31 Ocak 2010 Pazar

hayatta sahip olduğumuz en bedava servet SEVGİDİR:!!! yaşayabilene..:))







sevgiyi bünyede barındırmanın tek yolu hazmetmektir..!!! sevgi selahiyet gibidir. birine bir görev verdiğinizde takip, denetim ya da görevden alma şansınız vardır. sevgideyse bu bekleme süreci aleyhinize işler..!! zaman verdikçe sizde ilerleyen ve içine virüs kaçan,arıza yaratan bir sürü duygular oluşur... sevgide takip, şüphedir,,denetim,baskıdır,,,, görevden alma vefasızlıktır..!!

sevginin türevleri yaşlara ve yaşanmışlıklara veyahut tam tersi yaşanmamışlıklara göre değişkenlik gösterir.hep denir ya doğru zaman yanlış insan, yanlış zaman doğru insan.. yapılabilecek çok şey yoktur aslında... bilinçli başlanır,tadında bırakılmaz çoğukez.

hani deriz ya çiçek, böcek,, bebek, ay,yıldız, herşeyi severim diye... beğeni, şefkat,acıma duygularıyla karıştırdığınızda duruluğunu kaybediyor bu duygu.kanalize etmiş oluyorsunuz farkına varmadan.sevgide devamlılığı sağlıyor diğer çeşitlilik gösteren duygular. ama hiçbirimiz bunu analiz etmiyoruz, düşünce üşengeçliği içerisinde aammaannnnn versiyonunu kullanıyor ve devam etmeye çalışıyoruz.sonra alışkanlıklar karışıyor araya...vazgeçemediğiniz ve adına sevgi dediğiniz şey..,,aslında bakmaya alıştığınız çiçek, beslemeye alıştığınız kediniz, beklemeye alıştığınız sevgilinizden ibaret..!!!

bu duyguyu koruyan en destekleyici şey bence haddini bilmektir...!!! şımarıp, suistimal etmeden,bu duyguyu kullanarak tüketmeden, bıktırmadan HADDİNİ BİLMEK...sevdiğiniz ve de sevildiğinizde bu kişilk özelliğiniz, vadesini belirleyen en önemli unsurudur sürecin.sevgi geçici değildir. yan sanayi gibi onunla birleşik diğer duyguları kontrol altında tutabildiğiniz sürece.

sevgi, kullanılacak değil, tamamı ile sindirilerek ve mutluluk verecek güçlü,adrenalin bazlı bir duygudur:))) son kullanma tarihi yoktur.herhangi bir yan etkisi saf haliyle bulunmamaktadır:))) araba kullanırken,hamilelerde,tansiyon ve kalp hastalarında bir zarara rastlanmamıştır. hatta alkol ile alındığında nice sanatcılar; ressam,şair,söz yazarı vs gibi yarattığı bilinmektedir:))))))

sevgisiz kalmayın da nesiz kalırsanız kalın:))))))iyiliğin anası sevgi...,,, kötülüğün babası intikamdır..!! yani babalar kötü müdür:)))) hayırrrrrr.. neyseee!!!!

hoşçakalın:)))))))))))))

28 Ocak 2010 Perşembe

SEVGİNİN ANAHTARI İLE DEĞİŞİMİN KAPISINI AÇACAK TEK LİDER....!!! MUSTAFA SARIGÜL....





6,5 aydır merakla konuştular harika siyaset yapacakmış diye. kimi dostlar sevinçle teşvik etti, kimileri çok merak etti, kimileri siyaset yalandır yapamazsın dedi, kimileri ortada olmayan birşeye nasıl bu kadar gönül verebildin diye sordu.

herşey çok basitti aslında.. zincirleme olan birşey. ben yıllardır mhp sempatizanıydım. rahmetli türkeş döneminde. ben bu birlikteliği bir parti değil gönüldaşlık ve bağlılık olarak görürdüm. cezbederdi beni dayanışmaları. sonra eşimin adaylığı vesilesiyle aralarında bulunduğumda saygıları, tavırları, emeklerini gördüm. buradaki ülkü ocaklarında o dönem olan çocuklar şimdi kocaman adam oldular tabi yiğit,mert delikanlılardı.yani mhp toplamda kafamda bundan ibaretti.işte bu sebeple şu ana kadar gördüğüm, teneffüs ettiğim, türkiye değişim hareketinin tüm gönüllülerinde bu var. özveri var, inanç var, coşku var, dayanışma var..!!!!!

birbirini bu vesile tanıyan tüm arkadaşlarımda tam da SEVGİ KAZANACAK sözüne yakışan kardeşlik var.ortada parti yokken, tüzük yokken,programı kimse bilmezken, lidere duyulan sevgi, saygı, inanç,güven, bağlılık var. bilmemkaç mitingdir hakikaten elele, omuzomuza bir destek, istek, kenetlenme var. tam da halkın ihtiyacı olan güleryüzlü, sıcakkanlı, fedakar ve halkın içinden arkadaşlar var.istisnalar kaideyi bozmaz tabi ki:))))

bu hareketin anahtar kelimesi DEĞİŞİM..!!!! çok önemli. bu normal hayatımız için de çok önemli.değişimi istemek,inanmak, çağırmak ve oluşturmak....yapmanın yarısı zaten.
mevlana kucağı gibi kim olursan ol gel bana var...!!! hoşgörü, kucak açma, kaynaşma, sevgi..!!! kadro da tecrübeli siyasetciler ve yepyeni,genç, vizyon sahibi, dinamik zeki kurmaylar var. tam bir karma enerji tablosu.

zorluk yok...biri diğerinden tecrübe, diğeri birinden enerji alıyor. alışveriş güzel.yeni bir oluşum bu..!!! elbette karmaşıklıklar olacak ama çözümsüz değil.önceleri endişelendim. siyasette aranan yeni yüzleri, siyaset yaptık, biz biliriz diyenler eskitirler mi diye...! saygı mı duymalı yoksa hayır efendim yaptınızda ne oldu mu demeli??? herkesin birbirinden öğrenecek birşeyi vardır.sağcı sağcılığını, solcu solculuğunu unutmalı bu harekette. değişim deniyorsa adına yeni bir zihniyet geliştirmeli, oluşturmalı ve sindirmeli

sevgili genel başkanım MUSTAFA SARIGÜL'ün içinde karma yaptığı tüm güzel tecrübelerini birleştirme inancı ve çabasına hayran oldum ben. geçmişte itibarlı, oturaklı siyaset yapmış,çeşitli görüşe sahip kim varsa ülkesi için bu harekette.kim istemez ki içeride huzurlu, dışarıda itibarlı olmayı.gurur verici bu.gazetelerde nasıl olacak bu kadar ayrı görüş bir çatı altında deniyor. ah şu süreç bir bitse de gösterebilsek nasıl olduğunu...baharı bekleyen kumrular gibiyim ben:)))

daha önce ki bir yazımda bahsetmiştim tam ünlü bilim adamı farabi'yi okurken (siyasette sevgi sözcüğünü kullanan ilk insandır) çıktı karşıma bu hareket. hem DEĞİŞİM hem de SEVGİ KAZANACAK cezbetti beni. hiç siyaset yapmamış olmama rağmen bir sürü siyasetci büyüğümüzle büyüdük, gözlemledik. kimi senatör, kimi bakan, kimi milletvekili, kimi belediye başkanı...kimi il ya da ilçe başkanlığı yapmış. ben şanslıyım..!!!! yakınımda akıl alabileceğim,danışabileceğim, dizinin dibinde hevesle dinleyebileceğim büyüklerim var. çanakkale'li olmanın avantajı bu.. insan ilişkileri asıl olan, dokunmak, dinlemek,anlamak,nabız tutmak, sevilmek...e ben bunları hep yaptım zaten yıllardır. biraz bilgi lazım bana o kadar. o da kolay iş. zor olan insan ilişkileri.

böylesine halkın içinden, böylesine humanist, böylesine çalışkan ve azimli bir liderin peşinden kim gitmez???? biliyorum insanlar bıkkın şimdiye kadar yapılanlardan.ama arkadaşlarım, özellikle hanımlar...,kadın yapıcıdır, düzenleyicidir,idarecidir,,,, önümüzde böyle bir şans varken,bize verilen değer varken, geleceğimiz için, çocuklarımız için, umutlarımız için siyaset yapmalıyız.bırakın tığları ,şişleri,günleri....vakit,, zamanı harcama değil, değerlendirme vakti..!!!!

daha da geç olmadan değiştirelim bu zihniyeti!!!!!çocuklarımıza daha iyi bir türkiye bırakmak için..laik türkiye cumhuryetini koruyabilmek için..atatürkümüzün emanetine geç olmadan sahip çıkalım onun izinden ve aydınlığından ayrılmadan..DEĞİŞİMİ BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRELİM....

sevgiyle kalın

27 Ocak 2010 Çarşamba

gönül kapım açıktır,,, çalmadan gir içeri




açık kapı arsızlarına değil tabi bu güzel şarkı sözü:)) insanın hoşgeldiniz diyebilmesi ne güzel,aaaaa buyrun buyrun diyerek.güleryüzle,coşkuyla. ama kasvetli misafir sevmem, birde resmi misafir sevmem. bana gelen herkesin bir yeri vardır, geçer kendi evi gibi yerine oturur:))) çok da gezinmeyecek fık fık fık.:)))her gün aynı dertten de bahsetmeyecek yada zaten gamını atmaya geliyor çoğu bana, birşeyler bulup eğlendiririm diye. bu da güzel. kumbara koyacağım kapıya. negatifini bırakan pozitifimi alıp gidiyor. bu aralar alt kapı otomatıda bozuk.sucusu, tüpcüsü, merdivencisi benim zile basıyor. 10 kere kalkıyorum yerimden. en iyisi zilin üzerine bugün evde yokum yazmak:)))bugüne kadar en ama en çok sevinerek açtığım kapı, amerika'dan gelen gamzem ve izmir'den gelen filizime oldu. yıllar sonra bu yaz sözleşip buluştuk burada.burnum da tütüyor ikiside. birde tuana çok sevinmişti noel babanın hediyelerini kucaklayınca:)))))

kapı dedim de, o kapıyı ne zor yaptırdım ben. bildiğiniz göbekli kapı aslında. art dekoru kurcalarken bir dekor mağazasında gördüm yarım yamalak bir fotoğrafda. olur mu olmaz mı derken,başladım araştırmaya. önemli olan yaldızlı metal aparatlardı. buldum onlardan bir dergide. adres ispanya. aradık 20 tanesi kapının fiyatından fazla.ne yapayım ,ne yapayım derken aklıma eski ceviz üç katlı mobilyaların üzerinde ki aplikler geldi. sağolsun ergüven hem sabırlı hem de özençli adamdı. dediler ya galata kulesine gideceksiniz ya da çağlayan'a. dön dolaş akşama kadar bulamadık. en son girdiğimiz köhne bir dükkanda ilk bakışta görüp yapıştım vallahi tam da 20 tane apliğe. sıra onları varaklatmaya geldi. öyle bir ustayla da tesadüf tanışmıştım. kapalıçarşıdan çıkıp, gülhane parkına inerken yağlıboya tablolar görüp, ergü'ye nolur bakalım diye tutturduğumda, içeride ince ince birşeyler yapan adama gözüm takılmıştı. sordum varak yapıyorum dedi, oturup izlemiştim yarım saat kadar. işte aklıma o beyfendi geldi. aldım aparatlarımı gittim. ne olucak bunlar dedi,kapı dedim:))) sonra küçük bir çelik kapı yapan atölye buldum hepsi fabrikasyon çünki. ne zorladı adam beni. adam değil herif diyeceğim. olmaz diyor. yahu amca neden olmaz alt tarafı göbekleri kırmızıya boyayacaksın, çıtalarını bana vereceksin, ben ustama götürüp varak yaptıracağım, sende monte edeceksin. kırmızı da bile zorlandık. marlboro kırmızısı mıymış, bayrak mı?? kan kırmızı dedim:)))) bir de çok halt becermiş gibi özel yapım diye bir işcilik aldı ya akıllara ziyan..!!

kapımın hikayesi bu işte. taşınacak olsam onu da götüreceğim:)) kıyamam emeğime.insanlarda pratik düşünce yok,kolayı zorlaştırıyorlar. hangi güzel şeye elimi atsam italyan diyorlar. bir usta bulabilsem el işçiliği yapan alasını yaparım her birinin.tembel miyiz, aptal mıyız anlayamadım. herşey fabrikasyon, aynı, sıradan.sevmiyorum işte kardeşim:)))))

açıl susam açıl dediğim de açılıyor hem:))) allah kimseyi kapısız bırakmasın..!! gönül kapım açıktır........ lütfen girin içeri:)))

sevgiler..

26 Ocak 2010 Salı

aşk bitti..,yapı paydos:)))


GETİR BANA..!
ben gidersem...
sende hayat devam etmez....EDEMEZ...
buna kıyamazsam......,
bende etmez..,edemez..,edeeemmezzzz!

benlikte renkler,
senlikte yoklar...
gidiyorum BEEENNNN!!!!
yok kal da,,,,, gellll....
olanca yokluğunda..,
kaybettiğin beni.., bul da gel.
hatta bulmakDa deil,
beni, bana al da gel.......................



KAFASIZ ADAM:)
sensiz bir an yaşar mıydım sanıyorsun???
seni seyredebilirmiydim ????
severken.........

şimdi seyrediyorum
rahatsız sevişmelerini.........

sana....
bana bak derdim!!
sevişirken....

inadına bakarsın artık...!!!
beni görmek istercesine.)))
kimeyse kime....

sen sahip olamazsın!!!!
çok geç...
sahibin de olsun istemedikçe...
kelepçeli sahiplenilişine...
KIVRAAANNNN...
başını her pencereme kaldırdığında..........................
bensiz......
KENDİNE İYİ DAVRAN......



ŞEYTAN
bütün bildiklerim yanlış,
edindiklerim yabancı,
tecrübelerim vesvese yani...
DİYORSUN??
beni yanıltma ŞEYTAN!!!!

BİLİYORUM bende görev yapıyorsun....
ama uğraşma benimle!!!!
çünki,,,
YANILTAMIYORSUN..
2006

bitenin ardından sitemsiz durulur mu?? siz hiç şeytanla dans ettiniz mi:))) ben ettim..beceriyorum diye de şaşıp şaşıp kaldım.. bu arada baktım ne seyirci var, ne alkışlayan,,,,vazgeçtim..!!! dansıma melekler ülkesinde devam etmeye karar verdim:)))



25 Ocak 2010 Pazartesi

kahveniz nasıl olsunnn???? bol keyifli olssuuunnn:)))



filiz'imin fincanlarıyla o kahve bir başka güzeldi.sevgisi var,özenci var, keyfi var...40 yıl değil 40 asırlık hatrı var.

kendi çektiğim fotoğraflarla birşeyler yazmayı seviyorum. bir de video yüklemeyi ancak öğrendim:))) isterseniz önce şarkıyı tıklayıp, sonra onun eşliğinde okuyun:)) diyorum ya bu blog bana resmen terapi oldu. resimdi,yazıydı,videoydu diye düşünürken ne düşündüğünüzü unutuveriyorsunuz.

kahve içmeye bayılırım ben.ırsi bizde bu keyif. rahmetli büyükanneannem çok severmiş.türk kahvesi sevmek ve içmek bir kültür aslında. hele yanında bir de sohbet bulduysanız keyfine doyum olmaz. ben hiç kimseyi bulamazsam telefon açarım birilerine:))) bilen bilir kahve yaptı yine kendine bu diye:)))

hatır gönül saymak da eskilerde kalmış. değil bir fincan kahve canınızı verseniz,kıymeti yok sanki. neden katılaştık böyle,neden azaldık,neden hatırsızlaştık???? bizi yetiştirenler, eskiler, böyle öğretti de biz neden unuttuk??sanırım önceleri teknoloji olmadığı için,insanın insana ihtiyacı varmış.komşuluk,kapı önü sohbetler,bir çorbayı ikram etmek bundanmış.şimdi oturuveriyoruz bir televizyon ya da bilgisayarın önüne, kapı çalmasın diye dua ediyoruz neredeyse. evin içindekiler birbiriyle konuşmaz oldu neredeyse...eksiliyor paylaşımlarımız,üşenir olduk konuşmaya... bir düşünsenize en son kimin gözlerine bakıp gerçekten birşey anlattınız ya da dinlediniz yürekten,candan,canıgönülden..???bir telaştır ki gidiyor. yerçekimsiz,savrularak geçiştiriliyor günler.karar mekanızmaları yavaşladı,hatta en son neye karar verdiğimizi bile hatırlamaz olduk.hep günün getirdikleri yaşananlar...sonra gereksiz bir yorgunluk,kafa doluluğu,tahammülsüzlük başka bir sese..!!

haydi yapın bir kahve hemen...!!!! çağırın en yakınınızdan birini,ya da arayın gönlünüzü açacak pozitif bir sesi.... merhabaaa çok özledim diyerek, iyi ki geldin diyerek, ne iyi oldu bak diyerek...!!! haydiiiiiii kaybedecek zaman mı var??? alın bir poşet mehmet efendi kahvesi en kolayından:))))) hiç kimseyi bulamazsanız da geçin aynanın karşısına...,,, kendinizi ne kadar özlemişsiniz görün:))))

sevgiyle kalın...!!!


23 Ocak 2010 Cumartesi

kardan adamım geldiiii...!!!! akşama nikah var:)))









yağmuru da severim karı da...!!! şehrime 2-3 yıl da bir yağar.insanlar mahsur kalırlar, elektrik olmaz, sular donar, karayolları ekipleri çalışmaz, belediyeciler soğuktan dışarı çıkamaz.ekmek fırınları ekmek çıkarmaz, bir mum 4 liradan satılır:)))marketler savaş çıkmış gibi talan edilir, iletişim, haber alma durur:)) ne kadar keyifli..!!!!

