27 Ocak 2010 Çarşamba

gönül kapım açıktır,,, çalmadan gir içeri




açık kapı arsızlarına değil tabi bu güzel şarkı sözü:)) insanın hoşgeldiniz diyebilmesi ne güzel,aaaaa buyrun buyrun diyerek.güleryüzle,coşkuyla. ama kasvetli misafir sevmem, birde resmi misafir sevmem. bana gelen herkesin bir yeri vardır, geçer kendi evi gibi yerine oturur:))) çok da gezinmeyecek fık fık fık.:)))her gün aynı dertten de bahsetmeyecek yada zaten gamını atmaya geliyor çoğu bana, birşeyler bulup eğlendiririm diye. bu da güzel. kumbara koyacağım kapıya. negatifini bırakan pozitifimi alıp gidiyor. bu aralar alt kapı otomatıda bozuk.sucusu, tüpcüsü, merdivencisi benim zile basıyor. 10 kere kalkıyorum yerimden. en iyisi zilin üzerine bugün evde yokum yazmak:)))bugüne kadar en ama en çok sevinerek açtığım kapı, amerika'dan gelen gamzem ve izmir'den gelen filizime oldu. yıllar sonra bu yaz sözleşip buluştuk burada.burnum da tütüyor ikiside. birde tuana çok sevinmişti noel babanın hediyelerini kucaklayınca:)))))

kapı dedim de, o kapıyı ne zor yaptırdım ben. bildiğiniz göbekli kapı aslında. art dekoru kurcalarken bir dekor mağazasında gördüm yarım yamalak bir fotoğrafda. olur mu olmaz mı derken,başladım araştırmaya. önemli olan yaldızlı metal aparatlardı. buldum onlardan bir dergide. adres ispanya. aradık 20 tanesi kapının fiyatından fazla.ne yapayım ,ne yapayım derken aklıma eski ceviz üç katlı mobilyaların üzerinde ki aplikler geldi. sağolsun ergüven hem sabırlı hem de özençli adamdı. dediler ya galata kulesine gideceksiniz ya da çağlayan'a. dön dolaş akşama kadar bulamadık. en son girdiğimiz köhne bir dükkanda ilk bakışta görüp yapıştım vallahi tam da 20 tane apliğe. sıra onları varaklatmaya geldi. öyle bir ustayla da tesadüf tanışmıştım. kapalıçarşıdan çıkıp, gülhane parkına inerken yağlıboya tablolar görüp, ergü'ye nolur bakalım diye tutturduğumda, içeride ince ince birşeyler yapan adama gözüm takılmıştı. sordum varak yapıyorum dedi, oturup izlemiştim yarım saat kadar. işte aklıma o beyfendi geldi. aldım aparatlarımı gittim. ne olucak bunlar dedi,kapı dedim:))) sonra küçük bir çelik kapı yapan atölye buldum hepsi fabrikasyon çünki. ne zorladı adam beni. adam değil herif diyeceğim. olmaz diyor. yahu amca neden olmaz alt tarafı göbekleri kırmızıya boyayacaksın, çıtalarını bana vereceksin, ben ustama götürüp varak yaptıracağım, sende monte edeceksin. kırmızı da bile zorlandık. marlboro kırmızısı mıymış, bayrak mı?? kan kırmızı dedim:)))) bir de çok halt becermiş gibi özel yapım diye bir işcilik aldı ya akıllara ziyan..!!

kapımın hikayesi bu işte. taşınacak olsam onu da götüreceğim:)) kıyamam emeğime.insanlarda pratik düşünce yok,kolayı zorlaştırıyorlar. hangi güzel şeye elimi atsam italyan diyorlar. bir usta bulabilsem el işçiliği yapan alasını yaparım her birinin.tembel miyiz, aptal mıyız anlayamadım. herşey fabrikasyon, aynı, sıradan.sevmiyorum işte kardeşim:)))))

açıl susam açıl dediğim de açılıyor hem:))) allah kimseyi kapısız bırakmasın..!! gönül kapım açıktır........ lütfen girin içeri:)))

sevgiler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz