19 Kasım 2010 Cuma

DEH DEH DÜL DÜL....SEN DÜLDÜLSÜN,,, BEN BÜLBÜL)))))))))



Bazen nasıl da zır cahillere göre yaşayıp, kısıtlıyoruz hayatı…..yürüyüşe çıkarken saate bakıyoruz. Sebep eğer zaman geç ise elalem ne der???, çok güzel bir bluz görüp belki de alıyoruz ,, ama giyemiyoruz , neden dekoltesi var bir şey demesinler diye…yalnız olup güzel bir mekanda oturmak istiyoruz belki bir kadehde bir şeyler içmek….yapmıyoruz..neden?? yanlış anlamasınlar diye….müziğin sesini son ses açmak bile düşündürüyor evde ya da arabada…..bir düşünsenize ne kadar doğal ve masum istekler bunlar aslında….eski bir dostunuzu görüyorsunuz sokakta, kasıyorsunuz muhabbeti siz nasılsınız diye , sarılamıyorsunuz boynuna onun çünkü yanlış anlarlar….ööff değil mi ama yaaa….insanın kendini ve isteklerini yaşaması kadar doğal, güzel bir şey var mı..??? cesaret değil bunun adı…kendini yaşabilmekte ki başarı..kendini var etmek, yutkunmamak…

Edep, terbiye, adap ayrı kavramlar…kavram kargaşası yaşıyoruz..bastırılmış yani yassı bir halde de ölüp gidiyoruz.Küçük şehir psikolojisi desem…Bu dunkof kafa psikolojisi…..oldum olası katılmadım..yapmadım da..uymaya çalışmadım, içimden gelenleri yaparken…sadece büyük yanı , küçük yanı olarak düşünüp saygıyla sınırladım yapamadıklarımı da….o zaman da deli diyorlar insana…deliler kendine özgü yaşayan insanlar…bazen özenmek gerekiyor…mantık kasıyor adamı….duygular şirin şeyler…bana kır çiçeklerini anımsatıyor…mantık mahkeme salonu gibi bir şey….işde, güçte, sözleşmede lazım tabi ki….
Kelimelere tekamül eden duyguları tek tek irdeleyip eleştirebilirim…hepsine tek tek söylenebilirim, kızabilirim, övebilirim….küfür bile edebilirim..!!!!

İçini doldurmadan yaşlanıyorlar…kös kös….!!! Yaşamak, yapabilmek olgunlaştırır insanı…çeşitliliği sindirmek, hoş görmek neşelendirir insanı. Ufku açılmak gibi….tarzı olmalı insanın kendini temsilen, bilinen, yaşanan, görünen, sindirilen….nezaketi, zarafeti, görgüyü, güler yüzü içinde barındıran….çocuklarımı büyütürken hep derdim; ben bitki yetiştirmiyorum,,, hayata insan yetiştiriyorum diye…..bazı kelimeleri hiç duymadılar, öğrenmediler….kıskançlık gibi, intikam gibi,düşmanlık gibi…kendi hayatları içinde, yaşadıkça şekillensin istedim kelimeleri…bizde ki gibi öğretilmiş egolarla yaşamasınlar…ayıp kelimesinin içeriği kendilerinde oluşsun…bizde hala annemizin babamızın ayıp saydıkları var……çok yüklüyüzzzz ççookkk….bu eşek semerini çoktannn bıraktı….çüş komutuna da uymuyor artık….deh ne demek ancak hatırladım……binek değilim, yük taşımam….isyankar eşek oldum ben))))))))))

16 Kasım 2010 Salı

TADI YOK SİZSİZ GEÇEN....NE BAYRAMINNN NE AŞKIN..bayram gelmiş neyimee....


BAYRAM GELMİŞ NEYİME……

Bayramlar…..bizim tadına vardığımız, sindirdiğimiz, özlediğimiz bayramlar…..yaşlar biraz ilerleyince özler oluruz hep….ben şimdi hayatta olmayan büyüklerimi özledim…gidecek yer bulamıyorum kendime… o zamanın havası mı başkaydı, çocukluk muydu adı bilemiyorum…sevinçlerimiz gerçekti,temizdi,saftı..

