25 Temmuz 2012 Çarşamba

FAKÜLTEYE GİDER İKEN,,,, ALDI DA BİR KORKU...:)

okul hengamesinden sonra,sınav hengameleri biten çocukların,yani yeni nesil diye adlandırdığımız,biricik evlatlarımızın, daha hangi okula gideceğini bilmeden bilinç altında oluşturulan korkulara takıldı aklım...birkaç zamandır sıkça duyduğumuz kişisel gelişim, pozitif enerji, blokajlarımız, bilinçaltımızla oluşturduğumuz çekim yasası,üzücü deneyimlerimiz, özgüveni bizden bir nebze daha iyi olduğuna inandığımız çocuklarımızda bakın bilinç altına nasıl empoze ediliyor...

bir kısmı, kırsal kesimde olanlar veya varoş adlandırdığımız eğitim seviyesi düşük dolayısıyla maddi imkanları da haliyle çok kısıtlı, zaten ailelerini  şehir dışında okumaya zor ikna ederken bir mücadele veriyorlar..ikna çabası ve benim ailem neden ötekiler gibi değil sorusuyla gelen mutsuzluk...ayrıca paranın yani parasızlığın yaşattığı yetersizlik duygusu...ilk başlangıç...devlet babamızın 18 yaşında ki pırıl pırıl gençlerin tertemiz özençleri,idealleri,hayalleriyle ...eziklik, becerememezlik, ya olmazsalarla küçücük zihinlere korku yerleştirmeye başladığı ilk an!!! oysa kişisel gelişimler de hep korkularımızı yenmemiz,topraklanma,negatif düşüncelerden doğan manyetik alandan falan bahsediliyor.. biri bozuyor diğeri yapıyor yani... neyseeeee.. 3 turda yapılan imtihanda 3 kere yaşatılan stresin ardından, haziran sonu bulunup, temmuzda taban puanların açıklanmasıyla, ağustosa kadar seçimlerini hasbelkader yapan , hangi üniversiteye girdim acaba diye sinir stres içinde bekletilen bu çocukların bir yaz tatili, anı yaşamayı bırakın 90 gün kadar zehrediliyor... her dönemde (,üstelik  her biri 30 günü kapsaysayan ) bu çocuklar huzursuzluk, kuşku, bilinmezlik duygularıyla, kontenjandan belki alınırım diye istediği ama elinde ki puanında o an için yeterli olmadığı fakülteleri de belki olur düşüncesiyle, yarı inanarak yazıyorlar.... yani bu sistem aslında, çocuğun inanç ve kendine güven sistemini baştan çökertiyor.. yani hayat piyangodur..!! baştakiler ne yaparsa biz kurbanlarız..!! neresi tutarsa biz O olacağız... haaa istisnalar kaideyi bozmuyor tabi... kimi kendisine bölüm hedeflerken bir diğeri de prestijli üniversite hedefliyor... mühendislik veya  hukuk isteyenlerin daha hedefe yakın olduğunu gözlemledim ben... anlattığım bu değil ama aradakiler... derken ailelerin nasıl okutacağız, para yetiştireceğiz diye kaygılarını duyan bizim gençlik, üzüntüyle karışık neredeyse neden kazandım ki şimdi aileme daha çok yük olacağım diye, kısmen suçluluk duymaya bile başlıyor..ailesinden kopan gencin ilk eşitsizlik kavramı da bu esnada olşuyor olsa gerek..  toparlarsam,,, nasrettin hoca fıkralarıyla büyüyen bizim gençlik ya tutarsa mantığına çoktan alışmış gibi görünüyor... zengin fakir, şanslı şanssız, sahipli sahipsiz,tembel çalışkan arasında ki fark onlarda yer bulurken,, aileden kopan ve başka şehir psikolojisini gören bu çocuklarımız, kendilerini oluşturmaya ve yapılandırmaya çalışırken,, şartları kısıtlı olanlar komplexlerini büyütmeye başlıyorlar... bunların kimisi çalışıp hırs yapıp büyüyünce para hedefliyor, kimisi sinik ve pısırık kalıyor,, türk aklına sahip olan birkaçı kolay paranın yollarını arayıp ,otlakcı,entrikacı ,insan kullanan birer birey haline geliyor.... tabi daha vahim hikayeler de var özellikle kız çocuklarında.... istihdam sağlanamayan ülkenin, kişisel gelişimini tamamlamak şöyle dursun, sudan çıkmış balık olan masum gençliği de bilinçsiz bir akış içinde kaderin yaşıyor... mecburen öğretmen olan mecburen öğretiyor....baştan savma meslekler de baştan savma enerjiyle çalışmak onların suçu değil öyle değil mi??? doğru orantı..

kızım vesilesiyle dinlediğim, gördüğüm alaka gösterdiğim sabahlara kadar   ama şöyle ama böyle şekliyle tartıştığımız,yumşattığımız,olumladığımız, örneklediğimiz sadece bir sohbet konusuydu bu....bizim pırıl pırıl nesilin kaygıları, durumları... yine de duru suratlarında ve parlak gözlerinde ki gülümseme ve düşüncelerini söyleyebilme halleri...
hepsini bir bir kucaklıyor.........ve geniş bir yelpazeden başarı rüzgarını, arkalarında gönderebilmeyi temenni ediyorum... yeni nesil bizim eseremiz.... değştiremediklerimizin, suskunluğumuzun, oturduğumuz yerden konuştuğumuzun, kaderciliğimizin, mücadelesizliğimizin..... neredeyse aydınlık ve aydın kesim olarak azınlık olduğumuzu düşündüğüm bu aralar...hiç değilse tanıdığım, dinlediğim, hissettiğim bildiğim, gördüğüm evlatlarımızdan yana umudum ve inancım daimdir...darısı diğer evlatların başına...!!!!!

SEVGİLERİMLE....
HARİKA SAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz