmmmm sevgi kürem benim:)
***gitme nolur dedi,peki dedim,gökyüzünün altındaydık,yağmur vardı...tokam hala onda:)
***öyle bir şey yap ki..... nutkum tutulsun..:)
***dünde seviyodum,bugünde seveceğim,yarında elbettte...ama öbür günü bilemem:))
***hiç olmadığım gün olmamış....
***sabah kalktığında kahvenin bitmiş olduğunu görüp,,bakkala gitmek için giyinmek işkencedir:)))
***sevsene beni...
***Ayrı ayrı uyusak uyansak Yaz gelse açılsak Ayrı ayrı iki yarımdan Bir tamam olsak..!
***manası yok ama bedeli var..!
***#sendensonra diyebileceğim bir milad yok geride,, önemliiiiiiiiiiiiii ollaaaannnn benden sonrası:))
***valığım,yokluğuma emanet....
***hergün öğrenilecek ne çok şey var..
***başımı kaşıyacak vaktim yok,,,allahtan başımda kaşınmıyor:)))
***bunun adı: zirve ile kıyı arasında gidip gelmek:)
***iç sesim bile sustu,burda herşey yankı yapıyor..
***diyordum ki; diyemiyorum....
***etrafınızda bugün sizin için neler oldu düşünüyor musunuz hiç??
***benim en kaybetmemem gereken şey tutkularımmış.....
***TANRI BİR ŞİZOFRENİN AŞKINDAN KORUSUN...

HARİKA SAN...

SEVDİM SENİ BİR KERE,,NE İYİ ETMİŞİM Dİ Mİ??:)

***insanın zaman harcadığı değil,gurur duyduğu sevdaları olmalı...
***iyi muhakemenin,temyizi olmaz.....!
***bir adamın,sadece hayattaki duruşuna aşık olabilirim....
***aşkı hissetmek.. eski ya da yeni,aşkı bilmek,aşka dokunmak,aşkı dinlemek,aşkı yazmak ne güzel şey...aşka dair herşey,aşk ile..
***sakınmak birinden bişeyi..ne kötü bir huydur..
***yeri dolmuyor madem bırak boş kalsın..fuzuli insana ne gerek var..kalp yayıntısı...
***vakit evine dönen ve birbirini gördüğüne sevinenlerin vakti:)
***biraz melankoli yapmalı,kendini üzüp ağlatmalı hırpalamalı insan di mii:)) nasılsa birinin gelip üzeceği yok:)))
***değişim değişim diyorlar...ben size bişi sölimmi,,,herbişey aynı:))))
***elele olmak şöyle dursun,göz göze bile gelemiyoruz ki:)))
***iyilik yapar gibi sev beni...:)
***vallahi hiçbirşeyim yok,,sorunda bu zaten..:))
***eyy deli gönlümün akıllı sevdası...sen ne güzel şeysin...
***ummadığım anların,ummadığım tadlarıydılar....,lezzetli..
***Ben seninle var olmadimki......once yok oldum...sonra da toz...
***patikadan,asfalta çıktığınızda ,değişiyor herşey...kurtulun çamurlu pis yollardan:)
***biri beter olur,,öbürü mest:))))))
***yağmuruma yetişen yarenimdir....:)
***gözleri küçük insanlardan korkun..bakış açıları çok dardır...!!!:))))
***yokmuş gibi vardı:)))
***izninizle...mutluluğum geldi..:)
***Icindeki cocugu sevdiysek,adamligini unut demedik ki..!!!!
***beni BENle buluşturan..! ikimizde sendeyiz.
***içinde kutsallık olan hiçbir duygu,gücünü yitirmez...inanmak önemlidir.
***asıl sevgili,size kadınlığınızı hatırlatıp,yaşatabilendir.
***kulağına söyleyeceklerim,,buralara yazılmaz:))
***hava atılmaz,,alınır:)))))))
***rüyadaysam uyandırma..!
***upuzun yıllarınız boş geçtiyse,,bir doluluktanda korkuyorsunuz aslında...
***değerlilik hissidir,herşeye değen....
***hayatınıda bir yüzsüz varsa,,sakın yüzü yok diye acıyıp,yüz vermeyin:))) sizden aldıklarını,başkasında harcar şerefsiz:)))
*** hayran olduğum sen değilsin...kumaşın:)
***allah hepimizi,beleşcinin sadakatinden korusun:)))
***acıkınca üşüyorum,doyunca uykum geliyo...
***sen sadece sev beni,,gerisini ben hallederim:)
***sabahın 5 inde pakette kalan son sigaram gibisin......DEĞERLİ..
***bir ilişkinin en değerli kısmı gurur duymakmış....
***en güzel fotoğraflarımı hep beni en sevenler çekti....:)
***hüzünler güzelleştirdi çehremi, bu yüzden teşekkür borçluyum geçmişe..
***günün en güzel saatleridir akşamın bu vakitleri,,SEVGİLİye kavuşturur...
***bir de yatağın sağ tarafında anlaşabilsek...:)
***ne arsız insanlar var,yanında biri,aklında diğeri...

HARİKA SAN...

SEVGİLER...

31 Temmuz 2012 Salı

AY DOLMAK ÜZERE....



pekala..
kendimden bahsedeyim biraz sana..
ısrarı sevmem , sıradışı olmalı hissettiklerim
davet et duygularımı, döndür etrafında
bir mıknatıs gibi çek beni kendine, büyüle..
bir yenisi değişik olmalı herşeyin,yaşattıklarının, yaşatacaklarımın
kürek çekeceksen ,güçlü kollarınla, kürek yetmez..
dalgalı denizlere götür beni,mücadele et...
savursun rüzgarlar baş et...
kayığın da kıymetli ama ,beni daha çok düşünmelisin..
bakışında kıymet,düşüncende vazgeçilmezlik olsun..
sevmem hoyrat temasları,
baştan savma, sıradan sözleri..sihir olmalı içinde..
herkes gibi değilim,asiyim biraz ve özgür...
söylemeyi sevmem,,keşfet durmadan keşfet, her gün yeni bir şey keşfet bende..
her gün kaybolurum bulman için, bana mücevher olduğumu hissettir
çok konuşma,çok düşünme de..aceleciyim ...zaman yok..zaman az..
aslında susmalıydım..anlatmamalıydım hiçbirşey,yakalamalı,izlemeli çoktan keşfetmeliydin..
bilerek bulmalıydın beni...seni, ancak beni anlarsan seçebilirim..
kanatlarım yok benim..melek de değilim.
artık iyileştirmek istemiyorum kimseyi,eğlendirmek de..kalbin hastaysa onarmam.. gelme!
istediğin kelimeler çıkmaz yüreğimden..sadece hissettiklerim var..
ve hissettiklerim, güçlü,aşılmaz ve derindir..
bulmadan kaybedersen,bulamazsın beni...nazı sevmem giderim..
tebessümüm hayattır,varlığım destek,eski hallerim yok artık benim..
acının değerini de bilirim, karanlığında..sadakat ve asaletten beslenirim..
delicesine severim...şimşeklerimden de korkma..sadece oyun bu..
yağmuru yağdırmak için..sırılsıklam ıslatmak için sevgiyi..
şimdi anlıyor musun neden hep uzaktayım..bekliyorum??
hep iyi insandım...
artık sadece kadın olmak istiyorum...ve iyi bir erkek bekleyerek..sessizce.. ve değerince...
kalbimin definesini vereceğim, bu yüzden kapalı haramilere..
oyalama beni kendin için, iyi hissedene kadar...
kutsaldır aşkım,inancından vazgeçmezsen..bereketlidir...
kırılgan kalbim sevilmek içindir..
artık gitmeliyim ay dolmak üzere...yarım kalmış dileklerim var..hoşçakal...

HARİKA SAN

SEVGİLERİMLE.....:)

KONUŞUR GİBİ..



pişmanım
pişmanım bütün yaptıklarımdan
aptalcaydı hepsi
sen severken, hem de çok severken......
gökkuşağım
affet...
dalgalar, kuşlar, kumsal da küstü bana...
gökyüzü o kadar karanlık ki..
söktüm attım yıldızları her gece seni yeniden beklerken..
çiçeğim...
affet..
gelmezsin artık biliyorum..
en kötüsü de bu..!!
kızgınlığımdı hepsi,
dedim ya aptalca...
canım acıyor,,
seviyorum seni.....
seeeviiyoorumm
pişmanım
affet..
deliler gibi özledim seni
saçlarını,tenini hatta öfkelerini...
aceleci beklemelerini..
uzanıp yanına....
uzanıp......
sevmelerimi...
benimsin hala..
seviyorum..
affet....

( giden bir kadının ardından )

HARİKA SAN

EN GÜZEL AŞKLA...