Babamlar çifter çifter alırlardı kurbanları…bir keresinde kendime küçük kuzucuk aldırmıştım. kardeşimle bize bakan rahmetli Hacı Ninemin bahçesinde duruyordu..çok da sevimliydi…anneannemlerde kocaman sofra kurulurdu..dayım sağdı,dedem sağdı..büyük hala ve kocası sağdı..sonra büyükanneneye giderdik o başka yerde yaşadığından….rahmetli babaannem,dedem, büyük amcam….aaaaaa hiç kimse kalmadı geriye,sevgiyle bekliyen…çok üzgün ve eksiğim bu yüzden…meğer ne kadar hoşuma gidermiş…

Tatilimiz olurdu…ailece koca valiz hazırlığımız….üff ama…evliliğimde de öyleydi..2 kat aşağıda otururdu rahmetli kayınvalidem, onun rahmetli annesi babası….yani ne kötü şimdi bayramı mezarlıkta geçirmek…kavurmayı kimle yiyeceğm ben şimdi??????? Ne için giyinip kime gideceğim…Allah sağlık versin bir annemle babam var…bana bayramların tadını yaşatan ve şu an hayatta olmayan büyüklerimi rahmetle anıyorum….bu adabı, mutluluğu, o günlerin güzelliğini yaşatan anneme, babama, kardeşime,,,ve sevgili eşime çok çok teşekkür ediyorum…geriye kalan 11 yılda bana hayat arkadaşlığı eden 2 değerli insana…kızlarıma bayram yaşattıkları için de minnettarım….

Küçükleri beklemek sırası geldi yavaş yavaş….hazırlanıp bir sofrada toplamak büyük olarak…bilmem ki o yıllarda eskisi gibi olacak mı bayramlar…?? Genç kadınlığımın yerini anneanneliğe bırakmak ve beklemek torun tömbelek……….

Deliye her gün bayram diyerek,,,,hüznü bırakıyorum…yaşayan bütün dostlarıma, arkadaşlarıma, kızlarıma, komşularıma ve büyüklerime de iyi bayramlar diliyorum…daha da azalmadan tadını çıkarmak umuduyla….

Sevgiler…..
Harika san

14 Kasım 2010 Pazar

kelimeler dost, virgüller komşu, ünlemler sevgili....iki nokta üstüsteler ihanet bana:))))))


Bİ DÜNYA
Kalabalık değil ki sıkan
Sıkıntıdan kalabalıktayım ben…
Tek dost kalan benim bana.
Çıkmalarımsa;
Bulabilir miyim diye, benden bana.
Dünyaysa dünyayım işte,
Dağsız, tepesiz, çukursuz gördün diye..
Düz ovada yürümemek niye)
Yetemeyen ben değilim bana,
Hava var, su var, toprakta.
Bir benden yok…
Abartmıyorum inan beni sana…
Kendime dünya dediğime bakma,
Beni bir yaşayan bulsaydın,
Uzay derdi adıma))))


VAR
Sevgi her yerde var
Dünyanın her bir tarafında.
Her yaşta da tadabilirsin aşkı
Her kalpte başka türlü,,
Yaşam sevgisi, evlat sevgisi,doğa sevgisi…..
Sen sevmek iste yeter ki
Ama öyle bir iste, öyle bir iste ki sevdiğini,
Herkes de istesin
Ama
Sadece sen sahip ol……


BENSİZ 30.01.2005
Canıma kıymaya kıyamam.
Bensiz naparlar?
Kızlar özler,
Annem yorulur,
Kardeşim arayamaz,
Arkadaşlar eğlenemez,
Dostlar anlatamaz,
Sevgilim sevişemez…….
Beni kimse merak etmez, düşünmez, anlamak istemez ben yaşarken..!!
Fark etmez…..
Ama ölürsem…
Benden başka kimse ama hiç kimse onlara yetmez yetemezzz…
Ölmeyeyim pekala…
Zaten o kadar yapamıyorum ki yalnız,
Öbür dünya halleri belli olmaz..!!
Naparım cennette hemde yapayalnız