6 yıl önce 3-4 aile imece usulu yaşamıştık bir evde.ne bankamatiklerde para kalmıştı,ne marketlerde erzak,ne de kaç günün sonunda mum.ilk günler romantik oluyor diye 3'er 5'er yakınca mumları, son 4 gün bir mumla idare ettik vaziyeti:) kulaktan kulağa oynadık,sessiz sinema oynadık,bildiğimiz bütün kağıt oyunlarını oynadık:)) eskileri yad ettik. nasıl yaşamışlar elektriksiz susuz diyerek. mutlu ettik kendimizi bir evde çoluk çocuk 13, 14 kişi.kimin dolabında ne kaldıysa onlarla idare ettik.yere düşen kırıkları, emekler vaziyette elllerimizle topladık:)) güzeldi. 6 yıl önce gençtik de belki o yüzdendi.yeşim ile hüseyin elibol'un evinde. kimler kimler yoktu ki!! 7 günün sonunda bir sabah kahve keyfi yaparken elektrik geliverince önce zıpladık sevinçle sonra da bu eğlence bitti diye üzülmedik de değil hani.

yağmurunda, karında şiddetli halini seviyorum ben. yağmuru sağnak severim, karı da tipi haliyle nedense. öbür türlü cılız çılız, sevimsiz ve gereksiz geliyor bana. adı üzerinde ahmak ıslatan demişler. uçuşan kar taneciklerini de sevmem, rüzgarla savrulan. onlar bana karektersiz geliyor çok.... hani kim nereye çekerse giden insancıklar gibi... şiddetiyle direnmeli karın bile tanesi:))ya adam gibi kaplayacak her yeri ya da çamur yapmayacak etrafı pis pis.. yağdığı zaman bir müddet kalacak ki insanlar tadını çıkarsın,çileli zahmetli bile olsa.

bu yıl da 6 gün süreceği söyleniyor.ama ne mutlu ki elektrik ve suyumuz var. markette ekmeğimiz de. tedarikliydi bu yıl bu kara bu şehir.ileri ki günlerde bir aksilik olmaz umarım.olmazsa olmazlardandır kardan adam! balkonda ki masanın üzerine yaparız her kar yağdığında, çoluk çocuk.yani şimdi şöyle oluyor, harika kardan adamını yapmaya gidiyor:)))))) haydi kalın sağlıcakla......

balkondan al haberi:))))



öldürecek bu karşı balkonun sahibi beni birgün gülmekten. biliyorsunuz karşı balkonu siz. hani çorap ve insan şiirimin ilham kaynağı çorapların günlerdir asılı durduğu balkon:))) gece gözüm takıldı yine. baktım perdeleri çıkarmış, bütün camları gazete kağıtlarıyla kaplamış:))) baktım baktım hey yarabbim dedim, çıktım balkona fotoğrafını çekerken sokakta bir patırdı oldu yakalandım,herkes bakmaya çıktı camlara:))) dikizci gibikalakaldım.bende bozuntuya vermeden gazeteci edasıyla kavga edenleri çekiyormuş gibi yapıverdim. sonra girdim içeri, dedim ki harika şu gazete haberlerini bir zumla bakayım belki okumadığın, yada işine yarar bir haber falan vardır!! tesadüf bu ya, bende tesadüflere çok inanırım ya:)))) ama maalesef burçlar bile yoktu:))) zaten de ters yapıştırmış çoğunu. bu seferde halıyı unutmuş balkonda şştttt al şunu bak yağmur yağıyor diyemedim artık. herkesin aklı var fikri var öyle ya:)))) mahalle polisi gibiyim resmen:)))bu karşı balkonda ki insanlar o evde durdukca ya da ben burada oturdukca daha ne hikayeler çıkartırım şuncacık balkondan ben:))) zaten söyleyeceğim yöneticisine boyasınlar cephesini. bu ne böyle göz zevkimi bozuyorlar benim:))) o zaman belki heveslenirde itinalı asar çorapları falan kadın da!! bana malzeme çıkar mı bilinmez gerçi...

işte böyle canım arkadaşlarım.sevgiyle kalın..!!!

21 Ocak 2010 Perşembe

bırakabilmek.... sımsıkı tutmak çare değil bazen..!!!


Bazen bir seyi gerektigindebırakabilmek,zor bir istir.......
.Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu
örneklerle göstermek olduğunu biliyordu.

Bu yüzden sınıfın tam karşısına
geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu
havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı. Öğrencilerin meraklı
bakışları arasında, elmayı vazonun içinde bıraktıktan sonra, vazoyu yere
koydu ve şöyle dedi: “Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı
yiyebilir.” Çocuklardan biri açıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun
dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama
başaramıyordu. “Elimi çıkaramıyorum!” Konfüçyus, “Elmayı sıkı sıkı
tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır,”
dedi. Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu
olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık
okunuyordu. Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir
fikriniz var mı? Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma
vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi
gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu! Konfüçyus,
“Fakat bu, göründüğü kadar basit değil,” dedi. Elmayı havada tutuyordu
konuşurken. “*
Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir.
Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda,
ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür
bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son
vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst
davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o
zaman hedefinize ulaşabilirsiniz. ....

20 Ocak 2010 Çarşamba

hayat paylaştıkca güzel, üşüyen üşengeçlerle


2004'ün şubatında bayağı bi üşümüşüm demek ben:))gece yarısı market de olmayınca yaz babam yaz.hayat paylaştıkca güzel üşüyen üşengeçlerle:)))) sıcağa da yazdım elbette bunalarak..! buram buram neşeyle:))) sevgiyle kalın.!


ÜŞENGEÇ

çok soğuk dışarılar,
sokak lambası da sönük..
hem karanlık hem soğuk..!!
ne olucaktı
olsaydı sıcak ve ışık??
alt tarafı sigara alacaktık!
yine üşengeçliği tuttuk nelere bağladık:)))


PURO

ben çıkmaz sokak,
bırak karanlık olsun
dumanı da olmasın sigaranın,
bir yerlerde puro olacaktı, hatırlı dostlara.!
dost benden gitmeden yakalım abi:))


NE GEREK?

sen beni kim için yaşıyorsun?
kendin için.
devamlı olması için bunun,
ne gerek??? BEN..!!
ben nasıl olurum??
mazeretten anlarsan ancak:))


AKILLIM

kimden duysam beni,
bir anlatıyor ki..!!!
ilk o keşfetmiş gibi....
farkıma varan çok da,
patent alan yok..!!!
dalgın bunların hepsi:))))


SENİ SENİİ..

anladım...
bende yiyip içelim,
sen alta indiğinde..!
ama ben yukarı çıkıp,
sende yaşlanmak istiyorum...!!!


İHTİLAL

millet barda,
devlet uyuyor:))
bir ben ayakda..
ihtilal yapıcam da........!

19 Ocak 2010 Salı

bir hayalim var...!!! çizer miyim ????


kelimelerle oynamayı sevdiğim gibi, boyalarla oynamayı da seviyorum. birkaç yıl önce ahşap boyama kurslarına gitmiştim. bin parça obje boyamışımdır. hepsinide kişiye özel hediye ettim.sehpalar,gazetelikler,ekmek kutuları,hesap ve mücevher kutuları,tepsiler,vazolar vs. hangi objenin üzerine ,hangi teknikle,ne yapmalıyım fikri heyecanlandırıyordu beni. hele bir de bitirip kişiye ulaştırmak,,,,, değmeyin keyfime.

okul yıllarında da yağlıboya ve kara kalem çalışmalar yapardık ama ödev mahiyetinde hep, yaratıcılığımı katamazdım.

son yıllarda bir fikir takıldı kafama;ben bunu asla yapamam ki dediğim. aynı bardak, aynı cam kırıkları, duvardan damlayan son yudumun içinde barındırdığı o gece ki duygu bunun hikayesi. gece yatmaya giderken hangi duygu da olduğunu belirleyecek o duvardan akan son damla. bardağını aynı duvarda kıracaksın. parçacıklar olacak, o akan damla da ise özledin mi, bekledin mi, nefret mi ettin, ağladın mı, kıskandın mı, şüphe mi ettin herneyse o olacak. bir seri tablolar zinciri:)))) çizdiğin şey hep aynı belki renklerde temsili duygular olur.duvar,bardak ve kırıklar üçlüsünde. ama o damlacık nasıl akmalı ki duvardan o his oraya aksın...!!!! yine dahiyaneyim, hiç normal birşey geçmiyor aklımdan:)) ben bunu yapana kadar belki biri bana yapıp getirir diyeceğim ama bu en az 15 tablo demek:))) yok ki bir salvador dali'm hepsini bir tablo da birleştirip içiçe anlatsın bana:))))

herkesin para,ev,iş vs hayali olur,,,,benim ki de bu işte. haaaa bu arada bardak rakı bardağı, ince kenarlı:))))) yer beyaz, duvar mavi:))))))

Konfüçyüs dedi ki... Kurduğu felsefe ekolü ile bugün bile Çin toplumuna yön veren Konfüçyüs, 2 bin 560 yaşında.


*Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
*Derin olan kuyu değil,kısa olan iptir.
*Aradığını bilmeyen bulduğunda anlayamaz.
*Kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.
*Dal rüzgarı affetmiştir ama, kırılmıştır bir kere.
*İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
*Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız, insan kaybedersiniz. Konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız, söz kaybedersiniz. Bilge olan kişi, insan kaybetmez, söz de kaybetmez.
*Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
*Karanlığa söveceğine, kalk bir mum yak
*Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.
*Üstün insan konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur.
*Bilgi özgüveni, özgüven ise gücü yaratır.
*Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir
*Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.
*Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
*Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
*Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.
*Faydalı insan odur ki boş durmayı sevmez, kişiliğini faydalı işlerle geliştirir.
*Güçlü olan sayıca kalabalık kitleler değil, eğitimli kitlelerdir.
*İyi insanlar olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olur.
*Fedakarlıklar senden başkası bilmiyorsa değer taşır.
*Kitleler cezalarla düzene sokulursa dejenere olur, karizma ve nezaketle yönetilirse bilinçli ve dürüst olur.
*Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir.
*Eğitimli insanın hedefi daima yüksek olur. Küçük işlerle küçük insanlar uğraşır.
*Kendisini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulma konusunda daha şanslıdırlar.
*İrade öyle değerli bir özelliktir ki bir ordu komutansız kalsa da kişi iradesinden yoksun kalamaz. İradeli insan davranışları tutarlı insandır.


