21 Şubat 2013 Perşembe

HHEEYYTTTTTT ADAMIMMM..!!

işte bundan sevemeyişlerim.,2 satırlık adamlar değildi istediğim,inekmiyim neyim, burnumun dibinde bitiveriyor istenmeyen ot gibi,istemediklerim..ben sevdayı iyi bilirim...mevki atlatmalı,olanı güzelleştirmeli,iddialı olmalı ve şatavatlı..yanyana gelince ışıl ışıl yanmalı ortalık,dudak ısırtmalı..anlaşmaya,bağlılığa,yakışmaya..gurur vermeli,merhamet kabartacağına...başarıya götüren yapılacakları düşündürtmeli, adice yapılanları düşündürtmek yerine....görünmelii.. bayılırım gösterişee:) gün görmüş olmalı adam dediğin...kadının da, kadehinde dibine vurmalı doyumlulukta... farkı bilmesi için çeşit görmesi gerekir..görgü de bundan gelir..!! ruhu aç olanı doyuramazsınız bir çeşitle,,, acıkır ve bulduğunu yer her daim! mideni nerde bozduysan ona git kardeşim..kusma yerin mi burası senin?....bıktırmayacak adam dediğin, yaptıkça istemeyecek yüzsüzce her daim, mahçup etmeyecek ortalıkta seni... adı yoksa bile soyadına yakışacak,, o da yoksa ne denir ki daha başka..?? yılış yapış sevmeyecek... yakışanı yakıştığı yerde ağırlığınca yapmayı bilecek,, itibarı sevecek..yardımseverim diye dolaşıp, laubali olmayacak etrafla..ciddiyetiyle sevilecek o altın kalbi. meziyet sanırım bunlar... ama meziyetli mi doğulur, meziyetli  sonradan mı olunur bilemedim ben..... yakışıklı olması kendine güven için gerekli, para kazanmış olması, başarıyı, ticareti ve gayreti bilmesi için gerekli, arabası komlexi olmaması için gerekli, saygınlığı, kadına söz geçirmesi için gerekli... yani bir adamın adam olması için....,, uzvundan önce çok şey gerekliii.......

harika san
(büyüyünce yazar olacağım da deneme yapıyorum..)

harika san

GÜNAYDIINNN..

güünnayyddınn.........çok yorgun bir geceydi......sevdiklerinin hastalıklarınla uğraşmak gibi..!! var olmak güzel ama iyi gelememek kötü..... ben yinede inboxı merakla doldurmamanız için yazayım.......herkes sağlıklı, şifalı ve gerçek sevdikleriyle mutlu olsun......ne istediğini bilen hiç kimse......diğerine gecikip, üzmesin....gerçekler acı da olsa....insanın bazen en kötü gerçeğe ihtiyacı olabiliyor.....:( her kötü şey..iyi bir şeye vesiledir...bazen susmak...bazen konuşmak...bazen yutkunmak da olsa... krediyle iş yapıp umuduna yenilmemektir hayat.!! ne bu borçlar demek yerine...neye yatırım yaptığını düşünmek bile nafiledir....olanlar olmuştur çünkü...ama biliyorum ki önem  arz eden her mevzuda, bir güç, bir kuvvet, bir doğa üstülük bir bilemediğiniz gariplik korur sizi.....siz yeter ki HAKİKATEN.....HAKKATEN.... hakikatten vazgeçmeyin....üzücüdür, her insan başına gelen ya da hiç başınına gelmeyeceğini düşündüğü şeylerden sorumludur..ne sevginiz yeter....ne idareniz.dışınızda gelişir bir çok hadise.dış gebelik gibi............kucağınıza alıp sevemeyeceğinizi bildiğiniz bir cenine üzülürsünüz...yaşadığınızdan değil, duyduğunuz andan başlar üzüntünüz.onun gibi işte...vaktinden önce bindiği dalı kesenleri allah hep hoca nasrettin gibi kayırlamayabilir....:((  bazen allaha kalır işimiz.....çoğunlukla da cinayettir sonu:)ya fikrinizi öldürürsünüz, ya kalbinizi ya da onu:))

HARİKA ...

TÜRKİYE'DE KADIN OLMAKMIŞ.....ZORMUŞ..!!! TACİZ, TAVİZSİZ OLMAZ..!!!