EYYY DOSSTT
Yalnızlığa dayanırım da bir başınalığa asla..!!
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka, bir dost göz arayışıyla.
Karışmam bir şeye, susarım bile hatta, soru bile sormammm
Ama
Günün aydın, akşamın iyi olsun diyen biri olmalı,
Bir telefon sesi çalmalı arada sırada kulağımda….
Yoksa zor değil, hiç zor değil
Şekerli kahveyi yudumlamak bir başına doyasıya.
Ama kahven nasıl olsun diye soran olmalı yaawww arasıra
Olmalısın yanımda DOSTUM!!.
Ara sırada olsa, olmalısın.
Sen benim dostumsun
Ve benim senin varlığına ihtiyacım var..!!
Yanımda olup;
Sarılmana, dinlemene, dertleşmeye VELHASIL SANA ihtiyacım var……



BİLMEM NASIL BİR ŞEY 25.12.2005
Bir sarhoş olmak var,
Bir sarhoş gitmek var.
Şey gibi bu..!!
Bir seni sevmek var,
Bir de sensiz gitmek.
Güzelini, çirkinini sen ayır artık.
Aslında…
Bir varmış bir yokmuş gibi bir şey,
Yani çok şey
Ama hiçbirşey

8 Kasım 2010 Pazartesi

ISLIK ÇAL,GECENİN AYAZINDA..PEŞİNDE KÖPEKLER,KULAĞINDA RÜZGAR,AKLININ İÇİNDE TEK BİR DÜŞÜNCE BİLE YOKKEN…..ISLIK ÇAL..!



Karar verebilseydi eğer,ısrarlı olurdu..sırtını dönüp gitmek gurur veriyordu sanki..içinde ki acıdan kendi mesuldü Her yeni güne uyanışı bile yalandan yeniydi..eskidin derken,ağlıyordu. Biliyordu çoktan kaybettiğini o da .işine gelmiyordu sadece…bitmeyen uzantıları vardı; hep geçmişe uzanıyordu dalları..köklerini geçmişe güçlendiriyordu, saramazdı geleceği.. zaman geçmeliydi ONA değmesi için..önündeydi kadın... Canlı tutmak değil ,eskitmeye çalışmaktı yaptığı. Böyle beceriyordu sevmeyi…kendini değil, zamanı geçirmeliydi önüne. Hayal dünyası onu yanlış yönlendiriyordu. Elini yüzüne koyup seyrettiği hep geçmiş olandı. Tebessümleri geçmişe armağan…..

Ağzından çıkan her kötü kelam, kendi ruhuna savruluyordu….aynasıydı yüzüne tükürdüğü….savunmaları karalamaktan ibaret olurdu…haksız olduğunu biliyordu. Yaşamaktan kendini alıkoyamayıp, bilinçsiz ataklar yapardı..sevmediğini bildiği halde hep sevmediği şeyleri yapmayı önerirdi….anlamazdı kadın….Bu kadar dibinde yaşamak isteyip, uzağa düşürdüğü teklifleri….BİR ÖNCEKİYLE YAPAMADIĞI UKTELERİ YA DA YAPIP UNUTAMADIKLARIYDI BELKİ DE….

Aslında en kısasıydı duyguların…bu kadar uzun yazılacağı aklına gelmezdi….kutuplardan, ekvatora geçiş gibiydi uyumsuzluğu..kolay değildi..ilk başlarda ki direncini kaybetti giderek…onun için amacına ulaşmayan, kadın içinse amacını çoktan aşan bir hal almıştı artık durumları..bilinmezlik de burada başladı zaten. Tavırsızlıklar, saçmasapanlıklar vardı artık…bilinçsizlik çoktan yolu yarılamıştı. Bu rotasızlık öldürecekti onu..o güçlü sandığı hisleri de bırakmışlardı onu..yerçekimsiz kaldı bir an..ne ardındakiler ne de önündekiler vardı artık…ya gün ağırıyor ya da gün batıyordu..

Geçmişini de kaybetti bir ara.Düşündükleri heyecan vermedi ona…sıkıldığını bildiği günlerde, hayal gücü de heyecanlı bir teklifle çıkmadı karşısına…kendisinin yapacağı bir şey kalmamıştı veee…bir umuttu belki her hangi bir zaman , her hangi birinden, içeriği pek de önemli olmayan bir davet..kabul edişlerini buna yoğunlaştırdı…zamanlama ve karar yine hatalıydı oysa…hayatını yönlendirmesi için birilerini beklemekle geçirdiği zamanlar, zaman kaybından başka bir şey değildi… patırtılı ve yerle yeksandı duyguları. Durabilmeyi seçseydi eğer zaman kazanacaktı…öndekiler dönüp onu arayacak,,,,arkadakilerde yetişebileceklerdi. Ama O sürekli yönünü değiştirerek ilerledi…denk gelişleri seçti tercih olarak..kayboldu…nedensiz ve şuursuzca seçtiği o boş yolda….