VEEEEE FAVORİMMMM

*İyi yönetici olmanın sırrı dört yanlıştan kaçınmak, beş doğruyu uygulamaktan geçer. Dört yanlış şunlardır: nasihat etmeden infaz etmek (gaddarlık); öğretmeden başarıyı ölçmek (kabalık), yönetimde gevşek olup sınırlar koymak (art niyet), özlük haklarının dağıtımında cimri davranmak (bürokrat olmak). Beş doğru ise şunlardır: müsrif olmadan eliaçık olmak; gocunmadan çalışmak; haris olmadan istek duymak; mağrur olmadan rahat davranmak; ürkütücü olmadan saygın olmak.


zekai kıran arkadaşıma teşekkürü borç bilirim:))))) ben bu konfüçyüs'un torunu olabilir miyim acaba:))))

18 Ocak 2010 Pazartesi

gülümseyebilmenin sonsuz hafifliği:))))


Yüreklere Merhaba


Merhaba gülen gözlü arkadaşım dudağındaki tebessümü kaybetmemişsin daha. Ne güzel dünyaya gülen gözlerle bakabilmek ve insanlara tebessümler saçabilmek senin gibi. Biliyorum üzülüyorsun donuk gözlerle karşılaşınca. Ne yapalım arkadaşım herkes senin gibi olamaz. Duyabiliyorum "hayır, olmalı" dediğini. Haklısın arkadaşım aslında bütün insanlar senin gibi olmalı. Bilseler bir tebessümle neler yapabileceklerini; bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı bir tebessümle nasıl görebileceklerini, sıkıntılarla dolu bir insana nasıl dünyaları vereceklerini bilseler ve gülen gözlerin buzları nasıl erittiğini, kalpleri nasıl birleştirdiğini bilseler. Eminim onlar da senin gibi olmak isterlerdi. Ve sevgi saçıyorsun gülen gözlerinle arkadaşım. Saf ve hiç bir beklentisi olmayan bir çocuk gibi. hayır arkadaşım sevgi sadece sevgiliye duyulmaz. Sevgi evrenseldir. hiç kimse altın yığınları gibi kasasına kilitleyemez onu. Onun yeri kalplerdedir. Bir annenin kalbindedir onun yeri çocuğuna verebilmek için, onun yeri bir bahçıvanın ellerindedir sevgi tohumları saçabilmek için... Evet sevgi her yerdedir. Yeter ki sen onu bulmak iste. Sevgiyi bulmak kolay, zor olan onu elinde tutabilmekte. Unutma arkadaşım sevgiyi duyabilmekle de is bitmiyor. Sevgiyi göstermekte gerekir. Hayat kısa arkadaşım bugün olan yarin yok. Sevgiyi göstermek beklemeye gelmez, yarın çok geç olabilir. Elindekini kaybetmeden kıymetini bilmelisin. Biliyorum arkadaşım bana hak veriyorsun. Şimdi koş sevdiğinin yanına, önce ona gülen gözlerle sımsıcak bir gülümse ve kelimelerin gücünü kullanarak bir kelimeye bin anlam yükle ya da "seni seviyorum" deyiver -içinden geldiğince- en sıcak sesinle. hayır bunlar komik şeyler değil arkadaşım. Seni seviyorum anne, baba, kardeşim, arkadaşım, vs. demek komik değil. Bu senin gibi bütün canlılara karşı sonsuz bir sevgi duyan bir insan için hiç de zor değil sadece biraz cesaret arkadaşım. Bu yalnızca yüreğinin buz kapladığını, taşlaştığını zanneden insanlara biraz zor gelecektir ama onlar da senin gösterdiğin cesareti gösterdiklerinde, kalplerinde sevgi kıpırtılarını hissettiklerinde ve ağlamayı öğrenebildiklerinde inan her şey onlar için ve bütün insanlar için daha güzel olacak. Evet arkadaşım gülmek varken surat asmak niye, güldürtmek varken ağlatmak niye, güzel sözler söylemek varken kalpleri kırmak niye? Hayat çok kısa arkadaşım ve bu dünyadaki hiç bir şey kırılan kalplere değmez. Şimdilik hoşçakal arkadaşım yine gel. yanına senin gibi gülen gözlü, yüreği sevgi dolu insanları alıp yine gel olur mu?

http://www.kirsehirgunisigi.com/

insan kaynakları yönetiminden ekrem öztürk'e sonsuz sevgilerimle..:)))

uyanın, uyanalım, uyansınlar...!!!!


Uyusunda büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Dertlerini sürüsün ninni
Oğlum kızım uyusun ninni

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde
Çok da uzun olmayan belli bir zaman önce
Çok da uzak olmayan çok güzel diyarın birinde
Bereketi dillerden düşmeyen bir köy varmış

Denizi de bilirmiş dalga bilirmiş bu güzel köyün insanı
Yağmurda yürür karda kayar ama güneşli günleri severmiş
Meze yaparmış bu köylüler iki kadehe tüm acılarını
Böylece birden unutuverirmiş geçmiş dargınlıklarını

Aslına bakacak olursan çok zengnmiş tarlaları
Ama nedeni bilinmez bu köylüler her daim fakir
Yokmuş galiba köydeki kargaların bunda bir etkisi
Böyle gelmiş böyle gidermiş ne de olsa alın yazısı

Dayanamamış biri sonunda kargalara baş kaldırmış
Hakkımızı yiyorlar diyip bütün köyü ayaklandırmış
Sonunda başa çıkmış köyü istila eden kargalarla
Ama kendisi de göçüp gitmiş tabii eninde sonunda

Uyusunda büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Dertlerini sürüsün ninni
Oğlum kızım uyusun ninni

Ardından ağlamış köydeki herkes çok uzun yıllarca
Ağlarken ağlarken köy unutmuş kargaları tamamıyla
Üzülüp dövünüp dururken birden övünmeye başlamış
Ancak övünüp durduğu sadece hatıraymış

Günün birinde köyün üstüne kapkara bulutlar yerleşmiş
Kimse bulutları kargaların getirdiğini farketmemiş
Köydekiler yaz yağmurudur gelir geçer zannetmişler
Ama bu kara bulutlar kopacak fırtınanın habercisiymiş

Kargaların çalacağı emekten medet uman bazı kurnazlar
Köylüye ninniler söyleyip apaçık hedef şaşıtmışlar
Soytarısıyla yalancısı bu köyün bir gün gelmiş elele vermiş
Bildik beyaz camın içine girip siyah yalanlar söylemiş

Onların baktığı yerden bütün köy çok aptalmış
Çünkü aptal olmasalar böyle aldanmazlarmış
Değil mi ki bütün köy olana bitene ses çıkarmadan bakmış
O zaman başlarına gelenlere müstahaklarmış

Ah ne güzel ninniymiş bu cehalet
Herkes dalıp uyumuş niyahet
Top atsan uyanmazmış ne rehavet
E benim köyüme ee ee

Aslında köyün akıllısı çokmuş alimi dedesi filozofu çokmuş
Var diye bas bas bağırıyorlar ama hiç birinin söz hakkı yokmuş
Çünkü bilene düşünene yazana kargaların itirazı çokmuş
ve onlardan öğrendikleriyle kurnazlar herkesi uyutmuş

Güzel köyüm ne zaman uyanırsın
Bu duruma ne kadar dayanırsın
Sanmaki uyurken kazanırsın
Hadi köyüm ne zaman uyanırsın

birşeyler yapmalı grubundan sevgili gözde mutlu saydan'a çok çok teşekkür ediyorum.uyanın efendiler.yapılmışın yapılmışı olmaz. her ninni de uyunmaz.güünnayyddıınnnn..!!!!

http://www.facebook.com/reqs.php#/group.php?gid=114503156553

çeşitli gönüller pasajı..:))) gir, gör, alma..!!


***en bilinmezin içinde,bilerek durmak... ama bilmeden yapmak gibi birşey AŞK:)))

***özlenen şey kişi değil, o an hiseetiklerimizdir aslında.!

***aşk çapaksız uyandırır insanı:))

***yansımak için, yansıyacak birşey bulmak lazım..!

***yukarı ak....,seveyim:)))

***siliyorum aklımda kalasın diye..,razı değilim gözümün önünde erimene:))

***içinin ıslağından hafif olsun ki su yüzüne çıksın aşk..:))yoğunluk batırır onu..!!

***gönül zaten affetmeye hazır kızıyor,salak olan bilemiyor:)))

***yerçekimsiz seveceksin ki pat diye düşmesinler:))

***itinayla insan ruhu ehlileştirilir:)))

***dahiyane tezatlardan uyum yaratmaktır aşk:))

***orta da bir uçtur, ikiye katlandığında...!!!

***ölüme tahammülün yoksa kelebek sevme..!!!

***siz memleketi kurtarırken susuyorum, e çünki yemeğinizi yapııyorum:)))

***nasıl göründüğüm değil kime göründüğüm önemli..!

***gidenler kalır, kalanlar ise çoğalır..!

***çamur aromalı fırında balçık olma:))

***senden çok var varyemez..!aşk sofrası kurulu ama sana değmez..!!

***açık arttırma isterim gönlüme:))

***zengin aşık yoktur.., bakınız: mecnun, ferhat tahir'e. aç zebil,perul perişan hepsi:)))

15 Ocak 2010 Cuma

gönlüm hep seni arıyor...neredesin sen........:(((




toprağı bol olsun güven annemin. 15 ekim'de 14 yıl oldu kaybedeli.en son resmini ölmeden 10 gün önce tuana!nın yelken clüp'te ki doğumgününde hakan çekmişti.ne ilginçtir ki o gece bir şarkı istemişti...-bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin-...beyin kanaması geçirdi ve gonglu duvar saati o'nun öldüğü saatte durmuştu...

nezih kadındı.asil, adablı,zeki,zevkli.planlardı herşeyi düzgünce herkes için. özençliydi çocuklarına torunlarına.hep evdeydi o'nu sevenler o'na gelirdi.saraylı derlerdi arkadaşları.akşam üzerleri cin içerdi keyifle.yemekte de erdal babam hastaneden dönünce rakı içerlerdi bir kadeh karı koca.

severdi beni. hep dekolte olmamı isterdi rahmetli.yıllardır tanıyıp güven teyze dediğimden,evlenince dilimi anneye alıştırmak zor gelmişti.evlilik hazırlıklarında,ergüvenin eşyalarını getirdi.hepsi yeni alınmış gibi ütülü,mağazadan alınmış gibi katlanmış...yandım vallahi ben üşenirim bu kadar itinaya demiştim o
zaman:))) tertip düzeni onunla öğrendim ben.sonra da prensip ediniyorsunuz zaten.renkli kadındı.aksesuar severdi.her vazosu çiçek doluydu.evim ondan yadigar heykeller, tablolar, sehpalar,abajurlarla dolu. kızlarıma bu babaannenizden deyip,devredeceğim gün için heyecanlanıyorum:))

böyle anılmak ne güzel...!! toprağı bol olsun.tuana'yı biz başbaşa kalalım diye alırdı.aleyna'ya 3 aylık hamileydim güven annemi kaybettiğimizde. o çok istemişti doğurmamı.tuana 2 yaşındaydı bu yüzden ben telaşlanmıştım. ambulansla izmir'e giderken vedalaştı benimle..mavi gözlerini kısarak konuşurdu zaten.aleyna doğdu ama o göremedi.kız olacağını da bilemedi.göbek adı güven oldu aleyna'nın. tuana'nın ki de sema.annemin adı. iki dünür benim evde kardeş oldular yani:))

kayınvalidem demek gelmiyor içimden, o yüzden güven annem diyorum..bir güven daha büyütüyorum............

musallat gölgelerle dans...!!!


***hayat iki turdur.rövanşı hep beklerim.

***pek de gülüyorsun ama veresiye..,tebessümünden alacağım var benim.!

***tam oturdu dediğinde,zıplatıveriyor hayat:)

***kırıkların üzerine yatılmıyor, uykusuzluğum bundan..:)

***her bir tanesinden, hiçbirşey olduğunu anlamak, uzun sürecek sende..

***eskimeyen,kendi gibi olandır bende.

***hep fazlalaşır insan,eksildiğini düşünürken..ama biliyor musun?seçilmiş yalnızlık güzeldir,birini çoğaltırken:))

***sokakta ki kahkahaları resmedip, ev de ki halimle tekrar bakıyorum:))

***genişlerin içinde, daracık oturan KADIN..!!

***hafiflemek de ağır basıyor artık..benzeşmeyen ikizim.!

***ejnebim buyur....,, nasılsa tesis bol:))

***kaybedilen zamanda kazandıklarını, geleceğine yatır..!!

***adı gibi'de, adı kalmayan adam:))

***bana anlatılmayan hayallerden mesul değilim:)) (gold angel)

***17'lik geciktin.. 8 varken 9 geçti 3'ü..!

***eski gibi gelin bana, eskitilmiş değil..:))

***sakladığım deşifreler ======= sevdiğim aşifteler

***köşe kapmacaysa köşeyim:)) köşeli seni,köşendeyim.

***turnayım dedi,bende gözünden vurdum:)

***hayat biriktirmek, sonra da bunu sergileyebilmektir......!!!!!!!!!

13 Ocak 2010 Çarşamba

çeyrek ekmek arası sevgiler...''''


ben istediklerimi değil,bana layık görülenleri yaşamalıyım. layık olmak için ise emek verilmesi gerektiğini biliyorum. ektiğinizi biçersiniz muhakkak. ektim diye unutmaz da sularsanız eğer... yani emek vermek 1 kereye mahsus değildir. hayatın devam ettiği sürece, devamlılığı olan birşey bence.yani herşey aslında hepimizin elinde,fikrinde, davranışında...,zikrinde.

bu sadece bana mı dair bilmiyorum ama,kimi zaman eleştirilere maruz kalsamda nasıl oluyor bu diye..,benim sevgim hep 100 den başlıyor.%100 bir değer,saflık,çokluk, vs.bunu eksiltmek ,aynı seviyede tutmak tamamıyla o şeyin doğaya uyumu ile ilgili.doğru toprakta kök saldıysa benim bitki açar bana bana..,bu eşya olsa tozunu almak yetmez,nemini ayarlamadıkca.insan faktöründe gelişimi önemli tabi şahsın:)))sindirim sistemide..!,zeka düzeyide,aile terbiyeside,kendinle sözleşmeside.

toplayıp toplayıp çıkarsak, bölüp bölüp çarpsak bir sonuç muhakkak var.ama taaaammm, ama kalaaanlıııı..!! hah tam da burda işte bu bilinçaltı. bu kalanlar tortu gibi..!! o yüzden teklere dikkat..hep buçuklu çıkarlar bölündüklerinde....bölünüz!!!!aynısına, yani tek sayı tek sayıya denk geldiğinde çift olur toplamları yada çıkarmaları... tekler çiftleşir, çiftler hep çifttir,toplasanda çıkarsanda.

bu ne böyle derseniz;çeşitli ruh halleriyle birkaç kere bakınız...muhakkak anlamak garantisi vardır:)))

MATEMATİK
bütün ile yarım karşılaşmışlar
ne olmuş biliyor musunuz?
hep buçuklu yaşamışlar.
toplanabilmişler buçuklu...
bölünmüşşler çeyrek..

buçukla, çeyreği sevmez miyimm??
severim elbette..'''
ama,yemek tariflerinde:))



KESİR
sen paysın,ben payda.
sen 1'i gösteriyorsun
ben 4'ü
en çeğreğindeniz yani:))
bütün olmamız için..
sana 3 daha gerekli:))

11 Ocak 2010 Pazartesi

Kadın....!!! uzun bir destan, solmaz gülistan,sevene sultan gibisin kadın..!!!!!




erkeklerin neden anlayamadıklarını anlayamamıştım hiç:))) meğer bundanmış.. sihirli sözcük neymişşşş..SEN BİLİRSİN...(mişş)..!!! kadın rezil de eder vezir de, derler. kadının dilinden anlamazsan herşey olabilir.teoman alpay'ın kadın şarkısının sözlerini kullandım başlıkta.bu değerli sanatcıyı da ölüm yıldönümü olan 14 şubat'da paylaşacağım sizlerle. mailime gelen bu yazı ilgimi çekti. hem deniz hem arzu arkadaşım sağolsunlar.yani beylerrr.., cadıyı peri yapmak elinizde:)))siz de bilirsiniz ama siz kendiniz için bilirsiniz, biz ikimiz için biliriz.!!


Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :

-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var, der.
'Kadınlar hayatta en çok ne isterler?' bilmek istediğim budur...
Bu sorunun yanıtını getir; kurtar kelleni der.

General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve
Kafdağı’ndaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir...
Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar:

-Kadınlar hayatta en çok ne ister?

Korkunç (çirkin) cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir
yutulur cinsten değildir...

-Evlen benimle! !!! !!!!
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...

Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar
Harun Reşit'e ve:

-Kadınlar daima kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister.

Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıya da evlenmek için
söz vermiştir.
... evlenirler
İlk gece General bir bakar ki, o korkunç cadı dünyalar güzeli bir
afete dönüşmüş karanlık odada...
Konuşur cadı:
- Benim kaderim böyle...
Günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğer yarısı çirkinim der. Ne dersin?
Geceleri seninleyken mi güzel olayım, yoksa gündüzleri dışarıda iken mi?

General düşünür ve:

- " Sen bilirsin, kararı kendin ver " der.
İşte o an korkunç cadı sonsuza dek güzel bir kadın olarak kalır...

bu öyküden çıkarılacak mesajlar neler olabilir?? ?

1.Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır. :)

Hayatınız seçtiğiniz kadındır...
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına
rastlarsanız bilginiz, zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.
Hayat kat kattır.
Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan
bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara,
gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır...

Hayatınız seçtiğiniz kadındır...

10 Ocak 2010 Pazar

AŞK BU ...!!! YAZDIRIYOR ADAMI :))))



ESTİRENİİMMMM
....
Seyretmek istediğin esmeemmm..
Üşüyorsunn!!
Oysa sıcak seversin SENNN...!


AKILLI OL:)))

BEN.. BENİ çok seviyorum bi kere....
Sen bendekileri beğenmesende.....
Varsınnnnn bir tarafım öyleeeee
Öteki tarafımda bööyylleee olsuunn.....
Hiç kimsede olmayandan var BENDEE
Biiiiiiirrrrrrrrrr....tüm duygulara saygıyla olan tutkumm...
İkkiiiiiiiiiiii.......kimsenin talan edemeyeceği yüreğimm..
SEENNN başkalarını seyrededduuuurrrr!!!
BENİ de yaşayan YYYAAAŞIIYYOOORR be oğğğluumm...!!!??


NAZ

camdanda bakmıycam,ışığımıda yakmıycam....
ama sen hem camıma taş at,
hemde kapımı çal,içeride olup açmıycam.....
naz yapmayı özledim ben...
BOOŞŞVVEERR
bunu da anlama SEN!!!


KÜLLÜK

kültabağını düşünen bile yok yine......
öyle bir söndürüyor
öyle birdolduruyorlar kii
küllük güzelmiş yanarmış kokarmış
dolmuş.....
kimin umurunda???
ah be sigaramın ateşiiiiii
hep son nefeste yakıyorsun sen beniii


E Mİ?

Neye değer verdiğine bağlı …çok seviyo olman..
Biliyorum seviyosun…
İnanmıyorum demedimki..
Soruyorum neyiiiiiiiiii??
…….
Binbir türlü diyosan bana….
3 tane anlatma emi)
Öyle bi anlat öyle bi anlattki…
Anlatıklarından duyayım ben beni..!!

9 Ocak 2010 Cumartesi

facebook fikirsizleri siziiiii..:)))))))))))))))))))))


FACEBOOK FİKİRSİZLERİ…..!!!!

Bu site, asrın en güzel buluşu bence. Amacını faydalı bir biçimde aştı. Her türlü etkinliği kalabalık gruplara duyurabiliyorsunuz. Yıllar öncesinden tanıdığınız arkadaşlarınızı bulabiliyorsunuz. Bir grup oluşturup, faaliyetlerinizi gösterebiliyorsunuz.Her türlü tanıtımı yapabiliyorsunuz. Tartışma platformu oluşturabiliyorsunuz.

Birde fikirsizleri olmasa…!!!!
Hepimizin başında vardır aynı dert... online penceresini açtığınızda hele bir de liste kalabalıksa pıt pıt pıt geliverir mesajlarınız. hali hatrı sorulan insan olmak elbette çok sevindirici. bu siteyi kurulduğundan beri çok seviyorum.. tüm sınıf, okul, mahalle arkadaşlarımı buldum burada. Şehirden aşina olduklarım, ya da arkadaşlarımın kocaman olmuş çocukları, bir de benim kızların sınıf arkadaşları var listede. Son dönem Türkiye Değişim Hareketi'nden kazandığım değerli insanlar eklendi buna. Ressamı da var, şairi de, müdürü de var işçisi de, büyüğü de var küçüğü de.

Amacına uygun kullanıldığında güzel herşey. çok samimiyetiniz yoksa her gün birine telefon etmek, abesle iştigal oluyor, ama burada online gördüğünüz bir insana nasılsın diyebiliyorsunuz. ya da durum yazısı yazıyor, bir video ya da şiir paylaşıyor. ruh halini görüyorsunuz onun. bazen şaşırtıcı oluyor; onu hiç öyle tanımadığınızı düşünüyorsunuz izlerken facebook sayfasını. dışarıda ağzını açamayanların parmaklarını çözdü bu facebook:))) öyle ya..!! aşina biriyle hiç sohbet etmemişsiniz bunca yıl. ekliyor sizi. ay bir de karşılaşmaya görsün bütün yılların hıncını çıkarıveriyor . Düşünmüyor senin vaktin var mı, sıkıldın mı, anlattıkları senin merak ettiklerin mi??? Onun listesinde var online olan birkaç kişi, zannediyor ki sizin de onun gibi canınız sıkılıyor işgal ediyor sizi. tanıdık olunca söylüyorum, bildiriyorum mazeretimi, Bloğuma yazı yazıyorum, misafirim var gibi. ya da adam senden 20 yaş küçük. Eklemişim, gönlü büyük demesinler diye. Bir vakit naberr şştt diye bir mesaj... yaptık işi. ne denir bunun böylesine şimdi. saygısız veled seni:))))) bu da bir tespit. karşı karşıya geldiklerinde yapamadıklarını, hadsiz bir biçimde yazıya döküveriyor insancıklar.

Arkadaşlar hergün hergün hatırımı sormayın vallahi daralıyorum:)))) zaten profilime girseniz ruh halim sayfamda olduğu gibi var. ya yazı yazmışımdır bloğa, ya resim yüklemişimdir, ya şarkı paylaşmışımdır, ya duvarıma birşey yazmışımdır. ben sizi anlıyorum da bu anlayış karşılıklı olsun biraz artık:))) 1000 kusur dost var listede. dolayısıyla gece 03.00 bile olsa bende 60 tane online insan oluyor. bazen sohbet istemiyor insanın canı.(hoş benim ki hiç istemiyor.hergün hergün nasılsın denir mi yahu??? Sana ne nasılsam nasılım Allaaahhh Allahhhh….) ya ana sayfaya bakıyorsunuz öylece. ya da bir başka arkadaşınızın durumuna, videosuna yorum yapıyorsunuz. oraya odaklamışsınız kendinizi. Bazen bir şey paylaşıp gidiyorsunuz , ya da filme dalıyorsunuz, arkadaşınız geliyor laflıyorsunuz. Herkes anında cevap bekliyor. Hep bunun başında değilim yani:)))) O yüzden alınmayın bana verinmeyinde:))) hepimizin bir eşref saati ve eşşek saati vardır. Beni anırırken gördüğünüzde sakın dokunmayın... eşşek kafalı deyip geçin:)))) diyeceksiniz ki pencereni kapa..... neden kapayayım ayol???? benim de canım birini tıklayıp, dürtmek, bıktırmak isteyebilir... benimde canım var bende insanımmmm nihayetinde..:)))))))

Hele bir de tanışmak isteyenler var... gidin kardeşim yahuuuu!!!! binbir türlü site varken burdan sırnaşmanın ne alemi var. insan dediğin akıllı olucak. bayılırım akıllı insanlara. ata sözümüzde var ya aptaldan dostun olacağına, akıllıdan düşmanın olsun. insan dediğin bir kere takip edecek. bu insan ne yapıyor, neyle ilgileniyor, neler paylaşıyor?? sümdüklüğüne bakmadan sırnaşmayacak..!!! hadsiz midir, gamsız mıdır, tiniyetsiz midir, yüzsüz müdür nedir??????? aptal işteee aptal olunca hepsi içinde.; aptal deyince dün facebookta rastladığım bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Insanın akıllı ve pratik zekalı arkadaşları muhakkak olmalı. Işte hikaye;

EİNSTEİN VE ŞÖFÖRÜ

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile
gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü
Einstein'a;

"Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken
ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her
şeyi kelimesi kelimesine biliyorum" demiş. Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş:"Peki,şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar... O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim." Şoför, gerçektençok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:
"Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok
garip" demiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etmiş:
"Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile cevaplayacak."
Netice:
1-AKILLI İNSANLAR, AKILLI İNSANLARLA
ÇALIŞIR
ve
2-İNSANIN ZEKİLİĞİNİN YANINDA UYANIKLIĞIDA İNSANA ÇOK ŞEYLER KAZANDIRIR......


Bende hafıza zayıf. Ortak arkadaşlar olunca ekliyorsunuz ayıp olmasın diye. Aşinayım ama bilemiyorum nerden tanıdığımı. okuldan mı, mahalleden mi çarşıdan mı? Daha önce samimi miydim, yoksa bir yerde çalışıyordu da ben oradan alışveriş ettiğim için mi aşinayım bilemiyorum, hatırlayamıyorum anında. Bu sebeple ortadan ama kibar olmaya gayret gösteriyorum. Bir de bakıyorum ki oooo hoooo eklemiş beni bir de hiç tanımazken naber tarzında senli benli….. hani derler ya sıtkım sıyrılıyor vallahi..!!!

Ne güzel… kendini bilen hanımefendi ve beyefendiler blog yazılarıma yorum yapıyorlar veya bir paylaşımım olmuşsa beğeniyorlar. Nelerden sonra seviyeli ve kaliteli sohbetler, tanışıklıklar oluyor. Ya bulunduğunuz şehirle ilgili bir şey soruyorlar ya bir rica da bulunuyorlar vs. var öyle ahpablarım. Oğlu burada okuyan, çalışan. Geçenlerde projesi için yönlendirdim bir arkadaşıma taaaaa Uşak’tan gelen bir ricayı. Bu tarafları güzel işte bu sitenin. Böyle kullanılmalı diye düşünüyorum. Tanrım derme çatma bir sürü arkadaşı niye yarattın ki????? Yayıntı bunlar dünyaya. Kendilerini geliştirmek için hiçbir çabaları yok. Nato kafa nato mermer. Okumakla falan olmuyor, insanın kendini yetiştirmesi lazım. Birazda görgü. Görgü dediğimiz şey ise adı üzerinde görmekten geliyor. Ya ailede göreceksin, ya da hevesli olup etrafta seyredip, kendine edineceksin. Fikir feraset sahibi olacaksın.

Neyse ilk yıllarda video, şarkı falan paylaşamıyorduk. Sadece durum yazısı yazabiliyorduk .bunları notlarımda toplamışım sonradan okuyunca çok güldüm)

3 günlük dünyayı 4 dün yapmak istedim olmadı ,kargadan başka kuş tanımam dedim ortalık karıştı...herkes ilişki durumu diye bir şeyler yazıp durdu bende bulayım şunu nerde dedim buldum.serbest ilişki dedim yorumlar forumlar bitmedi.eşşek sevdik sucuk yapalım dediler karga sevdik sevmez olaydık:)))) angutta karar kıldık. 366.gün 25.saat 13. ayda fayda etmedi... allaaa alllaaaaaa.alın sakin sakin şiir okuyun.bakalım şimdi nolucak.gerçi dün gecede ertan abim itiraz etti:))))burdan şarkı yollanıyor mu ki arkadaşlar????

işte böyle arkadaşlar, keyifleri kahırlara dönüştürmeden bol sohbetli , seviyeli laflamalar hepinize.Bakkk küsmece alınmaca yokk.... sözz değilmmiiiiii?? sözlerim meclisden dışarı..:)))

seni pamuklara sarmalar sararım..,canım ayaklarım..:)))







Vücudumuzdaki organlarımızın en hassas, duyarlı uçları ayağımızın altında yer alırmış. Bu noktalara masaj yaparsanız, ağrılarımızdan kolayca kurtulurmuşuz. Kalp ile ilgili uçlar sol ayak altındaymış. Demek ki ayaklar altında sürünüyorum şarkısı buna yazılmış:))) büyüdükçe anlıyorum:)))


Sinirlerimizin son noktası ayaklarda yani....Allah vücudumuzu öyle mükemmel yaratmış ki bu sistem ile bizim yürümemizi sağlamış bu noktalara her baskı yaptığımızda bütün organlarımız harekete geçsin ve düzgün çalışsın diye.. yani bize yürü yaaa kulum demiş:)) O zaman yürümeye devam..!!!