30 Temmuz 2012 Pazartesi

İŞim var dedim:)))

 ve iç sesi sordu.......:)
- harika hanım,nedir bu yıllarca evde oturup birden bire bir çok konuda meydana çıkış sebebiniz?
- üç soru var burada...neden yıllarca evdeydim?, neden şimdi birden ve neden birkaç iş...:) ilkinden başlayayım o zaman..çok erken yıllarda boşandığımda, kızlarım çok küçüktü..ve aşkın etrafında pervane olan benim, o duygulardan daha çabuk sıyrılabilme yeteneğim henüz o yıllarda yoktu..kendimi toparlama dönemim uzun sürdü.. ötesinde bizi küçükken,annem çalıştığı için çok sevdiğimiz ve hacı nine dediğimiz bir kadın büyütmüştü...içimde okuldan gelen çocuğa kapıyı açmak ve annenin evde olması özlemi vardı,bilinçaltı işte..hayat merdiveninde bir basamak atlamak bende fazlaca sindirerek oldu herhalde...diğer yandan şanslıydımda...az da olsa geçinebilecek param vardı, iyi mi kötü mü olduğunu bilemediğim o kanaatkar taraf ( belki de öğretildiği içindir) ağır bastı.. korktuğum birçok şey o zamanlar çok farklıydı..bilmemek ürkütür beni..baba mesleği olan optisyenliği bilmiyordum...otel yönetimi okumama rağmen ,staj yapmadan evlendiğim için, otelciliği de bilmiyordum ayrıca assostu orası ne erbabı erkan ne yerli halktan da kimseyi tanımadığımı düşünüp sanki zormuş gibi kafamda kurguluyordum....aslına bakarsanız dibinde patronluktan korkmak da var... ya da bütün sorumluluğun bende olma halinden..paylaşımcı olduğumdan mıdır? aşırı yalnızlık hissi midir? yoksa reankarnede tatsız bir anım mı var bilemiyorum..:)) genç kızlığımdan beri ilişkilerimi de istemeden yönetir durumda olduğum için güçten,yani paranın getireceği güçten de korktum...kartvizitim olsun istemedim...böylece himaye edilebileceğimi düşünüp, uzun yılları bekleyerek tükettim... defterlerime tonlarca yazılar yazarken blog çıktı meydana ,kardeşim vesilesiyle...evde hobiydi yazmak..kendimi yazdım önce, kendi fotoğraflarımı koyarak,,sonra kendimi hikayeleştirip gözlem gibi yazdım,kendi fotoğraflarımıla yayınlamayıp daha çok salvadorun (dali) tablolarıyla özdeşleştirip yayınladım..sonra küçük notlarıma (vecizelerdi bunlar) not-rika dedim...şiirlerime şiirika... derken melodilerin bende uyandırdığı dillendirmeler geldi aklıma...bazen etrafta olup bitenler hakkında ki fikirlerimi yazdım bazen sadece tek kelimeden yola çıkıp,içinde neler beslediğini ne anlama geldiğini düşünerek ,iç sesimle karşılıklı oturup yazıştık...türkçenin yeterli bir dil olmadığını bu yüzden iletişimsizlik yaşandığını...zaten bastırılmış duyguların ruhları olduğumuzdan ve ifadeninde bir yetenek olduğunu düşündüğümden bunlarla oyalandım durdum.... bu arada hayal bile kurdum...DAVRANIŞ BİLİMLERİ fakültesi açmak..:))) yazarken ,ifade edebilmekten başka bir amacım olmadı..hedef diyelimm zaten hiç hedefim olmadı,arada 3 boyutlu kitap çıkarmayı düşünürdüm,, yapılmayana zaaflı tarafımla...tartışmak ve kabul ettirmek,yarışmak ,onlardan biri olmaktı....oysa ki blog sadece harikadan harikaca adıyla kendin gibi olmaktı.. tartışmaya kapalı bencelerim...çünkü kimsenin sencesini de hiç merak etmiyordum... kimsenin demeyelim adına, herkesin diyelim...durup dururken 'sen yanlış düşünüyorsun' demek kadar, akıl sorulmadan akıl verilen bu toplumda ,senin kadar bile birşey becermişliği olmayanların vıdı vıdılarını da istemiyordum..ben ve o an ki düşüncelerim...kendimi de takip edebiliyordum böylece...demek ki kendimi ayna da olmasa bile yazarken seyretmeyi seviyormuşum..hep kendimleydi işim...daha güzel nasıl yapılabilir..o yapılan her ne ise....!!

ikinci ve üçüncü soru neden birden fazla iş ve peşpeşe? ben yapmadım bunu:)) hayatın gelişleri,,birileri etkendi...tıpkı blog da olduğu gibi...çok sevdiğim bir arkadaşım öve öve bitiremezdi beni okurken, yazılarımı şiirlerimi, kardeşimde blog açınca oluverdi.....oraya yazışlarım...sonrasında yeni kurulan ve oluşum aşamasında olan bir siyasi parti için merkez ilçe başkanlığı teklifi geldi...siyasi hiçbir bilgim olmadığı halde, devreye giren mıknatıs tarafım yani birleştiriciliğim bir nevi örgütlemek ya da var olan topluluk arasında huzur ve neşeyle devamı sağlamaktı aslında yaptığım...demekki kalabalık grupları, salahiyet alarak yönetebilme tarafımda varmış:))  ben aslında benim gördüğüm değil de, insanların bende gördükleri yönlerimle ortaya çıkartılan ve işlenen bir taş gibiymişim....içsel farkındalığımla uğraşırken dışsal tarafımı es geçmişim...yine bilinçaltı işte...ön planda olmamak..!! benden istenen her ne kadar ise onu becerip yola devam etmek..ikili ilişkilerim de de bu böyle oldu uzun yılar..iyileştir ve git....kendini o'na buldur,,teslim et ,yürü....... ne kadar da iyi kalpliymişim:))) derken memos garden....  yine kardeşimin ittirmesiyle,sözlü teşviklere ne kadar kolay evet diyorum demek ki..yaparsın, zevklisin.çevren var,işletmeci ruhun var, kimler neler yapıyor,kalk oturup durma...!! vs ...zaten dedelerden bir yerdi..babamın çok severek ömrünün uzadığına inandığı...eee otelcilik okumuştum da zaten... viran bir halde çıkan kiracı tarafından teslim edildiği halde.. o yıllarda da kafamda artık hiçbirşeyin zor olmadığını düşünmeye başladığım daha da tabiri caizse iç dünyamda palazlandığım yıllardı...yoktan birşeyi, şirin bir şekilde olabildiğince ucuz malzemeyle halledebilir yönüm o yıl devredeydi..zaten dekorasyon işlerini de çok sever ve becerebildiğimi düşünürdüm...hemen bir konseptle orası da meydana çıkıverdi...bir sezon işletildi.. vazgeçişlerim, yine tamamlanması gereken taraflarımdı.....zaman ilaçtı, her bir alakam arasında ki geçen süreç kendimi bütünselleştirmeye çalıştığım zaman dilimiydi belki....ama sanki hiç biri işim değil de...yapmam gereken zaten yapıyor olduğum yardımlar ve hobiler gibiydi..  benim değildi...şimdi de SAN OPTİK... belki baştan beri olmam gereken yer.. tabi ki kendinde kalması gereken daha özel sebepleri olabiliyor insanın...takiiiii yeniden benden çıkmasına karar verene  kadar..!! baba mesleği optisyenlik,ruhsatımda var..şık, temiz olduğu kadar prestijlidirde sağlık için hizmet veriyorsun...gözlük işinde toptancılarda gözlükçüler gibidir,, babalar yaşlanmış oğullar iş başındadır..yani tanıdık çok...babam türkiyenin ilk gözlükçülerinden. dolayısıyla maneviyatta var..annem devam ediyor yıllardır...dolayısıyla o camia da saygın bir aile...yaşlandılar da... eeee işte....boşta duran joker HARİKA iş başında..tamamlayıcı,düzeltici...başarıcı,,yukarıya çıkartıcı.. gerçi bu sefer kendi amacıma hizmet ediyorum...en azından şimdi böyle düşünüyorum,, yavrularım büyüdü,onlara şu an ki varlığımdan daha fazla var olmalıyım....özgürlüğün ve rahatın adı da para oldu...para kazanmalıyım...yine içinde mücadele var..yeni makinalar, yeni mal..yeni insanlarla dialog...yeni terimler ve bilgilere açık olma.... yeni reçete girişleri,devlet yaptırımları,kanun,muhasebe ,duyguyla değil,parayla mücadele...cezai hüküm taşıyan sorumlulukların altına imza atma...cemiyete başka türlü karışma..en sevmediğim matematikli hayata geçiş...rakamlar rakamlar...rakamlı paralar..:)) keşke paralarda harfli olsaydı,,,şimdiye trilyonerdim....!!! parayla sevişmeye çalışma...o'nu kullanmaktan vazgeçip,kazanmak için mücadele etme..aynı sevgili gibi...yarında seninle olmasını isteme ve bunun için birşeyler yapma....yani SEVGİLİ PARAM:)) neden para desenli yastık kılıfı yapmazlar kiii baş koyacaktık alt tarafı:)) işte anlatamıyorum ben üretkenim,,yaratıcıyım bu meslekte o yok gibi görünüyor bana...dükkancılık bu havadar değil:))) ve sanki diğerleri gibi vazgeçme hakkın yok bu aile yadigarından...evde ki antikalar gibi:)) ayaklarım yere çakılmış gibi...düzenli dedikleri mecburen uyanışlar...özgürlüğümü teslim ediyor olmamın telaşı var içimde... benim bedenim ve ruhumu mağazaya sığıştırmak nasıl bir duygu ki....felakat sistemci tarafım devreye girip,kendime dair zamanları yaratana kadar susmalıyım herhalde..aman zaten gündüzleri de sevmem ki:)) kalan sağlar bizimdir der gibi gecelere sağlık...sabaha kadar oturmıyveririz...yeni vizyonu belirleyecek düşünceler diiyynnkk dooyynkkk çarpıyor kafa tasıma.........telaşlı olabilirim,,zaten düşünce yayıntısı yapmadan derlenip toplanamayan tarafımda var.. ama şunu biliyorum bu sezondan yani yazdan beri...KORKMUYORUM...!! karar vermek,ne istediğini bilmek,bir amaca hizmet etmek,bunu da elde edince,belki benim için kainatın hazırladığı diğerlerine geçiş başlayacaktır...çünkü güzel bir yerde ki mağazanın,dekoru ve adıyla beni bekler durumda ki halinin, önünden geçmekte beni rahatsız ediyordu.. bunu da yapıvereceğim işte....yine kendim gibi...yine kendimce.. daha zevkli düşünebilirim...ben maldan ziyade güzellik,güven ve itimat satacağım..o mağazanın içinde....ışıldayıp duran güler yüzümle hizmet satacağımm oooo llaaa laaaaa:)))) belki işi abartır kendim tasarlayıp,ürettiğim gözlükleri marka yapar onu da satarımmm evett eevvett bu daha da heyecanlı...şu satma işini bi öğreneyim ben  hele.... sonra bulurum önce yaratacak,sonra uğraşıcak başka birşey..........