Ne istediğini düşünmek için önce yolu bulmalıydı….endişeyle bu kadar gitmişti…tek yapması gereken soğuk kanlı ve dirayetli olup, tavrında ve düşüncesinde sabitlenebilmeti..biraz oturmalı ve hiçbir şey yapmaksızın sakinleşmeliydi…inanç geliştirmeli , duruş belirlemeliydi…çalı çırpı tekmeleyerek, söverek gidişleri son bulmalıydı…şimdi kullanmalıydı gözlerini projektör gibi…tam zamanıydı içine danışmanın..!! iç sesini bulmanın, duymanın, dinlemenin zamanıydı…

Hayaline geldi baş ucuna not bıraktığı , yolda telefon numarasını verdiği kadınları…dialoğunu kopartmadığı eski sevgilileri.. flörtleştiği kızlar,, kim takılırsa diye ortaya attığı yemli olta….sonsuz arayışı değil miydi orda olmasına sebep..??
Kızacağı tek şey kalmıştı bu kayboluştan geriye….vazgeçemediği arsız isteyişleri…

Sevgilerimle..
Harika san

7 Kasım 2010 Pazar

KOŞUYORDU BIRAKTIĞIMDA…


KOŞUYORDU BIRAKTIĞIMDA…

Kendisini dinlerdi şarkılardan,kendini okurdu.kendine bakardı fotoğraflardan, takdir ederdi yaptıklarını…ve kendini o kadar severdi ki…ondan az gelirdi sevilmeler…dahasını isterdi..Hissederdi düşünürken erkeğinin parmakları alt dudağının üzerindeyken tanımlarcasına dokuyu ,nefesi de kulağında…deyişini fısıltıyla beğenisini….isimleri alt alta geldiğinde bile heyecanlanırdı..bilemezdi ki giden,, gittiği gecelerin, karanlığında oluşturduğu ve yeşile ulaşan kırmızı ışığı.Dururcasına değildi geçişken yeşil…kendini alabildiğinde verebiliyordu sonsuz zevkleri..karşısındakine….

İçi geçerken bile gün ışığında, içinden geçen; karanlığın sakladığı, o istemediği temastı yine de. Şehveti, yerinden kaldırılıncaya değin orada beklerdi öylece mahzun kadının..

Adı umuma açıktı bi kere diğerinin…. Yapmıştı yapacağını.Arkası çorap söküğü gibiydi ihanetin.ihanet denmezdi aslında…O sevdiğindeydi. Olmayı becerebildiği yerlere, gelemedi bir türlü fikrini bırakıp…oluyordu….oluyorlardı.. En rahat olduğu yer, görünmeyecek olduğu yerdi adamın. Keza taşıması yoktu, bulunduruyordu onu, vazgeçemeden kimseden..en güçlü silahıydı kadın…..! , ruhsatsız ve vukuatsız…

Yine de her aşk ödüldü aşkın içinde…kelimeleri, cümleler, cümleleri de paragraflar yapar dururdu…konuşmaları da öyleydi..uzun uzuunnn…soluklanmaktı ayrılıklar,,,umut doğuran , umutsuz haftalar geçirirdi kendiyle…yaşadığına göre, içinden çıkılmaz bir hal olmamalıydı bu..herkesin bir çıkış noktası varsa….giriş bile olabilirdi belki bu onun için…bordaları pembeleştirmekte güzel olmalıydı….dansı bitmedi kafasında hiç…hep bir ritme ayak uydurur,becerirdi de…

Erkeğini bir adım geride hissettiğinde..gider gibi yapıp, dönüverirdi..burun buruna gelmek için..O anı yaşamak,anın neler getireceğini düşünmemekle olmazdı tabii…bilirdi O gerisini...yaşam tadında içerdi kahvesini…en hoşuna gidenlerdendi…tadına bakmak….açlığa tahammülü olmasada , doyuvermekte değildi tercihi.