Ders diye lüzumsuz bilgiyle doluyoruz, zamanlıca ve detaylıca almıyoruz bu bilgileri okulda. Neyse.. yani ayaklarımıza değer verelim arkadaşlar. ovun, ovuşturun, ojeleyin fazla da şımartmayın sonradan ayaklar baş olabiliyor:)))

Aslında hep derim ben bu organlar portatif olmalı. Biri yüzünden hep beraber gidiyorlar ameliyata, çarşıya, tuvalete.... ne gerek var aslında:))) bilim adamları canlı klonlamaya başladı da neden bunu düşünemedi ki bunca zaman:))) aidiyet duygusu olsa gerek. Anca beraber kanca beraber... iyi ya madem... bir organ yüzünden, diğer sağlam olanlarda cefa çekiyor. Onu iyileştirmek için verilen ilaç, diğerine yan etki yapıyor. Yani bir kötünün yedi mahalleye zararı olduğu gibi. Adalet mi şimdi bu??? Neden bağımsız çalışmaz ki bunlar birbirinden?? Midem kötü diye, gözüm neden baksın pis hastane odalarına, kulağım niye duysun acı çeken diğer insancıkların iniltilerini? Diyorum işte portatif olmalı organlarımız. Belki tedaviye gittiklerinde, ait oldukları bedenleri özleyip, daha çabuk iyileşip dönerler..!!! nasıl ama dahiyane değil mi))))

Ayaklarınıza hemen bir patik yada sıcak tutan bir terlik giyin. Bağırsak ve mideyi üşütmemek lazım gelir. Zira ağrısı ve gazı çekilmez. Hem sizin için istiyorsam nağmertim. Kendim için istiyorum. Beni okumanız için, ağrısız olmanız gerekir)))

akılsız başın cezasını ayaklara çektirmeyin....,dertleri ayak altı edin...,mutluluklar ayağınıza serilsin:))

dostca kalın, hoşçakalın...

ŞİRİKA:

Sağ ayak baş parmağım…
Batıyorsun.!!!
Altına ne soksam , çıkarsam
Acıtıyorsun….
Batıksın SEN..
Dalmam lazım.
Ben denizi sevsem de,
Dibi sevmem….
Anlamıyorsun,
Acıtıyorsun…!!!!

NOTRİKA:

Anlamam ayak oyunlarından, topçu değilim ben…

Ayağına gelen fırsatları, elinin tersinle ittirme…!! Eller tutmak içindir, tersi tokat içindir..!!!

GÜNÜN ŞARKISI: ayak sesleri (leman sam)



Leman Sam-Ayak Sesleri
Yükleyen aisheist. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.

7 Ocak 2010 Perşembe

hayat mı ayrıntı daa....,,,ayrıntı mı hayatta??? bir horoza soralım:))


yıllarca biriktirmişim defterime, tek cümle, tek cümle o gün ne ise fikrim zikrim. o kadar da çok ki yazdıklarım, seçemedim de aslında doğru düzgün.20 şer 20 şer yazsam 3 kere falan daha yazarım:)))) bende laf biter mi:)))) ağzım sussa kalemim susmuyor işte.!


***öyle bir an gelir ki hatırlamak istersin, tüm unutamam dediklerini... geçmiş olur.. geçmiş olsun:))

***ağzı çok laf yapanın çene gücüne yalancı derler..!

***vakitlice anlamayan, vakitsizce ANLANır:))

***kafandan silmediğin resmi kaldırma..baka baka bıkarsın nasılsa:))

***kanı belli olmayan hayvanla oynanmaz. bilemezsin melezi:))))

***çıkarken birşey söylemeyen, tekrar giremez..!!!

***bu sıcakta kapalı kürkcüler bay tilki...,kendince kurnazsın ama elalem daha zeki:))

***seyircisiz kalan aktör oynamaz,,, aç ayı oynar..!

***göçmenleri kabul ettin ırkın değişti:))

***herşeyden isteyenin, hiçbirşeyi olmaz.

***dilinin erdiğine elin de erebilmeli ki,yapmış olabilesin.

***şahsına münhasır olmayı,hanedana sahip yok olmaya tercih ederim.

***itibar ve inanç kredisi yoktur. tükendiğinde alamazsın.

***bazen yakın gelir gökte ki yıldız,dokunacakmışsın gibi,,bazen çok uzağındadır,yanıbaşında duran sevgi..!!

***dışın,içinle öpüşmezse,,, kendinle sevişemezsin.....!!!

***ilhamın geldiği kapıdan aşk çıkıyor,, çünki ilham ayrılığı seviyor.

***düşünmeden basıyorsan aşkın üzerine, intikam sırtına çıktığında taşıyacaksın...!!

***ikide bir konan sinek gibisin.öldürmüyorsam doğayı sevdiğimden...,elbet dengede vardır bir yerin.

***dalga boyum yüksekken, hiç bir sahilde mola vermem.

***mektepli değil, alaylı duygularım..:))))

6 Ocak 2010 Çarşamba

HHOOPP HOOP HOOPP... HARİKA'DAN 7 TANE ALTIN TOPPP:))))


*** dinlerken soracağım; ne kadar kaptırdın diye?? belli nefes nefese oluşundan ziyanın. ona göre anlat diyeceğim.lafın fazlası aptala anlatılır, zamanımı çalma benim. sadedi anlat bana uzatmadan. kısaltmalarında bulurum uzunu ben...yoracağım belki seni.işte o zaman hayat olcak benim adım...!!!


*** kendinizi başkasının gözüne girmek için yormayın... istemeden kaçmışsanız çıkarmaya da çalışmayın,, ve mümkünse bir daha her göze batmayın:))) sizin için demiyorum, kör oluyor diğerleri:))


*** büyük, küçük, az, çok. merceklere göre değişir. iki dudak arası da merceklidir mesela. kimine silah gelir..., kimine erotik..bakış açınızdır algılarınız. öğretilen algıları unutun. kendinize, kendinizi edinin..!!


*** ne kadar çıplak da doğsak, ruhumuzu giydiriyoruz büyüdükçe...çıplak gezenler var hala, kaybedecek hiçbirşeyi olmayan... ne onur ne servet.. hiç birşeyi olmayan derken; söyleyecek sözü olmayanlar da içinde. salla başı yaşarlar öylece... ama artık uyum yasası değil,,, çekim yasası işlevde..!! bu da böyle biline..!!


*** tehlikelidir acımak, sev gitsin.. severek sal gideni.emin ol ki gözünden yaş değil, ağzından salyaların akacak gülerken. en üzüntülü palyaçolar komiktir.palyaçoya kızan yoktur hiç. dedim ya arkadaş sev gitsin..!


*** herkes herşey olur. herkes bakan da olur. bakar öyleee, yere bakar, göğe bakar... kendine bakmak zordur.kendine bakan olmak da.... o yüzden boşverin, bunların kör bakan egolarını...!!!


*** KABA TASLAK ACELECİ...., AMA AĞIR ELLİ DETAYCIYIM...!!

5 Ocak 2010 Salı

istemem sevme beni..!!!




Sevi Şiiri

Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karsısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

Ümit Yaşar Oğuzcan




istemem sevme beni..!

ben ise seni hiç sevemedim....
sevememek de değil, sindiremedim
sindirdiğimde, edinemedim

sen, bana göre bendin
oysa aradığım..olduğun gibi sendin..!!

aynada sana baktığımda
hep beni gördüm.
bana baktığımda da gördüğüm bendim,
bana birşey veremedin.

benzemeyi seçeceğine keşke,
ya da illa yansıman gerekiyorduysa
ayna olmasaydı...,
ben böyle olmasaydım....,
ya da sen böyle...!
veya sen ve ben gibi olsaydık da
bende bu isyan olmasaydı.

yanlış adamdın..,
amaaa
3 yanlışa rağmen 1 doğruyu götüremedin...
ya da ben çok ççooktum
herşeye rağmen eksiltemedin...
istemem sevme beni..!!!!

harika san

4 Ocak 2010 Pazartesi

aşk dediğin laftır derler,,, sakın kanma onlaraaaaa..!!


VEBA

nefretle özlemek gibi birşeysin bende...
özlerken beklemediğim,
beklerken istemediğim..
ama çok sevdiğim....
üşürken giyinmemek,
açken doyunmamak gibi birşey!!
yaşamdaki ilk inadım..
ilk tutkum ilk kayıbım..
bende çokken yok gibi birşeysin...
SEN var ya SENNN
bana iyi gelen mikrop gibi veba gibi
ayakta geçirdiğim hastalık....???
herşeyimken hiçbirşeysin sen...........



SOBE
karanlıkta görmüyorsun beni sen!
ya gün ışığı ya ampuller gösteren..
yani gören sen değilsin birtanemm
KARANLIKTA BUL BENİ...


MARUL

SAAAVVRRUULLL...!!
demek geldi içimden...
savrulan yaprak olsan dedim birden.
yapraklar da çeşit çeeşiiitttt...!!
eh be MARUULLL.....
sen savrulsan nolur?????????:))))))))))))))))


MEFTA

Yüreğimin kanadığı bir andı...!!!
Kiminin elinde neşter,
Kiminde oksijenli pamuk...
Kanı durduramadı:))))



MÖÖÖ..!!