Ne alaka arkadaş yaw....ben kadın değil miyim??, türkiye'de ve de ufacık bir şehirde değil miyim..??? hangi zorluk?, neye göre zorluk kastediyorsunuz??? erkeklerin tacizi mi, bir isteğiniz olduğunda sizinle pazarlık etmelerimi.????? boşverin bu işleri..!!!!! duruşunuzu ve yerinizi siz belirlersiniz......şöyle zaman çok hoşunuza giden kadınlığınızı sıkça kullanıp kullanıp, zora geldiğinde taciz edildim yok arkadaş..!!! çizginizi, uslubunuzu, tavrınızı belirlemez de ve oldu ya biri sırıttı, biri birşey teklif etti...haddini bildirmeyip,sırıtıp geçerseniz bunun devamı gelir elbet..!!!........

 tabi ki ben batıda ki aydın kadınlardan bahsediyorum...ya da hayır  öyle yapmayıp genelleyeyim...örf adet, töre, çevre hepsini kapsasın....sözünle, söyleminle, tepkinle nasıl durursan sana geri dönen o dur... kadın güzeldir elbet, görselliği daha öndedir, dikkat de çekebilir....çok insana güzel , farklı, renkli ,ilginç, güçlü vs vs de gelebilir....eeeeee bunu kim taciz edebilir yahuuu?????? kim neye zorlayabilir?? taciz den ben mi yanlış anlamlar çıkarıyorum acaba???? TACİZ ANCAK KADININ VERDİĞİ TAVİZDİR..!!!!!

yıllardır yalnız yaşayan ve hatta yalnız alışveriş yapan, yalnız bir yerlere gidip oturan, yalnız bir kadeh içebilen, yeni sohbetlerde,eski keyiflerin tadına varabilen bir kadınım bende....ve dediğim gibi küçücük bir şehirde....çok da tek başına olan...benzerlerine aşinalığın olmadığı bir memlekette....kimsenin takip etmediği, tehdit etmediği,ısrar etmediği bir kadın...

adınız deli bile olsa...delidir ne yapsa yeridir mantığı gelişir ve hoşgörülürsünüz...dediğim şu ki renginiz ve duruşunuz açık ve net olduğu sürece,,, tacize cüret eden adamın alnını karışlarım ben..!!!

sadece bir tek şeye değinmeden geçemeyeceğim....kadın ikili ilişkilerinde, koruyucu, anaç, merhametli ve sırcı olmaya gayret ederken,sevdiğini düşündüğü bir zübük aksini yaparsa tacize uğramış olur....ama başa dönecek olursak.....bu bileee TAVİZden gelir..!!!! hiç bir muhterem, hiç bir muhteremi sizin izniniz, ve tavır da yanlışını olmadan taciz maciz edemez....!!!! sen güçlüsün diye birşey yok...herkes kendini güçlendirsin....

ben ıspanak yiyen bir safinazım sadece:))))

HARİKA SAN

SEVGİLERİMLE...

KAÇ PAZAR ESKİDİ...

kaç pazar ziyan ettim.....sadece pazar demek doğru olmaz belkide...içimde özençler biriktirdim. pazar ayrı bir gündür ya hani..tatildir....birliktelik, neşe, dinlenme..mutluluk huzurdur.mangaldır, yürüyüştür, dostlarla olmaktır,,,biraz sırt üstü yatmak, kahvaltıda aheste gazete okumak...adi olmayan bir ruh ile eşleşerek,saygın anılar biriktirmek...çoluk çocuk hep birlikte olabilmek,dolabilmek...

diyorum ya özeniyorum, hatta kurtlanıyorum da denebilir.özel günler ve pazarlar fobim oldu...ne güzel olurdu evimizde sevecen, babacan, merhametli, şefkatli, kolları kocaman, yüreği sıcacık, sevgi dolu, bizi düşünen bir CANımız olsaydı...gerçi gözünü sokağa dikmiş, ruhu paçavra insanlar yok mu??? dolu ama bunlar konumuz dışında..:)

dost meclisine sığışa da biliriz. ama özlediğim ve istediğim bu değil...bu vakitten sonra sonsuz güvenle , huzuru bulduğumda herhalde geçici bir hafıza kaybım olur mutluluktan....yerlerde çok süründü ruhum ne olur artık tavan yapsa:)) mahcubiyet, üzüntü, zaman zaman ve sıkça pişmanlıklarım oldu...ve temsiliyetle gururlanacak günler yakında.......
BİLİYORUM.............

