30 Eylül 2012 Pazar

AYAĞIMDA KUNDURA.....:)

geçen akşam, yine güzel şehrimi öylece seyredip, kahvemi yudumlarken, yüzünde mutlu ifadesiyle ayakkabı boyayan biri takıldı gözüme.. nasıl özeniyor, nasıl itina gösteriyor,, işi bitince önünde ki terlikleri bir hizaya koyuyor,, belli ki simetri hastası benim gibi..:))) seyredildiğini görünce daha bir heyecanda yaptı kerata:)) sordum bir boya ne kadar diye dediler 3 lira..ooohhh dedim havadar havadar kordonun bir yerinde keyifle para kazanıyor..!! sandığı da fiyakalı haa,, zevkli çocuk:)) derken aklıma geldi; ben ayakkabı boyacısı olsam  ne olur?? hah dakika bir gol bir yanımdan bir ses.' olur mu lan öyle şey..!!!! ' neden olmasınlarla başladı benim akşam:)) olmaz!! olmaz!! olamaaazzz..!! hergün 50 tl istesem vermezler eşekler... prestijmiş, vizyonmuş, harikalıkmış , annelikmiş bir sürü olmaz işte.. gecenin rakıya dönülen saatlerinde bir tek sevdiğim bir abim dedi ki...'' müthiş olur...  kızım düşünsene hadi ben 100 pabuç diyorum da, de ki sen günde 20 pabuç boya,, parasını da 5 tl de. harika para kazansın diye her insan 3 pabuç yollasa  hani madem çok seviyorlar ya seni..!!! öyle karşıdan sevilmez.. merak edenler, yada sevimli bulanlar da 10 kişi olsa... ayda sana 3000 tl gelir:)) sen harikasın yahuuuu süper olur..!!:))) ehh tabi ki mülteci isteklerimin hepsi kışa denk geldiğinden yağmuru karı şşööyylleeee bir düşündüm... seyyarlık... sandık hediye:))) canım dükkancılık falan yapmak da istemiyor zaten.. eee neden olmazmış..!! ayıp olurmuş efendim... bu işi benim merdivencinin kız yapsa takdir edilecek olan şey bende neden ayıp olsun efendim...??? para kazanmanın ve biriktirdiğim hatırın, sevginin kısa yollu halka açılması bu.. işte o kaaaddaarrrrr..!!! bir bankın dibine çöreklenip,, başkandan da izin alıp, hatta  bank kirası koydurtup ki,,, başıma üşüşen laklakcılar çok olur... şarapcıları savarsak:)) yapılabilemezlerin örnekleri çok değil mi bende çocukluğumdan beri.... yine örnek teşkil eden bir şey işte.. cesaret gerektiriyor... ayıp birşey değil yapılan.. düşkünlük, garibanlık görünürmüş ...görünsün 2 ay:)))) bu millet ne görünenlere alıştı da sonradan kendi yaptı bee..!!! birkaç ay sonra yandaki otoparka parkedip araba da bekleriz müşteri pabuçlaını:))) hırsızlık değil, tefecilik değil, orospuluk değil, pezevenklik değil, hak yemek ,insan kazıklamak değil.... herkes şapkasını önüne koyup, kendisine baksın arkadaş..!! değil mi ya...

 insanların bakış açıları ne garip..garip olan ben değilim ki...tamam bana kıymet vermek bu.. değerli kılmak.. sevmek, kıyamamak.. daha fazla ve şık birşey istemek... ama zor onlar... maliyesi, muhasebesi kirası,çalışanı...benim ki daha kolay sokakta:))bende diyorum ki kıymeti artık sözle değil, madem öyle bana günde 10 pabuç bularak gösterin,, nasılsa akşam beraber yiyiiiyoruz paraları:))) öyle de olmaz böyle de olmaz... mış.. kimse beni yanın da da çalıştırmıyor... nasıl iş buyuracakmış... eeee nolcak böyle... şuncacık '' harika'' neymiş breeeee:))) hem teşekkürle kabul ediyorum hem hayretle dinliyor ve seyrediyorum... HAYAT ÇOK GARİP.. yaradılışta ki bakış açıları, sanılar, tanılar, ayıplar, yakışmazlar... aahhh gidi inlarlar.. sonuç :: para lazım:)))) size ne beeee ppööfff .... yok benim öyle bana düşkün annem babam...her ay versinler, sıkışınca yetişsinler, kıyamasınlar falan... kızım üniversiteye başladı, öbürü peşinden gelecek,derken düğün dernek...canımın feci şekilde evde sıkılması da cabası..!!boyacı olucam ben:)))))) benim için eğlenceli, yapılmamış, utanılacak hiçbirşeyi olmayan,binbir hikayenin yaşanacağı, kimilerine göre delilik dense de yapılası bir iş:))) işte bu yüzden HARİKA YIM ben:))))))))))))))) hiç kimse yapamaz, ben yaparım..yapınca da el üstünde olursun... yaptı vallahi kadın derler,oohh keyfe bak.. öğleden sonra uyan..git bankının kenarına, boya kunduraları, canın mı sıkıldı dön eve.iş mi yok... ara onu bunu hadi gönderin bakalım üç beş pabuç diyerek,, göreyim sizin harika sevginizi:)))) sizi gidi beni havadan bulanlar siziii..!!!!