görünen o ki iç sesim çok uzun bir süre soru soramayacak bana:))) haydi kalın sağlıcakla...zira çookkk işim var... İŞ im var:))))

MMUUUAAHHHHH:))

HARİKA SAN

İLLA Kİ VE MUHAKKAK :)



öperim elbette,
öp dediğin her yerden,
o kadar hazır ki dudaklarım
seni öpmek için yaradılmışlar sanki..
ama yoksun..
sadece isteklerim var,
dudaklarım hazır
duygularım amade,
değmeye yer yok..
sen yoksun..
heyecanım canlı...
eylemlerim ölü.
öpeceğim seni,
ölmeyeceğim seni öpmeden,
sende öpüşme...
ölürsün..,,,benim öptüğüm gibi olmazsa..
aklında kalanları arama,
onlar bende saklı..
senin aklın kalbimdir,
VE  ancak orada çalışır...
çıkaramazsın benden seni...

HARİKA SAN

SEVGİLER BENDEN...MUUCCKKK:)

NOT: perhaps perhaps perhaps olsun istemedim...yok belkilerle işimiz)

27 Temmuz 2012 Cuma

KAFADAN ÇARŞAMBA:)

her duygu bir şölendi o evde,, yargının ,infazın, yorumun, eleştirinin olmadığı,insanın sadece kendi halini yaşayabildiği bir grup....kabilemiz işte.. 8 asıl kişiden oluşan doğal terapi grubu..15 günde bir çarşamba günleri herkes sözleşmişcesine bir sükunet ve huzur içinde buluşurdu, içgüdüsel bir güven birliği ve gerçekten maskesiz,kendi gibi olanların kah balık yiyip rakı içtiği,kah kasalarca bira içtiği,şarkılar çalınan şarkılar dinlenen,şarkılar söylenen, çoğu haftalar konuşulan konular aynı olsa bile zamanın su gibi aktığı, saatlerce bir tek birşeye sinir bile yapmadan kahkaların müzikle yükseldiği sabahçı kahvesi.. gün içinde kim, nerede, ne yaşamış olursa olsun herkes söz birliği etmişcesine yapıcı...o'nu o halden alarak neşeye katabilen bir güç ile işbirliği içindeydi..yeni çalıştığım şarkıları dinleyin diye gelen bir doktor:)) hadi hadi bokunu çıkardınızı son cümle olarak kuran bir bölge müdürü,karısına kedicik diye seslenip, o'nu miyavlatan hatta uyandırma zili olarak beste yapmış bir gitaris:)) her hafta, bir yerlerden başka bir kız bulup gece geç vakit aramıza katılan ve aynı fıkraları defalarca anlatıp bıktırdığı halde kendisi çok gülüyor diye gülüşüne güldüğümüz,sevgili lise arkadaşım bir resepsiyonist:)) bir kayık bir motor birde iş olsun ama sevişmeden uyamayalım diyen masör,danscı ve sporcu diğer resepsiyonist:)) her hafta müdürünün yanında şehre gelen,bir tek cümle kurmadığı gecelerde bile sıkıldım demeyen,en sonunda kendine bir sevgili bulup o'nunla mesajlaşarak,durumunda ki kasveti rahatlatan aslan gibi küçük kardeşimiz:) ve her hafta let it be dinlemekten ve o da yetmiyomuş gibi kilise korosundan seyretmekten bıkan ama söylenmediği gecelerde sabaha karşı eve dönerken yüzünde gülümsemeyle içinden zorla ezberletilmiş haliyle mırıldanan ben:))

herhalde özümüzde birlikte değerli hissetmenin getirdiği bir sadelik vardı..ötesinde saygı..hobiler ne kadar farklı olursa olsun belki bakış açılarıda farklı olsa bile öyle kabul edip,saygı gösterebilmenin,hoşgörünün dayanılmaz hafifliğiydi ortak enerji.. yüzlerde hep bir dinginlik ve tebessüm vardı...ağlak bir suratında düzelmeme imkanı yoktu zaten..

bazen tek haftalık misafirleri olurdu kabilenin sokaktan denk gelen:)) bir güzel sokaktan denk gelen ama...bunu derken denk gelenleri aramızda soytarıya çeviriyorduk demek istemiyorum..:))))).öylece kardeş kardeş gelip, dostluğumuza imrenen ve ilginçtir en geç 5 dk sonra uyumlanan ve kendini rahat hisseden, ileri ki tarihlerde akıllarına geliyorsak, gülerek anlatılan bir kabileydik işte..herhalde ortak yanımız ,sorunları sırtımızda taşıyıp bir de o an'a getirmemekti..AN da kaybolmak mutlulukla....içgüdüsel işbirliği ..!!

sanırım bu, kendini kişisel olarak iyi tanıyan ve ne istediğini iyi bilenlerin,yine kendiliğinden olan buluşmasıydı...sevgili gitarcımız bu gruba ÇARŞAMBA adında çeşitli enstürümanlardan oluşan bir beste bile yaptı....bende yazısını yazayım istedim..öyle çookk çookkk duygu yoğunluğunda ki halimle yazdığım bir yazı olmadı bu...malum hava kararmadı daha:)) daha dahası aklım başka yerlerde üstelik....belki bu çarşamba ÇARŞAMBA adında bir kek yapar götürürüm yine yakmazsam:)) öbürü ÇARŞAMBA adıyla bir kız getirir, diğeri ÇARŞAMBA ya söz yazar falan:))) her haliyle güzeliz işte....bu çarşambalar bana neden maviyi çağrıştırıyor bilmiyorum mavi dünyam benim ömre bedel de ondan mı ki:)))

ayyy bu arada bizim gitarcının ,öğretim görevlisi olupda piyano da çalabilen kedicik karısını  müdürün tabiriyle sürmenaj yengeyi yazmayı unutmuşum bak..!!:)) odamda düğünlerinde dans ederlerken çekilmiş müthiş bir fotoğrafları var...akrabam olsa bu kadar severdim:)) tuzlu su birikintisini hüsniye anlayan kocasıyla ikisini:))

evet sevgili kabilem....görev başarıyla tamamlanmıştır...hepinizi,hep olduğu gibi tek tek ve çok çookkk seviyorum...ömürlük çarşambalara.... en kısa zamanda çarşamba bestesini bu yazının başına eklemek dileğiyle... o beste de her enstrüman bir kişiyi temsil ediyormuş çünkü...haaaa bu arada bu yazıyı yayınlamayacağım facebook ta...... keza sebebini bu çarşamba tartışırız:)))) zaten her gün bloğuma girip okuyanınızda yok..haberiniz bile olmayacak yazdığımdan 2 hafta kadar:))mmuucckkk ve de muuckkkk:)))

SEVGİLERİMLE......