HARİKA SAN

FACEBBOKTAN İNSAN MANZARALARI..

insanları analiz etmek ne kadar kolay...ya da kolay gelmeye başladı...araba kullanırken, oyun oynarken..bir şarkıya tempo tutarken..deli mi hulu mu, bencil mi fikirsizmi ferasetsizmi...neşeli mi, kibar mı hepsi çıkıveriyor ortaya...

kırmızı ışıkta illa sinir olmuşumdur...abi sarı ışıkta hazırlanda 2 araç daha geçsin . aheste aheste bana ne cilik ya da başkasını hiç düşünmeden, aklına bile getirmeden , birde çalan telefonunu arayarak:))))) aç camı küfür et..!!!1:)) oyun oynarken de öyle vaziyet...kazanmayı kim istemez? amaç eğlenmek kazanmak vakit geçirmek...ama sanki dünyayı kurtarır gibi.kimi de gözü dönmüş gibi bunların. facebook ta paylaşım yapmadan, hiç yok gibi, onu bunu gözekleyenlere ne demeli???? ana sayfa da gözüne kestirdiği hatunu görüverince hemen online pencerisini açıp, laf atmaya çalışan...genelde inboxa gizli gizli yazan:))) sevgilisine darılınca aklınca nisbet yapan, yada umursamaz gözüküp, aslında göz diktiklerine yönlenen.......anlatırken mangalda kül bırakmayan...ne iyiyi, ne kötüyü, ne doğruyu, ne yanlışı düşünme gereği duymayan insan sinsileleriyle bir arada olmak..... YA DA OLMAMAK:)))))))))

SEVGİLERİMLE...

HARİKA SAN...

SEVİYORMUŞUM...

düğümcük düğümcük yaptığın poşetleri gördüm şimdi...boğazım düğümlendi bir an...oysa dünde bendeydin,ondan önceki günde,bir öncekinde de..başka temaslara yendirsende beni,bendeydin...çok da sevmek diyemem adına..sevmek ama tutkulu,yani daha fazla birşeydi..bir vazgeçememezlik varsa herşeye rağmen,özlemek ve de....sevgi kelimesi azdı sanki duygularıma..şiddetli bir istekti,koyu bir algı,öfkeli,sitemli ama istekli...sadece seni isterken buluyordum kendimi,hayat,yaşam ve telaşlar bile umrumda değildi,korkmuyordum onlardan becerirdim herşeyi...bir seni beceremedim ben...vazgeçebilmeyi bildiğim halde ,vazgeçemedim senden..bilirsin ne beyin fırtınaları yaşadığımı ve hep sen estin içimde,sen savurdun beni...

yani seviyorum seni eski sevgili..bu benim kendi davam,,sen üzme kendini,,haberim yok mu sanıyorsun..elbette var...herşeyden var...çok cesurmuşum ben,,insan bunları duymaktan kaçar..içim acımıyormu?? hemde çookkkkk...olsun..sevmek bazen serbest bırakmakmış..biliyorum doymuyorsun..vakit geçiyor öyle böyle,,sen koşuyorsun..ben dinleniyorum sevgilim......seyrediyorum..seviyorum...öpüyorum...fazla yorma kendini...huylu huyundan vazgeçmezmiş,sen beni hiç yanıltmadın ki..

kendine iyi bak derler ve giderler...çok sevdiğim ellerinden kocaman öptüm seni...

harika san..

( ooo hooooo çok geçmiş)

BİLMİYORSUN Kİ ANNE..

bilmiyorsun ki anne..... hayat adına öğrettiklerinden ziyade,öğretmediklerine kızdığımı...bilmiyorsun acılarımı...yüreğimin her gün derinine ittiğim ızdıraplarını..terbiye,saygı,edep diye sustuklarımı,yuttuklarımı..keşke mücadelenin yerine vazgeçmeyi öğretseydin,keşke susmaların yerine,rezil etmeleri,sabrın yerine intikamı....sevmeyi bile bilmiyorumdur belki...sevmek olmamalı bu..sevdiğin sancılı geliyorsa yüreğine,eksiltiyorsa seni,tüm bağlarını bir bir çözüp,ittiriveriyorsa uçurumdan.. kendime değerli gelmiyorsam severek,,kendime sevgimden vazgeçiyorsam gün be gün ,ben sevmeyi bile yanlış öğrenmişim anne..

canım yanıyor benim çok..tebessümle kapanmıyor yaralarım..bilmediğim çok şey var hayata dair..kötülük nedir anne?? kötülükleri seyretmek nasıl birşeydir..alışkanlığım yok,görmek istemiyorum....iyi etmemişsin göstermeyerek.. sadece ağlamayı biliyorum anne..hemde günlerce..işte bunu da sen bilmiyorsun..öğrettiklerinin arasında çünkü,acılarını gizlemek..

yeni doğrularla sevmek istiyorum,yeniden doğmak..unutmak,vazgeçmek,düşünmemek...izin vermemek..aslında öc almayı öğrenmek belki iyi gelirdi..ama bu zor bir ders anne..senin öğrettiğin doğru hayat..beni hep ağlattı...çok ağlıyorum ben anne.......

harika san

(facebook taki notlarımdan..)

AŞİNA HAYATLARIN DEĞİŞİK YAZILIŞLARI...

artık herşey bilmeyinceye değin....kırkından sonra,, ancak unutarak mutlu olanabilir çünkü.. hani 7 yaşına kadar verilirmiş çocuğa ne verilirse derler....hani sonrasında okula gideriz, aşık oluruz, çocuk sahibi oluruz, iş kurarız, ayrılırız vesaire ya hanii..derken bir gün büyüdüğümüzü anlarız..adına yaşlılık da diyemeyiz 80nine gelmedikçe..ağırlaşır beynimiz, düşüncelerimiz.bacaklarımız tutmaz, gözümüz görmez, kulağımız duymaz...onlarda bile azalma var o sebeple belleğinde yükünü hafifletmeli.. daha doğrusu öğrenecek ne kaldı ki şeklinde betonlaşmış düşünceleri atıp,yerlerine yenilerini koymayı becermeli....

bu yaşımda doğurmuş olsaydım eğer kızlarımı, onlara ayıp kelimesini ve içeriğini hiç öğretmezdim mesela..terbiye dediğimiz şey nedir ki...bir sürü terbiyeli , bir sürü terbiyesizle mücadele içinde değil mi ki?? bu yansımalar ve yanılsamalar git gide boğuyor insanı..hele bir de dolunay olan gecelerde...,,yürek de büyüyüveriyor sanki...:))))

çok şey öğrenmek, bilmek, görmek demek...kargaşalı düşünceler demek..o yüzden değilmidir insanlar yaş dönümlerinde dağlara, kırlara, köylere kaçarlar.. bundan önce çocukları evlendirme zorunluluğu olur.daha emniyette olacaklarmış gibi sanki.. bencil bir düşünceye hizmet etmemek adına, vicdan yapmamak adına hep sıramızı bekleriz..biz hep en son geliriz..oysa ki uçak da bile uyarılır herhangi bir tehlike anında oksijen maskenizi ilk önce kendinize takın diye.. bu daha çok kadınlara ait bir duygu belkide...önceliğini vermek...

sona kalan dona kalır dememişler boşuna....galiba kendini fazlasıyla sevmenin adı bencillik..sadece kendini düşünmek..iyi ama kendinizi sevin falan deniyor ya hep...onunda mı orta kararı var..nasıl denk getireceğiz biz bu ölçüleri bilmem:)))

SEVGİLERİMLE...

HARİKA SAN..:))

( yine eskilerden...)

BU KADAR MI DARGINIM BANA...

bu kadar haketmediğim şeyi nasıl çekmişim hayatıma....gaddar, acımasız, kararsız...yaparken cüretkar,dönerken korkak..merhametsiz,sevgisiz,bana bunları yapınca mutlu olan insanlar.....beni üzmekten beslenen,gücendiren,küstüren,ağlatan insanlar.bunların hepsi aynaysa....ben kendimi hiç sevmemiş miyim..??bir tatlı sözüne hasret kaldığım aşklarım olmuşşş.benden esirgediklerini, ortalığa savurmuşlar.vvııyyy çok fena... olanı biteni affedince değişir mi herşey?? mideme oturmuş hazımsızlıklarım olmuş, korkular biriktirmişim,gardımı alayım derken güçsüz düşmüşüm,,güçsüz düştüğümden dolayı güçsüz bulup ,ona gücümü  vermişim...bu benim kendi seçimimden doğan mutluluğum,,,onlarda yer edinemediği içinde mutsuz olmuşum..

her arada,ben düşünüp nerede sorun olduğunu ararken,onları yeni edinmişliklerinde bulmuşum..kendime vermediğim değeri,böylece onlardan da değersizlik görerek almışım..bu daha küçültmüş,daraltmış içimi..kimse beni incitemez derken,kendimi dövmeyi seçmişim...bu sefer çok canım yanmış sanırım..fazlaca kaçırdım..elinde olmadan, her türlü kötülüğe rağmen,sevmeye devam etmek nasıl birşeydir hala çözmüş sayılmam doğrusu...bu nasıl bir mazoizm.ben kendime neler ediyorum böyle?? hemde kimsenin umrunda değilken...bu nasıl takılı kalmaktır yapılana,üzüntüye..bu nasıl bir kendini kapatmaktır, sel gibi akan sevgilere...bu kadar mı dargınım kendime??kolaylarıma ne oldu benim?? neden herşey zor ve tatsız?? herkese sevgi,neşe,hoşgörü,iyilik dağıtan ben,,,neden kendime gelince nutkum tutuluyor??ağlayınca boşalır  mı acaba içim?? yoksa düşüncelere boğmadan,atmalı mıyım kendimi dışarıya...dönünce beni karşılamasa bu düşünceler...herkes gibi yırtık bir eşofmanla çıkabilsem,,,saçmalayan sarhoşlardan olsam bir kere...gözümün, kime neden baktığını bilmeden,,başka başka yerlerde uyansam..hatırlamasam,basit  düşünsem herşeyi,basite indirgesem,herşey daha kolay olur mu ki?? sorumluluklarım mı ezdi beni bu kadar? yakışanı yapmak derken,bu kadar yakışıksız tavırları olanlara sevda duymak ne ki??? zaman kazanmak isterken ,zaman kaybedişlerim ilginç......kendimden önce sevdiklerim yanlış...karamsar değilim ama.....MUTLULUĞUMU KAYBETTİM. HÜKÜMSÜZDÜR..:)))

SEVGİLERİMLE

HARİKA SAN

ççookkk eskilerden bir zaman yazdıklarımı toplamaya karar verdim kendime mektuplar adı altında..

10 Şubat 2013 Pazar

BANA BİR MASAL ANLAT BABA.... AMA SONU MUTLU OLSUN..

bir varmıışşşş bir yokmuş.. çok uzak diyarlarda bir yerlerde lal bir kız yaşarmış...   doğanın bütün seslerini duyan, tanıyan, ifadesi şaşkınlık ve tebessümden ibaret olan bu kız.. civarda ki bütün canlılar tarafından tanınır ve sevilirmiş..avlanan bütün canlılar ,avını, o'nun mağarasının kapısına bırakır, karnı doysun isterlermiş.. beden dilini haliyle eğitmiş olan bu güzel kız, derin bir tebessümle, gelen avı pişirir, yine mağaranın kapısına herkes yesin diye bırakırmış..

bu sarı saçları bukleli lal kızı, hergün uyandıran bir kuş varmış.. küçük kız, her sabah bu kuşa teşekkürlerini belirtmek için o'nu avuçlarının arasına alır yanağıyla severmiş.. minik tavşanıyla koşturmaca oynar, kaplumbağanın kabuğunun içini  hep merak eder, bir kabuğu olsun istermiş..kırlara çıktığında ,mis kokulu dağ çiçeklerinden kendine taç yapar,,  o'na bu çiçekleri bahşettiği için toprağı okşarmış...

ormanda ki avcıların efsanesiymiş bu güzel kız... arkadaşlarını ,pusuya yatıp avlamaya gelen bu avcılara arada gözükür kaybolurmuş.. bir melek kadar güzel olduğunu gören avcılar, gözlerine inanamazken , anlık gördükleri bu meleğe bir anlam veremeyip, o civardan uzaklaşırlarmış..

en yakın arkadaşı hiç olmamış,, çünkü hepsini aynı derecede çok seviyormuş... hepsi en iyiymiş.. gece samanyolunda bütün yıldızları selamlayarak yürür, kutup yıldızını öperek geri dönermiş.. gün ağarmasına yakın bir elinle ay'ı bir elinle Güneş'i tutar , onları bir araya getirmeye çalışırmış..