Biteceğini bilmekle, bitmesini istememek arasında gidip gelirken rastladı bitmeyene…bilemezdi bakalım kalemi bu ölümsüzlüğü nasıl yaşatacaktı…bir isteği vardı…mürekkebin rengini değiştirmek…yansımaları çok severdi…o anları fotoğraflamayı da..!! her şeyin çok daha güzel olacağını bilmekle sabırsızlanıyordu..sabretmeye sabrı yoktu… ve koştu…usulca..onu en son koşarken bıraktım…

Sevgilerimle….
Harika san


Rafet El Roman - Beni Affeder Misin
Yükleyen Moonways. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaÅ�ayın!

5 Kasım 2010 Cuma

İLK AŞKIMA ŞİİRLER...SENE 85, YAŞ 15...YAŞANMIŞLIĞIN ÖDÜLÜDÜR MISRALAR...


İLK AŞKIMA ŞİİRLER…SENE 1985, YAŞ 15)bütün aşklar ödüldür...

Arabesk büyütüldük, bergenler, tüdanyalar,esengüller vardı o zaman…taverna müziği çıktı sonra ferdi özbeğen, ümit besen….çilekeş aşklar barındırdı şarkılar içlerinde…sanki hep gözüyaşlı, kalp kırık…elim kalem tutar tutmaz başlamışım yazmaya. Çocukça elbette,yüreğim yaşımdan büyükmüş yinede….hey gidi yıllar hey…. ben zerrin özer dinlerdim o yıllar...olmaz artık sevgilim, olmaz artık bu kadar... zerrin özer bu kasetinden piyasa müziği yaptığı için hiç memnun olmadı sonraları.onun sesinden bulamadım şarkıyı ama funda arar'dan buldum...ilk aşkım, ilk mısram ve anılarıma ithafen......güzel çocuklar, seven yüreklerdik.... yüzlerce şiir olmuş,,sadece bir kaçı bunlar...1985,1986,1987,1988...

BİR ŞEYSİN
Bir kitap gibisin cilt,cilt
Okudukça bırakamadığım,
Bir deniz gibisin dalga dalga,
Daldıkça çıkamadığım,
Bir ağaç gibisin yaprak yaprak,
Baktıkça ilham aldığım,
Bir gözyaşı gibisin damla damla,
İstemeden akıttığım,
Bir sevgili gibisin bana,
Sevdikçe kaçırdığım……

GİDECEKSİN
Bir taksi geçecek önümden;seni otobüse yetiştiren,
Bir otobüs kalkacak şu an; seni Ankara’ya götüren,
Bu gece yine anlamsız bir vakit uyanıp,
Dua edeceğim ardından,
Belim ağrıyana kadar sana)))))

KADIN ERKEK

Erkek; esmer,haşin, kalın dudaklı
Erkek; güven veren, rahat ısrarlı,
Erkek; hoş, çekici, yakışıklı,
Erkek; tek bir şeyi düşünen zavallı….

Kadın; kumral, masum, pembe dudaklı,
Kadın; mağrur, utangaç, çekingen tavırlı,
Kadın; güzel, alımlı, havalı,
Kadın; hiçbirşey düşünemeyen gerizekalı…….

GÖLGE MİSİN?
Bir gölge misin sen, güneşle beraber yanımda biten,
Bir gölge misin sen, bıkıp usanmadan takip eden,
Bir gölge misin sen, yaşadığım sürece beni izleyen,
Bir gölge misin sen, bir uzayıp, bir kısalıp, yürüyüp giden……

BENZERLİK
Kar yağdı, bembeyaz, tertemiz
Arkasından yağmur eritti onu
Tıpkı senin sevgimi erittiğin gibi…

ŞAKA
Sigaramda yol göründü,ister misin yanında,
Ben seni istiyorum gelir miydin yanıma
Gel deme, git gelme….. yalan attım ben sana…

İZ
Bu şehirde nefesin olmasın
Teneffüs etmeyelim aynı havayı
Ayak izlerini bırakma sokaklarda, takip etmeyeyim amansızca seni….

BİZ
Bir gün yaşayıp, bir gün düşünmek,
Her gün yaşayıp, hiç düşünmemek,
Her gün düşünüp, yaşayamamak….