HARİKA BEN:)))


ADI DÜŞ OLSUN...



adım adım çıkıyorsun içimden
ağır ağır uzaklığın
seyrediyorum seni gizlice
sen hiiiiiiiiiiç görmeden..
gitme demek mi??
söylemeyeceğim,duymayacaksın..
düşündüğünü biliyorum
çünkü kocaman parçan içimde
onu da almaya geliyorsun zaman zaman
sen de bana görünmeden...
kabus gibi korkuyorum o zaman
oysa bu düş..!!
alışığım giderken gelmelerine
iterken çekmelerine
söverken sevmelerine...
boşver düşüm...
hoşçakal dediğimden beri hoşgeldin..
gözlerimi açmak istemiyorum daha
oradasın...sesimi beklerken..
göz kapaklarımın ardından sevdim bu gece seni.....
ya hiç uyanmazsam....
gider miydin yine??
düşlerinde sonu olmaz ki...
yarısında açılır gözler
bir ses duyarsın...
hala bekliyorsun ama düş bitecek.........
........................

uyanmadan söyleyeyim....
GİTME....

HARİKA SAN

SEVGİLERİMLE...

YİNE...


https://youtu.be/CzO_x43xX20
heyy ağlıyor musun
sil hemen yerçekimsiz gözyaşlarını
bak gece ne güzel
ver elini
görüyor musun yıldızları
bak saman yoluna
hayal et sevgilim mutluluğu
bedeninde duy
geçti işte tüm üzüntüler
haydi eğlenelim
ayağa kalk,dokun bana
hayır hayır içine çek...
şimdi tut nefesini
ölebiliriz değil mi..
yaşam bu,
varlığımız da, yok bazen
içimde titreşiyor arzularım
dokun bak...
korkma
ver elini şimdi,
koşalım kumsalda,arkamıza bakmadan
dinlenme zamanı toplarız deniz yıldızlarını
suya girelim seninle
yarı ıslak öp beni..
bulutlar kadar yumşak
ay gülümsüyor görüyor musun...
devam et
gidinceye kadar kalalım böylece
nasılsa sabah olacak
yalnızlık aydınlanacak birazdan
beni unutma...
uzakta ki ışığınım ben senin
bazen güneşin arkasında
bazen ayın yanında
saman yolunda bekliyor olacağım her gece
bul beni...ağlama....

26 Temmuz 2012 Perşembe

COŞTUM YİNE DALGALANIYORUM BEN..:))



gece uzun ve konsantrasyonum da tam olunca devam ediverdi melodilerde ki duygular...  notalarla falan alakalı ve uyumlu olması aklımdan geçmedi...sadece duygularlaydı işim...:))

artık devam ediyordu şarkılar
tüm duygularım, etrafımda dans ederken gece vakti,,
göremedin beni..
kulağına fısıldayacak nefesim yoktu
hisset istedim
adamın, erkeğim,ferim.....
derinliğim
sebepsiz kahkaham...
bilip söylemeyen
anlayıp inkar eden
bulup kaybettiğim....
seninim....
hala inkar et..ittir.........
seninleyim...

yokluğunda zengin..
yokluğun, mutluluğu bu çığlık...
yetersizlik coşkusu..
seni doğru anlatmalıyım
aynı böyle
sesler uyum,çığlık diyorum....yüksek...
ifaden bu senin,bende ki..
ben yaratmışım gibi, seninleyim..
bilmiyorum sende nedir?
umrumda da değil
ben seninleyim...
merak ettin ya hep..
aslı bu....
AŞKdı O...!!!

KOCAMAN SEVGİLER...

HARİKA SAN:))



VE HİÇBİRŞEY BİLMEDEN..DEVAM ETTİ HAYAT..!



yabancı şarkıların türkçe çevirilerini okurken,  kuralsız oldukları için ne kadar doğal, ne kadar olduğu gibi olduğunu düşündüm...sanki çeviri yaparcasına içimden çıkıverdi melodiyi dinlerken dizeler...uyaksız kafiyesiz, redifsiz....sadece duyguydu işte... tabii ki hayat devam ediyor..istediğin yerde ,istediğin kadar...anlamı olan birşeyi anlamsızlaştırmak değil maksadım bende ki anlamını ifade edebilmek...

evet çok güzeldim...
ve akıp gittim avuçlarından,
özlüyorsun,
özlüyorum da...
bir yenisini koymadım yerine,
kalbim kıymetlidir..
o'na dokundun sen bilmeden
ben ise yeni öğrendim..
kıymetlisi ne hayatımın bilmiyorum
sanırım sen değil
kalbimdi
teşekkür ederim sana
dokunduğun her yerim için
dokundurduğun ayrılığın için
olsun...dokunduk biz
şimdi de ben dokunuyorum  HİSSET...

:)) HARİKA SAN

ELBETTE SEVGİLERİMLE.....

25 Temmuz 2012 Çarşamba

FAKÜLTEYE GİDER İKEN,,,, ALDI DA BİR KORKU...:)

okul hengamesinden sonra,sınav hengameleri biten çocukların,yani yeni nesil diye adlandırdığımız,biricik evlatlarımızın, daha hangi okula gideceğini bilmeden bilinç altında oluşturulan korkulara takıldı aklım...birkaç zamandır sıkça duyduğumuz kişisel gelişim, pozitif enerji, blokajlarımız, bilinçaltımızla oluşturduğumuz çekim yasası,üzücü deneyimlerimiz, özgüveni bizden bir nebze daha iyi olduğuna inandığımız çocuklarımızda bakın bilinç altına nasıl empoze ediliyor...

bir kısmı, kırsal kesimde olanlar veya varoş adlandırdığımız eğitim seviyesi düşük dolayısıyla maddi imkanları da haliyle çok kısıtlı, zaten ailelerini  şehir dışında okumaya zor ikna ederken bir mücadele veriyorlar..ikna çabası ve benim ailem neden ötekiler gibi değil sorusuyla gelen mutsuzluk...ayrıca paranın yani parasızlığın yaşattığı yetersizlik duygusu...ilk başlangıç...devlet babamızın 18 yaşında ki pırıl pırıl gençlerin tertemiz özençleri,idealleri,hayalleriyle ...eziklik, becerememezlik, ya olmazsalarla küçücük zihinlere korku yerleştirmeye başladığı ilk an!!! oysa kişisel gelişimler de hep korkularımızı yenmemiz,topraklanma,negatif düşüncelerden doğan manyetik alandan falan bahsediliyor.. biri bozuyor diğeri yapıyor yani... neyseeeee.. 3 turda yapılan imtihanda 3 kere yaşatılan stresin ardından, haziran sonu bulunup, temmuzda taban puanların açıklanmasıyla, ağustosa kadar seçimlerini hasbelkader yapan , hangi üniversiteye girdim acaba diye sinir stres içinde bekletilen bu çocukların bir yaz tatili, anı yaşamayı bırakın 90 gün kadar zehrediliyor... her dönemde (,üstelik  her biri 30 günü kapsaysayan ) bu çocuklar huzursuzluk, kuşku, bilinmezlik duygularıyla, kontenjandan belki alınırım diye istediği ama elinde ki puanında o an için yeterli olmadığı fakülteleri de belki olur düşüncesiyle, yarı inanarak yazıyorlar.... yani bu sistem aslında, çocuğun inanç ve kendine güven sistemini baştan çökertiyor.. yani hayat piyangodur..!! baştakiler ne yaparsa biz kurbanlarız..!! neresi tutarsa biz O olacağız... haaa istisnalar kaideyi bozmuyor tabi... kimi kendisine bölüm hedeflerken bir diğeri de prestijli üniversite hedefliyor... mühendislik veya  hukuk isteyenlerin daha hedefe yakın olduğunu gözlemledim ben... anlattığım bu değil ama aradakiler... derken ailelerin nasıl okutacağız, para yetiştireceğiz diye kaygılarını duyan bizim gençlik, üzüntüyle karışık neredeyse neden kazandım ki şimdi aileme daha çok yük olacağım diye, kısmen suçluluk duymaya bile başlıyor..ailesinden kopan gencin ilk eşitsizlik kavramı da bu esnada olşuyor olsa gerek..  toparlarsam,,, nasrettin hoca fıkralarıyla büyüyen bizim gençlik ya tutarsa mantığına çoktan alışmış gibi görünüyor... zengin fakir, şanslı şanssız, sahipli sahipsiz,tembel çalışkan arasında ki fark onlarda yer bulurken,, aileden kopan ve başka şehir psikolojisini gören bu çocuklarımız, kendilerini oluşturmaya ve yapılandırmaya çalışırken,, şartları kısıtlı olanlar komplexlerini büyütmeye başlıyorlar... bunların kimisi çalışıp hırs yapıp büyüyünce para hedefliyor, kimisi sinik ve pısırık kalıyor,, türk aklına sahip olan birkaçı kolay paranın yollarını arayıp ,otlakcı,entrikacı ,insan kullanan birer birey haline geliyor.... tabi daha vahim hikayeler de var özellikle kız çocuklarında.... istihdam sağlanamayan ülkenin, kişisel gelişimini tamamlamak şöyle dursun, sudan çıkmış balık olan masum gençliği de bilinçsiz bir akış içinde kaderin yaşıyor... mecburen öğretmen olan mecburen öğretiyor....baştan savma meslekler de baştan savma enerjiyle çalışmak onların suçu değil öyle değil mi??? doğru orantı..