bir gece, yine ormana avcılar gelmiş. koruma içgüdüsüyle ,tam avcılara görünecekken ,bir avcının, minik oğlunu görmüş.... içinde uyanan o hislerin ne olduğunu anlamaya çalışırken ,ve bu hislerden korktuğunu düşünerek, avcılara görünmemeye, sadece o küçük çocuğu seyretmeye karar vermiş... arkadaşlarını birer birer öldürürken avcılar,,, küçük çocukta bizim lal kızı farketmiş..!!
bizim sarı bukleli lal kız, hareketsizce ,bu güzel çocuğun kendisine doğru gelmesine izin vermiş.... çocuk yaklaşmış ağacın dalına... minik kız aşağıya atlamış hemen...  oğlan hayranlık ve merakla bakarken, bizim kızın içinden çığlık atmak gelmiş... ve attmmıışşşşşş.... bunu duyan bütün orman oraya toplanacak, avcılarda onları öldürecek diye düşünürken... oğlunun kaybolduğunu farkeden avcı baba,, oğlunu aramaya çıkmış... ay ışığının tam üstlerine vurduğu o gece ,onları bulan avcı baba... gözyaşlarına hakim olamamış... o efsane zannettikleri lal  kız , olanca gerçekliğiyle ,oğluyla elele ,kocaman gözlerinde ki merak ve ürkeklikle ,bir o kadar da sevgi dolu oğluna bakmaktaymış..

masal bu ya..... gün ağarırken çığlığı duyan orman ahalisiyle, diğer avcıları toplayan oğlan babası bir araya gelmiş.. sevgi bağı öyle bir yayılmış ki... tüm av diye baktıkları canlılar etraflarında oynaştıkça, zevklerinden utanmışlar.. silahlarını bırakıp, onlara dokunmuşlar.. içlerinde zaten var olan sevgiyi bu güne kadar neden kullanmadıklarını , neden öldürmeyi seçtiklerini düşünüp ,bir daha o ormana av için gelmemişler........

bizim lal kızla oğlana mı ne olmuşşşşş....?? :)) bilmem ki masallar hayallerdir... sonlarda bize aiittir... sonu sizin olsun :)))

SEVGİLERİMLE

HARİKA SAN

8 Şubat 2013 Cuma

düşün, tasarla, üret ve seyret...!!....

içinde yaratıcılık ,tasarım, üretim olan yetenekleri düşündüm de... hatta buna taklitçilerde dahil olmak üzere... ( iki ,üç tane gördüğü şeyden, birleştirip ,alıntı da olsa tek bir obje çıkarabilenler için geçerli tabi ki bu..) ruhları değişken olmasa nereden beslenecekler....?? aslında tam olarak bahsettiğim bu da değil...  yani ünlenmiş olanlar değil... minicik bir köyde kendi motifini dokuyan, halılarında hikayeleri olanlardan tutunda, kendi doğaçlamasını yapan ozanlardan çıkın... hepsi için geçerli bu dağınık konu..

hani yaradan içimizdeymiş ya, hani şah damarımızdan da yakın.. ve kullanamıyormuşuz ya beynimizi de tam kapasiteyle... işte bunu meslek edinmeyen, eğitimini almayan, hatta kendisinde olduğunu yıllar sonra fark eden bu yaratıcı kimliklerin, yaşam tarzlarını düşündüm şööyyllee bir..!! aykırı duran.. tam kapasiteli bir doyum yaşayamadıklarından ,kimisinde neşe, kimisinde içe dönük bir yalnızlıkla, ne ile uğraşıyorlar ise bunlara yansıyan... meslek edinenler de ,  modacı ise renklerine besteci ise notalarına ressam ise fırçasına... yansıtmak 3 seçenekli...1- dinamik ,canlı,albenili...2- kasvetli hüzünlü,koyu veyahut 3-sıradan... diğerlerine benzer şeyler yaparken ,pazarı iyi olan.. ortak payda üretmek... tasarlamak ve bunu uygulayıp, görücüye çıkarmak... Allahtan ...ki... bunlarda son kullanım tarihi, garanti belgesi falan yok.. tıpki Allah'ın yarattıkları gibi.... biz de var mı??? :)) yok kii... kim kullanır kim harab eder.. ne zaman kullanılmaz hale geliriz kim bilebilir??? kimsecikler bilemez......