Hayata yazıyorum hayataaaaa....
kimse düşünmesin kime diye!!!!
Yok altında buzağıı:))
Öküze benziyor muyum ki???
kurcalıyosunuz altını????
herbirinin ayrı ayrı zamanı, ayrı ayrı hikayesi, ayrı ayrı da kızgınlıkları var. aşk varken yazmamışım hiç:)))) zaten aşk içeri... harika dışarı oldu hep:)))
aşk kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır....!!
aşka inanmayın aşksız kalmayın:))))

3 Ocak 2010 Pazar

harika erdi muradına ,herkes çıktı kerevetine:))))))













nereden çıktı şimdi bu diyenlere hemen söyleyeyim. kanal türk radyo dinlerim hep. dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç şarkısı çalmaya başladı...... gözlerim daldı bir an. bu benim içimde ki sesin düğünden bir gece evvel söylediği şarkıydı..... dönülmez akşamın ufkundaydım... düğün var yarına:)))) derken albüme bakayım dedim. bir de baktım gelen konukların çoğu rahmetli olmuş neredeyse.... hüzünlendim. kulakları çınlasın o zaman belediye başkanı olan ismail özay, kulağıma eğilip ; bak benim evlendirdiklerim boşanıyor haaaa ona göre deyip güldürmüştü beni, tam güldük 7 yıl sonra:)))))))) nikah şahidim de şimdi ki belediye başkanımız ülgür gökhan'ın amcası fuat amca idi. ergüven'in ki ise yargıtay'dan emekli hakim amcası sedat cebeci.


ergüven ile biz çocukluk arkadaşıyız. kız kardeşi arkadaşımdı aslında en önce. onun babası göz doktoru benim ki de gözlükcü. aileler de tanıyor birbirini. ve de yıllarca aynı apartmanın, aynı katında komşu oturduk. ankara ted kolejinden, ışık lisesine geçmişti. tatillerde gelirlerdi iki kardeş buraya. bluğ çağından beri aşıktı bana. nasıl sürdürdüyse aşkını içinde onca yıl.


üniversitedeyken onun doğum gününde aradım onu. hiç atlamam kimsenin doğum gününü. ben aranınca çok seviniyorum çünki...!!! kişi kendinden bilirmiş işi misali ararım herkesi. 11 mayıs da aradığımda nasıl sevindi ve şaşırdı nereden aklına geldi diye.... geleceği tutmuş, olacağı varmış işte:))) 1 ay sonra yaz tatili var. geldiğimde de uğradım o'na. kuyumcu o zamanlar ergüven. o yaz başladık flört etmeye. zaten 1 yıl sonrada evlendik okul bitince. kızarım hala bana evlenme bile teklif etmedi diye:))))) hayırlı gün deyip istemeye geliyoruz perşembe dedi, o oldu yani bana teklif:))))) 6 şubat 1994'de evlendik.


neyseee, nerden nereye işte.... iyi ki de evlenmişim, iyi ki de arka arkaya doğurmuşum, iyi ki de boşanmışım... çok güzel günlerimiz oldu...çocuklarımız oldu, anılarımız oldu.....insanın bile ömrünün belli olmadığı dünyada, ilişkilerin ölümsüz olduğunu düşünmek garip zaten, hayıflanmaya değmez hiçbirşey....güzel olanları düşünmek lazım hep. dostuz, arkadaşız hala.


hay allah, yine nostalji yaptık. kulakların çınlasın eski kocam:))))))

T D H türkiye'nin ibiza'sı olan bozcaada yollarında...


sevgili il başkanımız tuygan çalıkoğlu bozcaada'da görüşülmesi gereken birkaç isim var gider misiniz dediğinde ilk gemi ile çıktık yola.... sağnak yağmurlu fırtınalı bir günde. benimle beraber ezine ilçe'den tamer şahin, ayvacık ilçe'den ali osman yağcı ve burhan yeşilyurt arkadaşım, elimizde ki isimleri başladık aramaya. ada için saat erken tabi kış günü için. heryer kapalı, günlerden pazar. kahveleri dolaştık, tanıdığımız ada yerlilerini ve işletmecilerine konuk olduk. herkesin düşüncesi aynıydı genel başkanımız için..... bu hareket tutar...!! bir lidere ihtiyaç var...!!! geriye bu ilçedeki bu insanları bir çatı altında toplayacak bir temsilciye ulaşmak kalmıştı. ulaştığımız isimler yönetimde seve seve yer alacaklarını, ama küçük bir ada olan bozcaada'da parti binası için mevki bir yeri bulmakta belki zorlanabileceklerini ilettiler. her yer işyeri ile dolu ada'nın girişinde doğal olarak.. diğer isimler ise şimdilik partilerini bırakamayacaklarını ama desteklerini esirgemeyeceklerini söylediler. malum küçük yer psikolojisi de var üzerlerinde. diğer insanlar ne der diye düşünenler de var, gönülleri t d h 'den yana olsa da.

o gün için bir temsilci edinemesekte, umutlu döndük, ada halkının olumlu düşüncelerini alarak....sevgili arkadaşım ali osman, bir gazetenin verdiği üç boyutlu gözlüğü ile son bir defa bakındı etrafa, acaba unuttuğumuz ya da atladığımız kişiler var mı diye:))))))

bunların hepsi güzel, sevimli hatıralar olacak ileride. bu şirin adamızda en kısa zamanda temsilcisini bulacak. sayın genel başkanımızın dediği gibi bizler de bu tarihe tanıklık etmiş olacağız, gururla.....

sevgilerimle..!!!!

2 Ocak 2010 Cumartesi

harika şarkılardan fal tutmmuuş ,,, olanlar olmmuuşş:)))

insanın canı sıkılmaya görsün... şarkılardan fal tutarken alt alta yazıverdim gittiiiii:)))))genç kızlık hali işte, yıllardan kimbilir neydi.!!!!
şarkılar beni söyler..!!


bu komedi oyun bitmesin,
yeşil gözlerinden muhabbet de kapmayayım,
her yerde, herşeyde sen olma...
karanlıktan aydınlığa da çıkmasın bu sevgi
açık kapı arsızı olma sen,
sana eyvallah hiç demeyeyim,,,,
belki evelallah diyeyim,
ölürüm sana diyeyim,
ben seni unutmak için sevedim diyeyim,
ama ayrılmalıyız artık demeyeyim..
bir teselli verme..,
ölürsemde kabrime gelme..!!!
sakın deme unutma ki evlisin,
o tahta masalarından birinde birgün sende evleneceksin..!!
gittiğin yağmurla geri geldiğinde,,
nasıl pişmanım bilsen diyeceksin,
taht kurmuşsun kalbime diyeceksin,,,!!
gözlerin bir içim suuu
aammmaaaaa
seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli doğrusu..:)))))))

1 Ocak 2010 Cuma

HAZRETİ ALİ'DEN Yönetene Emirname ...!!!!!! ne güzel de söylemişş..uygulayana.....!!!



Hazreti Ali, Halife olduktan sonra Mısır'a bir vali tayin etti. Bu valiye de bir mektup, "emirname" gönderdi. Bu "emirname" de, iyi bir yöneticinin nasıl olması gerektiği etkili bir dille anlatılıyordu.

Halife, her konuyu "dünyevi" bağlamda açıkladıktan sonra sözü Allah korkusu ve Allah'ın adaletine getiriyor. Bu "emirname"nin çoğu bölümü bugün için de bir "insanlık" ve yönetim dersi niteliği taşıyor.

Hazreti Ali "emirname"sinde şöyle diyor:


* Halk için kalbinde sevgi ve merhamet duygularıyla iyilik eğilimleri besle. Sakın biçarelerin başına onları yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir hayvan kesilme! Bunlar iki sınıftır: Ya dinde bir kardeşin, ya yaratılışta bir eşin. Evet bunların kabahatleri bulunabilir: Kendilerinde bir takım kusurlar çıkabilir. Hatayla ya da kasıtla işledikleri kabahatleri olsa da ellerinden tutup doğru yola getirmek mümkündür....

* Sakın affettiğinden dolayı pişman olma; hiçbir cezalandırman için de katiyen sevinme...
* Sakın, tam bir kudret sahibiyim, emrederim, itaat ederler, deme...
* İnsanlar hakkındaki bütün kin düğümlerini çöz. Seni intikama doğru sürükleyecek bütün ipleri kes. Sence açıklık kazanmayan şeylerin tümü hakkında anlamamış gibi görün.

* Şunu bunu gammazlayanın sözüne sakın inanma. Çünkü gammaz ne kadar saf görünürse görünsün yine de hilekârdır...
* Bilmiş ol ki, vali ile halk arasında karşılıklı güven ve iyi niyeti davet eden şey, valinin kendilerine hizmette bulunması, yüklerini hafifletmesi ve adaletle hükmetmesidir... Onlara yaptığın iyiliklerin ödülünü sana karşı duyacakları güvenle görürsün. Onlara kötü muamele etmenin karşılığı ise sana duyacakları düşmanlıktır...
* Bu ümmetin ileri gelenleri tarafından işlene işlene gelmiş, herkesin benimsediği ve halkın iyi bir şekilde uyguladığı güzel bir adeti sakın kaldırayım deme...

* Memleketin yararına olan tedbirleri tespit etmek ve senden önce insanlara huzur, güven, doğruluk ve iyilik sağlayagelmiş şeyleri devam ettirmek için bilginlerle ve bilenlerle sürekli olarak görüş ve danış.




bu yazıyı değerli arkadaşım zekai kıran'ın bloğunda okur okumaz, kendisinin de iznini alarak hemen sizinle paylaşmak istedim. kendisini tarif etmekte zorlanacağım çünki o kadar faal ki..!!!!

Girişimci, STK Yöneticisi, Proje Koordinatörü, Çok Okur - Çok Düşünür, Farklı Fikirlerden Beslenir, Sosyal Medya ile İç İçedir, Siyaset ve Sosyal Medya Buluşmasına Aracılık Eder vs vs. bloğuna girince göreceksiniz, anlayacaksınız ne demek istediğimi..


türkiye değişim hareketi'nin bana kazandırdığı yüzlerce insan için minnettarım. zekai bey'i de bu vesile ile tanıdım. kendisi kocaeli il yönetiminde. çok teşekkür ediyorum izin için. yeni yılın ilk gününü kaçırmadan ilk yazı olarak paylaşmalıyım bunu hemennnnnnn:)))) ne şanslı insanım bennn....!!!!! ilk günden güzel başladı bu yıl... yaşasıınnn:))))