kızım vesilesiyle dinlediğim, gördüğüm alaka gösterdiğim sabahlara kadar   ama şöyle ama böyle şekliyle tartıştığımız,yumşattığımız,olumladığımız, örneklediğimiz sadece bir sohbet konusuydu bu....bizim pırıl pırıl nesilin kaygıları, durumları... yine de duru suratlarında ve parlak gözlerinde ki gülümseme ve düşüncelerini söyleyebilme halleri...
hepsini bir bir kucaklıyor.........ve geniş bir yelpazeden başarı rüzgarını, arkalarında gönderebilmeyi temenni ediyorum... yeni nesil bizim eseremiz.... değştiremediklerimizin, suskunluğumuzun, oturduğumuz yerden konuştuğumuzun, kaderciliğimizin, mücadelesizliğimizin..... neredeyse aydınlık ve aydın kesim olarak azınlık olduğumuzu düşündüğüm bu aralar...hiç değilse tanıdığım, dinlediğim, hissettiğim bildiğim, gördüğüm evlatlarımızdan yana umudum ve inancım daimdir...darısı diğer evlatların başına...!!!!!

SEVGİLERİMLE....
HARİKA SAN

18 Temmuz 2012 Çarşamba

MİLİM FARKIYLA.....

neden odaklanamadığım konusuna takıldığımdan beri ,kafamı 1 ' er mm çevirmeye karar vermiştim. böylece daha yavaş bakabildiğim için görebilecek,zaten bozuk olan gözlerim yüzünden algılayamadıklarımı, en azından algılama temennisi içinde olabilecektim...

bir deniz kenarı gezintisiydi yine..şehrim insanını seyre daldığım bir gün..sevdiğim bir abim her zaman ki gibi fotoğraf makinasını almış, parkinsonlu halinle kendini mutlu eden hobisinin peşinde..arkasında kayığına yetişmeye çalışan, kolunun altında rakısı....nappttııııııı diye seslenen eski bir dost:) 3 gün cezaevinde yatıp çıkmış, hala vefalı bir sevgili isteyen, birkaç ayını kaçak yaşadığı halde,,hala kendinden kaçak bir mekan sahibi.. 7 yıldır havalandırma yaptırmayıp, komşulara illallah dedirttikten sonra, bu ay havalandırmasını taktırıp, karşı kaldırımın taşından ustaları seyreden öbür mekancı:)) yat limanı eşrafından dolabını tıka basa ikram edilebilecek herşeyle doldurmuş, şikayet ettiği otlakcı dostlarını bekleyen sevgili tekne sahibi dostum, sabahın 5'inde alkolun şipşirin yaptığı, çorbacı müdavimi, sarımsak kokulu çocukluk arkadaşlarım...işini gücünü kaybetse de ,kendini kaybetmemiş gülen mavi gözlü hala aşka yeltenip, eve bırakma bahanesiyle kızı bende sorgulayan bir diğeri.... yeni yetme, bıyıkları yeni terlemiş, kendini miroğlu yapmış ,' baba senle konuşmamız lazım' diye gelip asıl isteği başka şehirde yaşayan kız arkadaşını görmek istemek olduğu halde ' beni sigortalı yapmıyolar baba' diye sofraya oturan güzel evlat...:) diğer sokakta, kadını beden algılayan, kıçında ki kılları ağırmış, bana sorsalar bir bok yapamaz dediğim,alkolden gözleri kızarmış,saçları yağ içinde gömleğin 5 düğmesi açık yaşlı bir kurt... hayırlı günler diye geçen 20 yıllık piyangocu abim.. cebinde parası bitipte, kimin sofrasına kaynasam acaba diye dolaşan,göbeği düğmelerini zorlayan ayrı bir zat.. 4-5 kişilik gruplarıyla her hafta aynı mekanın ,aynı masasına efendi gibi oturup,neziih dostluklarına gıbte ettiğim eski çanakkaleli büyüklerim..civciv sarısı kısa saçları, poposuna geçirdiği küçük şortuyla içinde ki isyanı,beden diline boşvermişlik olarak yansıtan eski bir arkadaşımın gece 2 'de yürüyüşe çıkmış eski karısı..zıkkımlanmaya doyamayıp, 10 birayı veresiye nasıl alırım diye önce markete dalıp, sohbet bahanesiyle kıvırmaya çalışan cevatpaşa eşrafı:))) hergün bir tanıdığımızı uğurladığımız, necip paşa camiinin ,aynı amcalarla dolu çay bahçesi... 7 yıldır nar simitin hiç değişmeyen tuhaf sesli, o geçerken saatin 10.00 olduğunu bildiğimiz simitcisi.. günün belli saatleri beni arayıp,'sesini duymak istedim' bahanesiyle duygu ve isteklerini birbirine karıştırmış,yutkunanlar sinsilesi... öbür yanda hala babaya ne sattırsam da ev mi alsam, tekne mi alsam, arabayı mı değiştirsem kararsızlığında, güzel giyimli benim zamanımın orta yaşlı delikanlıları.. 50 yaşına gelipte 'ben kimim ' diyememiş koskocaman kadının,amacsız, hayat adı altında paraya mı ,adamamı tutanacağını bilemeden,mantığı kendinden önce yaşlanmış halleri..şehrinde,sadece kuru fasulye yemeğe alışkın bir görgüsüzün ,bu şehirde en azından hamburger yemeği bilen bir kadının peşine gelip,o'nun parasıyla yaptığı bir sürü şaşkın hayalli haller...fabrikasını kötü bir şekilde kapattıktan sonra, algıları da kapanmış, dik başlı bir ihtiyarın veresiye verdiği hayat dersleri... geriye söylenecek tek bir söz bırakmamış,sakız şişirip patlatan bir anne.... o hoooooooo bitmeyecek gibi bu milimlik bakış açısı:)))

işteeee..... 3-5 günlük seyri seferlerimde detay vermeden sadece bakarak gördüklerim...içlerini dökselerdi neler çıkacaktı bilmiyorum...daha doğrusu ben sadece gözümü açmak istedim....gönlümü daha sonra açarım:)))

HARİKA SAN

SEVGİLERİMLE.......

14 Mayıs 2012 Pazartesi

YERDEN YÜKSEKTE.....

bitmeyen öğrenmelerle,bitmeyen unutmalar yanyanaydı bu defa. biriktirmelerin ağırlığıyla, boşaltmanın hafifliği gibi. neden tutmuştu bunca bilgi,bunca eşya, bunca duyguyu bilemiyordu. hep doğal davranmasına rağmen,üstelik özgür ruhunu dolaştırdığını düşünürken, hep aynı sokaklarda ,düşüncelerde, insanlarda, kendine ne kadar zulüm ettiğinin farkına varışıydı, o zirvede oturduğu kamelya da ki an.... yerden ççookkkk yükseklerde ki o tepe bir başka estiriyordu düşüncelerini...rüzgarın o güçlü ıslığında,ufuğun görünmezliğine dikti gözlerini..kırılma noktalarını düşünürken, pek hoşuna gitti bu durum..

çok zamandır hep aynı yaşta kalmıştı sanki.....ve hep aynı durumda...!! düşünceden düşünceye geçerken hız kazandığını, en ufak bir olayda kahır yapmaktansa,  hep umutlu ,mutluluk paydasında olarak..kalanlı bölmelerinin, kalanlarını düşünmez olmuştu uzun zamandır..bu düşünce biçimi, davranışını düzelttikçe,beden diline dönüşen bir güç vardı içinde..kendini başkalarından dinlemeye bıkmış hali,,kendini yazmaya geçmişti artık..!! başkalarını sahiplenip,onların menfeatlerini,durumlarını kollayacağına ilk defa BEN diyerek başlıyordu iç sesi söze...!!!   O lazım ise, O'nsuz olmaz ise O'nun olması için uygun şartlar gerekiyordu.. ilginçti bu..irdeledi önceleri bu hali,yadırgadı...bencil olmamakla beraber,fedakar olmaktan vazgeçmek, iyi birşey miydi şimdilik bilemiyordu.... çiçek,uygun toprak ve ışık bulamazsa nasıl yeşeremiyorsa ona benzer bir durum muydu yılları acaba?? düşünceleri çabuk değişse de, durumuna yansıtamadığı o değişememezliğin, maceracı ruhunu,standarda dönüştürüp,sorumluluk adı altında yük ettiklerinin homurtusuydu içinden çıkanlar...güzeldi işte hayat...kendi doğasını yeşillendirdkçe, tomurcukları görüyordu ...O'na kalan tek şey önünde ki geniş yolda,dinlene dinlene yürümekti artık...