hep aynısını yapmaktan yani talep görüyor diye üretmekten yana yön çizenlerle, konusu hiç bitmeyen ,her daim çeşitlilik ve fark gösteren ,o tasarımcılar var yaaaa neye elini atsa güzelleştiren... en büyük becerisi,değişiklik.......ama yapamadığında, beslenemediğinde,ilham alamadığında ise yine en büyük becerisi kendi içini  karartmak olan.... çılgın,deli, farklı gibi anılan yaşam tarzıyla ,kendisinden kimi zaman aynı, kimi zamanda farklı bir şey istemek beklenti halini alan,, devamlılık zorunluluk gerektiriyor ise kasvete boğulan... özel hayatında da ifade edilemez duygulara kim götürüyor ise..................... yine ifadesiz ,yani etrafa ifadesiz,,, ama becerisinde... meslek yada hobi farketmez ,oralara taşıdığı kabiliyetle muhakkak hikayesi olan ve kendi içinde ifadesi her dem canlı olan ,aksettirdiği o yeteneği ile , içini canlı tutan bu insanlar kapsama alanımın, hayatımın, merakımın tam içindeler...

bu ruhlara mecburiyet verilemez... bu ruhlar maaşa bağlanamaz.... çok para ettiklerinden değil haaa..parayla işleri olmadıklarından...şanslıları vardır bunların, kendilerini miktara dönüştüren... hırslıları da... ama orijinal olanları genellikle parasız,, yada kazansalar da paraya önem vermeden yaşayanlardır..... ilham kaynakları para değildir çünkü...ama elbette malzeme için buna ihtiyaç SS lere göre vardır :)) yaratılırken, dünya nüfusunun kaçta kaçına tasarlanıp verildi, matematiği nedir bilemem...bu yeteneğin.... entelektüel, aşmış, yazmış, çizmiş adı altında ,yağlı kafalı düz pabuçlu, göz altları çökmüş bakımsız ,çok bilmiş, çok görmüş, çok dinlemişlikten  böyle görünmek istemem.10 yıl sonra bir köy evi alıp tavuk da beslesem ,bir Güleryüz ve tebessümle karşılamak isterim onları..(yani tavukları).... üretkenlik bıkmışlık getiremez.....    allah bıktı mı yaratırken bak hala ürüyoruz:)))) allaha inanmayanlar için de kurulmuş düzen, sistem diyelim adına..

diyeceğim şu ki... grup grup insanlarız...  fazla da kafam almıyor,nedenini niçinini,,,merak etmiyor muyum ççokkkkkkkk ..!! ömrüm bilinmeyeni düşünmek, keşfetmek, yaşamak ,sevmek ,anlamaya çalışmak,çıkarmakla geçti.. ÇOK DA AMATÖRÜM... ve bundan da mutluyum... bildiklerim keşfettiklerim kadar. bir müddet çok susarım..  ama başıma ne gelirse meraktan gelmedi  :))))

hiçbirşeyin fazlaca içine girmeye gerek yok o kadar :)) düşün, tasarla, üret ve seyret...!!

KALIN SAĞLICAKLA...

BENİ BESLEYEN HERŞEYE SEVGİLERİMLE...

HARİKA SAN...

7 Şubat 2013 Perşembe

DOKUNAMAZSIN... :)

içinde söndü mü sandın yangının??
söylemeye çekinme evlat..
ne kadar yetecek içtiklerin, o'na kanamadıktan sonra??
nasıl ölecek sanıyorsun içinde,
,kan ağladıkça çiçek açıyor gönlün..
öldüremezsin böyle...
belki unutman da yetmeyecek... korkma yaşatmaktan...
hatırlarsın, yazarsın ,özlersin...
dokunamazsın bir   tek..!!!
DOKUNAMAZSIN...
bundan da üzülme
öbürleri gelmez aklına....girmez aklına...
öbürleri de geçiremez bunu...
o öldürmedi seni....
içinde ki çocuğu verme o'na, büyüttüğü için kızma..!!

verme silahını....
o da seni seviyor olabilir....
ne sen, ne de o ..!!! kıyamazsınız size

ancak seni seven başka biri kıyabilir size...!!!!!!!


harika san...

( kliple beraber izlerken bu dialog ,öyle yansıdı içimde..)

sevgilerimle...