UKALA
Gördüm seni hissettim,benden öc alamadın…
Sarıldım sımsıkı, okşadım..iz de bırakamadın…
Kokladım seni, dokundum..ses bile çıkarmadın..
Sevdim seni ukala…..sen buna inanmadın…

KÜFÜR
İstemiyorum seni hatırlamak..!!
- o zaman hatırlamaaaaa…
istemiyorum adını anmak…!!
- o zaman anmaaaaaaaa…
istemiyorum gözyaşı akıtmak…!!!
-o zaman akıtmaaaaaa….
İstemiyorum seni pis domuz…!!!
-bana bak ağzını topla..!!!




Funda Arar - AteÅ� DüÅ�tüÄ�ü Yeri Yakar (2009)
Yükleyen haylazcom. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaÅ�ayın!

3 Kasım 2010 Çarşamba

NE BENİMLEEEE,,NE BENSİZ...




BİLİNMEZ EŞSİZLİĞİM…

Tanrım kimseyi yalnızlıkla ıslah etmesin….yalnız olduğun düşüncesiyle de…ikili veya çoklu kalabalıklar da tahammül ediyor olmaktan öteye geçmiyor gerçi…yani neresinden baksan boklu çomak… bu yalnızlık duygusu kişi değil ama…..düşünce, zevk, keyif her şeyi içine alıyor…öğrendik ki benzetmeye çalışmayacağız…e peki…?? Benzemekse pek lezzetsiz,sıradan…! Ne yapmak lazım geldiğini düşünüyorum düşünüyorum….bu şehirde mi bu duygum acaba..? ama ben alışkanlıklarımdan da vazgeçemem, çünkü alışkanlıklarımda selam var, görünürlük var, itibar sahibi olmak var, bilmek var….yolları bilmek bile bunun içinde, kasabı bilmekte, tüpçüyü bilmekte….yok göçebe bir ruhum,,,,ve tam aksine kökleşmek, yerlileşmek…namlı olmak hoşuma gider..turist bile olamıyorum ki gittiğim yerlerde…hanedana sahip ruhum…garipçe sürdürüşlerim..hep şık olmak var aklımda…her şeyde..davranışta, verilecek derste, davette, cevaplarda, kalkıp gidişte, oturup dinleyişte, içişte ve hatta kusuşta…..adabın mahşeretiyle, göze sokarcasına.. içimde filizlenenler çınar olmuş çoktaaaann da haberim yok..değişeyim diyorum kendimce, sonra dinliyorum ki bu memnuniyetsizliğe varmak isteyen hayatlar dolu etrafımda..tam adım atacakken duruyorum….belki de yetişsinler diyedir. Ama atı alan üsküdarı geçti,,,beşiktaştan bakakalmış gibiyim…. Bu benim kendi muhakemem, severim soruları.illa bir cevabı olmalı diye düşünürüm, bilinç ve mantık barındıran. Biz doğuruluvermiş hayvanlar değiliz çünkü….düşünebilen insanlarız..kendi doğrularımız yanlış bile olsa,,, kendimize verilecek cevaplarımız olmalı, kaytarmadan…sindirmeden dönem atlamamalıyız, kabız yaşamamak için….cıvıkta olmamalı elbet. Yani yediklerimize ve yedirilenlere dikkat etmeliyiz dostlar..ahkam kesmek değil maksadım… hatta neyi becerdin derseniz….intiba edinmek haricinde pek bir şeyde yapmadım…sadece aynı durdum diyebilirim…karaktersiz yerine…eleştirilebilinen bir karakterimin muhakkak olmasını istedim….sezon başlarında defileler yapmadım kendime, kokteyl de vermedim, ama çizgimi korudum..piyasaya göre değildi yaşamım. Kendimceleri yaşamakta fark yarattım. Harikaca bir yaşamın içinde harikulade olmasamda, kendim gibi olmaktan ve kalmaktan gururlanabildim de, süre gelen mutsuzluğa ve yalnızlık hissine çözüm bulamadım. Yapamayacağım, beceremeyeceğim hiçbir şey yokken, nedense yapmadım, hayır…nedenlendirerek yapmadım çünkü hiçbiri beni heyecanlandırmadı…..yapamaz olacağım bir şeyi yapmış olmaktır belki istediğim……bunlar kolay şeyler…verilmiş yeteneklerdi sadece…elimde ki imkanlarla eşleşmek isterken ben EŞŞİZ KALDIM……seviyorum boşluklarımı yazmayı…

Sevgilerimle…. Harika san