-üşüyeceksiniz.... sesiyle irkildi..teşekkür ederek gülümsedi sonra...O kendini düşünmeye başladığı andan itibaren ,O'nun yerine ,O'nu düşünenlerinin sesiydi duyduğu..kalktı usulca ve dedi ki yarına: BEN GELİYORUM...!!!!

sevgilerimle

HARİKA SAN...

4 Mart 2012 Pazar

HAYAT KATLANMAK DEĞİL,MÜKAFATLANDIRILMAKTIR...

o  zamanlar,sanki bütün renkleri alınmış gibiydi elinden kadının..değersizlik hissi öldürebilirdi o'nu..nasılda katlanmıştı,neye katlanmıştı bunu anlamaya çalışmakla geçti üzüntülü ayları..hiçbir ortak payda bulamamasına rağmen sürdürdüğü ilişkiyi yorumlamaya çalışıyordu..ruhunu okuyamayan bir adam..!! mekan bilmez..adam gibi içmeyi bilmez,gönül alma kıvraklığı olmayan..çay bahçesi delikanlısı..

rakısını koyar,pek bayıldığı musikisini açar...azar işitirdi..huzursuz bir bakış,hakaret dolu laflar..adam alkol sevmediğinden değil..üstelik nedendir hala çözemediği sebepten..dışarıda bir yere yemeğe götürmez çünkü usul  adapta bilmezdi...surat 5 karış,yüksek sesle homurdanmaya devam ederdi ayda yılda bir gidildiğinde de...yan masalara rezil olunur dönülürdü..para yok para yok.. yanında 2 dakika huzur ve güvenle yürüyemezdi kadın...şeldir şeldir bakınan gözler..sokağa çıkmaktan utanır haldeydi artık adamla...kılıksızlık kıyafetsizlik de cabasıydı...bayılıyordu oysa adamını giydirip saatlerce seyretsin..keyif alsın...adamsa ne zaman darılsalar , o zaman giyinir sırra kadem basardı..sırra kadem de denmez..temsiliyetsiz,fikirsiz,pervasız haller işte çoluk çocukla..ne kadınlığını hissedebildi,ne insanlığını..kalbi daralıyor,nefes alamıyordu artık.koskaca ruhu, koskoca benliği hiçlik hissi yaşıyordu..toplumda bu birlikteliğin saygın olmayışı o'nu her geçen gün öldürüyordu..yine mi sütcü beygirinden ingiliz atı yapmaya çalışıyordu..ve neden?? bir gün güzel bir söz duymadı adamdan..kadınlık hali işte..insan onore olmak ister ya...bencil bir ruhu izlemek...!!!! en sevmediği filimler alınır,,,en sevmediği yerler önerilir...hırpane kılığı ve paylaşım içermeyen teklifleriyle yürüyüş teklif edilir..,, büyük küçük herkes ayaktayken,hadi yatalım diye tutturulur,telefonlar saklanır,işkence halini alırdı akşamlar...

 adamın o'nu hiç tanımadığını,anlamadığını,hissetmediğini,,bu yüzden yaşayamadığını biliyordu artık..adam için gece geçsinde kiminle geçerse geçsin halleri vardı..can sıkıntısına kadın arar hallerin O'na denk geliş zamanlaması...kabul etmişti..hayatla ilgili bir sürü mücadelesi varken bu neydi böyle..işyerinden ,adamı aradığında,herkese duyurulan küfürlerden,sosyalliği olmayan bir hayattan,itibarsızlıktan bıkmıştı..oysa ne kadar iyi tanırdı kendisini...hani kimsenin bilmediği,sevmediği,inanmadığı ,asosyal bir insan olsa...hani adam sorumluluk sahibi evine bakan bir adam olsa..hani gözüyle değil,kalbiyle baksa..bu bağımlılığı anlayabilirdi de..kendine geçirttiği öfke nöbetlerini,avaz avaz ağlarken neredeyse nolur biraz sevgi göster diye yalvarmalarını..anlayamamıştı bir türlü..kafasını yaşayan,merhametsiz bir adam niçin tercih sebebi olabilirdi..kutsal aşkların kadını niçin zibidi,gariban bir aşkın içinde cebelleşiyordu..neye tahammül ediyor ve neyin umudunu yaşıyordu..???

çok olmuştu ayrıldıkları....arada bir karşılaşıyorlardı mekanlarda...o'ndan herşeyi esirgeyen adamı uzaktan seyrediyordu şimdi...o'nunla bir kadeh içemeyen....geceleri uykum var benim,işim var benim diyerek iki sohbetin belini kıramayan ... param yok deyip o'na birşey ısmarlayamayan,koluna girip neşeyle yürüyemediği o adam ,hergece sokaklarda,sabahlara kadar,bar,meyhane dolaşıp bir gün biriyle,öbür gün diğeriyle kendini yaşamaya devam ederken..görüyordu o'nu...

tekrar düşündü verilmiş sadakası olduğunu...sevgisini de sadaka kabul etti...sevmekten vazgeçemezdi ki kadın..kendi asil kalabalığına dönmüştü...saygının olduğu,şıklığın olduğu,vefanın olduğu,gün geçirilen değil,kıymet bilinen,ömürlük dostlukların içinden,kendine yaptığı haksızlığa tebessüm ediyordu artık..nedenini,niçinini bırakmış o taptığı saygı sözcüğünün çemberinde ,kaybettiği rengarenkliğine,sosyalliğine geri dönmüştü...hayatın kendisine kucak açtığını gördüğünden beri..bolluk ve bereketi,sevgi ve saygıyı seçtiğinden beri,sanki yüzü güzelleşmiş,bedeni dirileşmiş,ruhu gençleşmiş,gücü artmıştı...nefes alamadığı günler için çok kızdı kendine....sonra önüne bir kadeh daha koydu kadın....doldurdu içini...geçmişiydi keyifle içtiği,,

geçmiş ve öyle ya da böyle kendi seçimiyle yaşanmış,tecrübelenmiş günlere ŞEREFE diyerek...içti o'nu son defa...HAYAT katlanmak değil,mükafatlandırılmaktır diyerek...

SEVGİLERİMLE

HARİKA SAN

28 Şubat 2012 Salı

BİR çocuğun hikayesi......


ANA karekter..

bir kitap okuduğunu anlatmıştı çok eskiden....hamileliğine dair.önce bedenini çirkinleştirdiği, sonra da kocasının ona duyduğu sevgiyi böldüğü için... bebeğine dair sevgisizliğini anlatırken.!! aslında tam olarak sevgi değildi adı....ilgi ve hırsının taşıdığı birincilik isteği... içinden çıkan bir bebekle gölgelenebilir miydi hiç??? insanlara anlatamadığı yoğun bir utançla büyüttü onu....bazen vicdan yapıp süslesede...istemediği. önüne geçmeyi arlı bir istek haline dönüştürüp, mücadeleci ruhunla mücadele ettiği süreç başlamıştı artık...!!

2. çocuk oluşundan mı başlamalıydı muhasebeye bilinmez. ritmik bir matematikle yürütmek istediği hayatta, sağlaması hiç tutmayan, yazılı sınavda ezberden, testte de bazen şansına geçen kadın..!!çocuğun doğumgünü partilerinde, topladığı kalabalığa, pastası tabağı, sunumuyla,bebeğin yaş sevincinin daha önünde bir gösteriyle çıkan...ANNE lafını benimseyememiş, rakibini al aşağı edercesine hazırlanan bir kadın.anlatılamaz dertler bu olsa gerekti..şimdi şimdi daha iyi anlıyorum, dediklerini...

içinde kocasına duyduğu gerçek aşk olsaydı....beraber bir meyvayı paylaşmanın, beğenmenin gururu olurdu...hatta kocası ondan doğanı sevmez ise bunun kaprisi olurdu...doğurduğumu sevme beniim diye bir komut olabilir mi?? onu dinleyip seyrettikçe, çocuğu takılırdı hep gözüm...kendi kendine şirincecik bir masum işte..bebekler iki sevgiyle doğarlar ya hani, onları yapanlar tarafından..!! bunda tek bi sevgi...o da verilen birşeye sevgi gibi ne idüğü belirsiz ötekinin ki de...

arada görüşemedik ne oldu ne bitti. çocuğun okul yıllarıydı,bluğ çağı........tam hırpalama dönemi işte...!! vurun kahpeye...şimdi gösterecekti gününü ona.ayıp.. arkana bakma, ayıp gülümseme, ayıp sevme, ayıp soyunma...!!! ayıp babana söylerim....için için ne hisederdi bilinmez.......beklediği dönem elindeydi.bebekken birşey yapsa vahşi görünebilirdi herkese.. oysa şimdi, çocuğun hallerinden yerinecekti....bak bak bak... hiç bana çekmemiş, ben böyle öğretmedim... haylaz bu..asi ruhlu bu,,, anneye babaya karşı geliyor,, bu bizim başımıza çok haller açacakkk..!!hheyy adammm kızına bak kızınaaa!!!! ben seni hiç böyle utandırmadım!! laf söz dinlemez bu terbiyesiz!! yani ne gözünün göresi vardı,,,,, ne kalbinin sevesi..!! zaten sevgi var mıydı ki..acaba o sevgisine sahip çıkmışmıydı ki..!!geçmişinde ne vardı bilinmez ama....biçtiği don evladıydı.sonraları şişik egosunu indirse de başkalarında... ilk göz ağrısı düşmanından vazgeçmek hiç mümkün olmamıştı..ruhu onu, onunla savaşmaktan alıkoyamadı....

bu uzun bir hikaye aslında...çocuğu anlatmak isterim.ama ANA karekter o kadar ilginç ki bunca yaşanmışlığımda, irdelemek, deşmek,deşifre etmek, büyüteç altında incelemek bundan sonra neye yarar bilmem.şaşkınlığımı belirttim o kadar..!! bir egoyu yıllar sürecek bir serüvene itmek, kakaklamak daha doğru..!! ve o serüvende, timsah gözyaşlarıyla seyretmek,,,, üzerinden yıllar geçtikçe bir de övünme cümleleri kurmak... bu sahnede her oyuncuya nasip olmaz.!! imrenmedim diyemeyeceğim...demek ki OSCAR her zaman iyi bir şey değil..!!....başarı....,, birinin gözyaşlarından, çilesinden, kandırılmışlığından, ezik gösterilmişliğin zaferinden geliyorsa....afferriimmmm senariste de oyuncuya da......alkışlayana da......afferim aynı ruhlara o zaman!!

bunu uzun anlatacağım....bu hikaye bitmez...

NE BENİMLEEEE,,NE BENSİZ...


BİLİNMEZ EŞSİZLİĞİM…






14 Şubat 2012 Salı

TANIMLARKEN SEVDİK DE...YA YAŞARKEN??:)

sembol günler...kimilerinin her gün hissettiği,kimilerinin söylemekten dilinde tüy bitip, bir gün olsun bari görüp göreceğim dediği,umut beslediği günler..kimisinde içten,kimisinde göstermelik..

özü sevgi...sevginin içinde var olmak..birliktelikte sevgiyi canlı tutmak..sevgide sebep var mıdır??..çoğumuz arar dururuz aslında,bir şey bulamasakta, sevmiş bulunuruz yani adına sevgi deriz bu alışkanlığın.göreceli seviyoruz çoğu zaman...aklımızda biriktirdiğimiz vasıflar var ki,, bu da normal...! yaşlar ilerledikçe çocukca,karakaşına kara gözüne vurulamıyor insan...biriktirdiklerimiz,biriktirdiğiyle eş değer olmalı ki bunun kutlaması olsun birliktelik.. kimisi yalnızlığına çare arıyor,kimisi eve gelmek için sebep...kimisinin parada pulda gözü..çeşit çeşitiz işte.. yalın ,sade ve beklentisiz sevgiden bahsedilse de çoğu zaman...hangi iş kadını gider de çöpçü sever....?? hangi iyi aile çocuğu dediğimiz kişi gider de hayat kadınıyla evlenir?? istisnaların kaideyi bozmadığı göreceli kavramlar bunlar.. sevgiyi tanımlamak mı gerekir ki önce..?? sevgi bizim için nedir,temsiliyeti olan bir duygu mudur? karşılığı olmalı mı?? bir çiçek seversiniz elbette karşılığı olmaz...ama köpeğiniz size alışsın,söz dinlesin istemez misiniz?? peki ya İNSANINIZ ne yapsın istersiniz?? istenmemeli mi yani?? sevgi aranılan bir kavram olmaya başlamış ise ,içimizde kaybettiğimiz bir duygu mudur?? çünkü o...komşunuzda,iş arkadaşınızda,ailenizde.markette ki çırakta bir sürü yerde, bir sürü hissedilen bir duygu...aradığınız için verilmiyor size....siz sevgiyle,güleryüzle,beklentisiz ve içten bir beden diline sahip olduğunuzdan,size iade ediliyor.. teşekkürünüzde ki ses tonunuzda var bu iletken his... bu çoğul olan duygu....gerçi dışarıda bir kişinin dahi sevmediği bir adamı evde ki karısı seviyor..ama bu o adama yetiyor mu bilinmez...belkide katlanmaktır onunda adı...

ama inandığım birşey var ki,,davul dengi dengine...bunca yıldır deneyimlediğimiz,koşulsuz sevdiklerimiz,sevgiyi çarçur ederken gördük ki,alt yapısı olmayan kişiler,çevrede ,ailede SEVGİ olarak görünememiş kişiler sevgiyi hırpalıyor..kişiyi de hırpalıyor ama bu bana vahim gelmiyor,,,çünkü kişi ne istediğini bilerek büyüyor..şefkati,merhameti ,bilinci ve duruşu olan insanı kimse bozamaz...ancak ve ancak bir tecrübe daha edinir,daha şık,daha sevimli ,daha paylaşımcı ve etken maddesi sorumluluk olan bir ilişki istersiniz..çünkü bu hırpalandığınız ilişkiye bir göz attığınızda.. kadınlıktan,anneliğe ya da örselenen bir çocuk gibi ezikliğe kadar yaşatılan binbir duyguyu istemediğinizi görürsünüz...sadece kadınsınızdır.. sevgide naz niyaz olmaz mı olur...ama etrafta kimseye yapamadığını size yapan,dışarıda doldurduğu negatifini size boşaltan bir ilişkide iyi niyet,hüsniyet nereye kadardır??

ikili ilişkilere vardırmadan önce , toplumsal kimliğine bakılırsa kişinin,penceresi görünüyor zaten..sevgi,saygı ile kardeştir..saygısı,vefası olmayanın sevgisi var mıdır?? var diyorsanız..yıllardır kullanılıyorsunuzdur.. insan yaşadığı bir ilişkiyi ,sevgi diye tanımlıyorsa eğer,,,sonsuza kadar saygı besler..karşı taraf layık olduğu için değil..kendisine ve içerisinde ki sevgisine saygıdır bu...hassas davranır.. daha iki gün önce edindiğinizi,size yıllarını vermiş insanın gözüne sokuyorsanız...sizin kendinize saygınız olmadığı gibi,,zaten sevmiş de olamazsınız..!! sevgi,ayrılıklarda bile devam eden,başınızın üzerinde ki pembe bulut gibidir..acı içerdiğini sanmıyorum...acı veriyorsa bir ilişki burada hassas düşünüp,kabul etmek gerekir ki sevilmiyorsunuz...sadece o kişinin sizle işi bitti..palazlandı,sizi kullandı,iyileşti ve gitti...kullanılmakta acıtır insanı..ama acımasın bir yeriniz..çünkü siz müsade ettiniz..!!!

ne mutlu ki sevebilen ve sevilebilen insanız çoğumuz...benzer benzeri çekermiş...kalbini iyi eğitmiş insanlar sevgisiz kalmazlar..sevgiyi söyleyebilmek kadar içten hissedebilmek çok güzel..bu bir sorumluluk,bir saygı ve koruma içgüdüsü verir insana..içini sıcak tutar..bu sebeple....seviyor ve seviliyoruz..... bilinç düzeyimiz yükseldikçe neyi ne kadar kimden istediğimizi iyi biliyor,bulunca da teşekkür ve şükranla dile getiriyoruz... evet sevgi iyileştiricidir......kullanmadığınız sürece..o kullanılacak değil,hissederek yaşanacak ve yaşatılacak bir duygudur..

bunca sene ,,içimi sıcak tutan..beni eğiten,beni büyüten,kalbimi okşayan,temsil eden,dillendiren,filizlendiren,beni sevgi insanı yapan,bütünleyen bütün aşklarımla gurur duyuyorum...hepsinin ve sevebilen herkesin SEVGİ GÜNÜ KUTLU OLSUN....

SEVGİLERİMLE

HARİKA SAN

11 Şubat 2012 Cumartesi

Kim neyi biriktirirse,onu harcar.....:)


***şans kapını çalarken açmazsan,,şansın kapısını aşındırır durursun....:)

***derdinin ne olduğunu bilen dertsizdir:))

***ah bu dünyanın oyuncu kedileri...kuyruğunuzu kovalamaktan bıkmadınız.......

***önce buldumcuk olursun,,,sonra bulamadımcık:)))

***ah o pişmanlıklar,ne kötü şeylerdir demi:)))

***yine sevesim geldi bak....

***en güzeli sevgililer gününü,eski sevgiliyle kutlamak:)) yeni herhangi biri olacağına,eskilerden biri olsun:))

***hani sevgiliniz,istemediğiniz şeyleri yapınca kızıyosunuz ya...kızmayın sizde yapın,çok eğlenceli...ona hak vereceksiniz:)))

***kar yağıyordu,hepsinin üzerine....:)

***ayağınızı balçıktan kurtardığınızda,temizlemeye çalışmayın..koştura koştura uzaklaşın..!!!

***sevgili erkekler..hem msn hem facebook online pencereniz,hem twitter ınız açıksa...sizden kimseye yar olmaz:)) sevilmeyi beklemeyin..

***erkekler geçiştirirken bedenlerini kullanırlar,,kadınlarsa beyinlerini....!!

***#askgaliba yaşanandan çok YAŞATILANDIR..!!

***kimin yanına gittiğin değildir önemli olan...kendinle nereye gittiğindir asıl olan...!!

***yalnız kalmayayım derken,yalnızlıkta dip yaparsın,insan kullanırken...

***çoğu insan,kendini üzmemek için,başkasını üzmeyi seçiyor...

***bedelini ödeyemeyeceğin berduşluklar yapma..!!!

***insan olabilmek....kendine ve herkese karşı...dürüst,asil,ahlaklı..

***bir öğürtü gelir bazen kusamazsın..!!!!

***yerine sevilmez ki,,yeniden sevilir..

***dur be sevgili...acele yok,aheste çek kürekleri..

***bir sürü salak çeşidi var...ne kötü:))))

***evet,kaderiniz yazılır..ama yol ayrımında ki seçimler sizindir..yani karar sizin..muhakeme edebiliyorsanız ne ala!!:)

***olmayacak dualara amin demek koskoca bir zamanın imansız tüketimidir..!!

***herkesi bir güzel kullanıyordu,ehliyetsizz!!

***utanç ve azab varsa o aşk değildir....brehhh brehhhh boşluğuna denk gelen yumruk gibi bişii o !:)))))

***ve AŞK.... iftihardır..

***aşk yasaklanmak değil,özgür kalmaktır...

***dünyanın sonu geldi sanırsınız ,başı çıkar..

***etme bulma dünyasının,iki şevişeniydik sadece...

***şeytana arkanı döndüğünde,meleğini bulursun..

***sana geliyorum,,ağırla beni...

***özletilmiş güzelliğe bakmak.....özlemişiimm çookkk:)

***beni mesut ettin ya....bende seni bahtiyar edeceğğiiiiim:)))

***bilmeden oluyordu herşey...bilseler yaparlar mı??

***sabır eyle gönül,bu filmde bitecek....zaten kısacık..

***ne yaptığını sen biliyordun,..bunların iyi şeyler olmadığını da ben...

***özgür bıraktım..uç diye....çırpınma artık..!

***Kendine inkar ettiklerin dururken,bosver bana itiraf etmeleri..

***artık azalıyordu,çoğalttıklarım...

***ne kadar ve nereye kadardı?

***ne zaman gidiversem,sen geliveriyorsun...

***üşüttün beni,sevgilimm...

*** sadece ben değil,,zamandı harcadığın...

***yaşarken umudumuz var,özlemimiz var sevgimiz var...dokunma şansımız var...yarın ya ölürsek??

***değişimin tadını çıkar,doğaya ayak uydur...:)

SEVGİLERİMLE....

HARİKA SAN

10 Şubat 2012 Cuma

HAYAT'ını kaybeden GENÇ.....

işte beyin ölümü de gerçekleşmişti...cenazesinde 3 5 kişi...onlarda sevenler değil,acıyanlar topluluğu. insan biriktirmemişti ki hiç..hep kullandı,yanaşıp yanaşıp kullandı..parasızlığında kullandı,yalnızlığında kullandı,abazalığında kullandı,evlerini kullandı.. sevmedi kimseyi..ne ailesini ne arkadaşlarından birini,ne edindiği kızları...kendiyle yüzleşmedi hiç..!! sevgi nedir,nasıl olur,ben kimi seviyorum diye hiç sorgulamadı içinde..bütün yaptıkları,ona yapılanlara istinaden,tirübünlere oynamaktı.intikkkaammm intikaammm..ben bugün ne yapmak istiyorum gerçekten ? sorusunu hiç sormadı kendine. aklında hangi intikam var ise ona oynadı geceler boyu..ben o'nu nasıl üzebilirim,ne yaparsam,nasıl yaparsam kötülük yapmış olurum fikriyle,geceyi kurtarıp dolaşıyordu öyle ayyaş ayyaş..arada bir booşşşvveerrrr dediğini düşünüyor ama bunun zaten içine işlemiş bir davranış biçimi olduğunu anlayamıyordu...büyük saymaz,küçük sevmez,hatır sormaz...silik ruhunu ifade edebilmek ve ön plana çıkabilmek için,eşinin dostunun,ahpabının sevgilisi karısı her neyse,onların ilgisini çekmeye çalışır,dert ortağı sıfatıyla malı da götürürdü..vurdumduymaz,soğuk kanlı,acımasız ve sinsi katiller gibi, hiç yoktan birinin hayatına girer, kendini pek bir bayılmış,hayran kalmış gibi yapar,içinde sevgi büyütemediği ruhuna ihanet eder dururdu... canı sıkılınca birilerini arar,onların aramalarında karşılık vermez,hiç de umursamazdı...vicdan,sorumluluk ve dost olabilme mevhumları hiç gelişmemişti..muazzam bencil bir ego,üstelik kendini çok yardımsever sayan da bir ruh hali vardı...yardım ettikleriyse orda burda hoşuna giden,birkaç bakışma ve kırıştırmayı kar saydığı kızlardı..dikkat çekmek...!! bu aslında o'nun kendini hiçe saymasıydı.. ali'de öğrendiğini veli'ye satar,ezber bir yaşamla,kendi fikrini ve yaşamını oluşturamadan bir de gider ali'ye küfrederdi...herkes suçluydu o hariç....yaşamın o'na sunduğu her seçeneği çiğnedi geçti..göremedi,sindiremedi,olumlayamadı,teşekkür ve şükür edemedi,af dileyemedi...dünyasında cezalı,hüküm giymiş bir mahkum olarak dolaştı durdu sokaklarda.. arada bir dilinde aşk şarkıları,aşka özlem...zindan ettiği yüreklerin ahını yaşadı durdu..düşünemiyordu.. saygı denen kelimeyi bilmiyordu....kendini saymıyordu çünkü... kendine itiraf edemiyor,kendisiyle konuşamıyordu,korkuyordu...eğer bunu denerse,özü ona küfür edecek,özü onu üzecekti... birden bire vicdanı ve merhameti altlardan hortlayıp gelirse onu alt edecekti.çok korkaktı....gardını almak için,kendini şarlatanlıklarında ve çirkefliklerinde,usulsuz görüntülerinde cesur yapar..temelli anlamsız bir arafta,yer içer gezerdi..başkasını üzüyor,eziyor olmayı dert edinmedi..bir yenisiyle eskisini...eskisiyle öbür eskisini,tesirli beyin ihanetleriyle savurur,rüzgara karşı öyyleece otururdu..erkeklere karşı korunmasızdı,,kızlara yaptığı hiç bir cazgırlığı yapamazdı...sevgi derdindeyken,sevenlerden nefret eder gibi acıtırdı kızları...o kendini hiç yaşamadı.. kimi nasıl umursamazsam can yakarım derdinden....itibarmış,duruşmuş,hele bunlar onun aklının ucundan geçebilecek şeyler değildi.. iyilik gördüğü her yere sıçmış batırmıştı..bana ne lerle geçen bir ömür....çözüme değil,düğüm yapmaya odaklı haller..küstahlık,bilgiçlik ve kötülükle şişirilen bir hayat...keyif dediği kepazelikleriyle ,içine girdiği ama haz ve his alamadığı bedenler,duyarsızlığıyla beraber ölüme götürmüştü o'nu...

öldü O... gömdüler...3 ,5 kişi..kimse sevinmedi,üzülmedilerde...o'nun yaydığı frekansta nötrleşiverdiler...

HARİKA SAN...