ÇÇOOKKK ÇOOKKK SEVGİLERİMLE...

HARİKA SAN

25 Eylül 2012 Salı

BAŞKALARI

iyi olmaya devam edemiyorlardı,sıyrılıp...hırstan,intikamdan, kıskançlıktan...gayretleri kafi gelmiyordu , yenişemiyorlardı kinlerine,kıçımdan ayrılamayanlar..başka bir dünya için ihtiyaçları vardı sabıra...ama beceremedikleri..doğru duramadıklarından; hızlıydı geçişleri bir başkasına..farketmeden..!başkadan anladıkları da yoktu,tanımlamamışlardı o başkalarını...başkalarıyla başka başka, ve başka yerdeyken..aynı ve tek o yerde olmak istediklerinin farkı.....yanım dank ediyordu aslında ve olamadıkları...yer edinememek .....!!!!  öfkelerini çoğaltıyordu menfeatkar çıkmazları...

vicdan kıstırığı yaşarlardı bir vakit..kısa sürerdi kendilerine doğruyu söylemenin kısık sesli anları...sebepsiiizz,, deriiiinn, dönerken kendilerine ait olmayan yerlere..yer yapamamış, yer edinememiş, yersizken ,yerleştirilmiş bu yardıma ihtiyacı olan grubun..elbette göçebe ruhları konamazdı bir yere... özgür değildiler..bağımlı kişilikleri,bağımlı oldukları yerlere sövecek kadar nankör gelişmişti,bilmediklerinden...ülkesine hakim sultanın seyri sefer günlüğünde,kendilerini aşk görecek kadar hayalperest,olamayacak kadar da asaletsizdiler..ve şanslarını kullanma tarihini aşan rehavetler içinde,pişkin ve yavan yediverenliklerinle,tahta dahil olmadan, bahta göz dikenlerdendiler..

sistemin gereği sınavdan geçemeyenler...eyyy uyduruk sevilenler..!! eyy uydurduğum sevgililer..bendeyken, ona buna uydurduklarından sebeplendiklerim,,,, aslında varmışlarını, ben de yok,,başkalarında çok görüp isyan ettiklerim,nedenlerini bilemediğim,, bildiğimde ,nefret edemediğim...SADE!m diyen sesi dinlerken boşverdiğim..kelimelerimi, sivriltmeden ,savurduğumdan,delmediğini bildiğim,ucu kızgın demirlerime, kalkanıyla dururken,kalkamayanlarım..avuç içinden gelen acılarım..ahhhhh zayıf niyet savaşcılarım..yenişemeyen mağlup eskilerim,istediğimi değil, istediklerini, yeter ona..! aklıyla kafasına göre verip,saltanatta paye bekleyen gariban sevdiklerim,,,canımın sıkkın olduğu doğru........ ama sizi bağlarken de düğüm atmadım, kolay çözülesiniz diye....

BEN YİNE DE SEVMİŞ BULUNMAKTAN SUÇLUYDUM...

HARİKA SAN...

TAPINAKTA Kİ İBADET...

asıl sorun seçeneksiz olmaktı belki.......  b planı yapmadan yaşamak..oysa ne kadar garanticiydim ben..yine dualite çıktı karşıma..yerçekimsiz derim ya hep bu sefer kararsızdım, çünkü seçeneksizdim..!! karar verememekten değil, verilecek bir karar bulamamaktan.boşluk yaratıyordu düşüncelerim, sonra aynı boşluğa yöneliyordu duygularım... boşluk işte, renksiz, neşesiz, ifadesiz, yat babam kalk babam işte...kalabalık,hep kalabalık, hep kalabalıkta...

faaliyetsiz oldukca gereksiz buluyordum kendimi, beynim boş,  zamanım boş, yüreğim boş...yaratımın içinde bir çift boş göz neyi görebilirdi ki...olanlar, oldu gibi görünenler, aslında gösterilmeyip zannedilenler bir senaryo yazsam, uçuk bir görüntü yönetmenim olsa, boşlukta ki çeşitliliği verebilen,sığdıramazdım 3 saate herhalde.. uzun boylu düşünmek,,, yoğun yansıtmak istemek...çalışan bir kafa gibi  mi algılanır ya da hangi kafayla yazdığın mı en ayık anını??? kuyulardan seslenirken, akustikten mutlu olan ben...kurtarılınca kuyusunu özleyen yine ben... zaten karanlıktan korkup yine karanlığa aşık hepten ben..!! uzun uzadıya seyredip sevemeyen, sevmiş bulunduklarından  da vazgeçemeyen... üşengeçlikten yerinden kalkmayan, kalkınca da oturamayan.. görünenle ,yaşanılan arası istemdışı bir tezatlığı dengelemek amaçlı, anlamak istemeler..illa ki altını kazıp, derin gömmek istemeler.. bittiğini bildiğin halde ,içinde yaşatmalar,kelimeler, cümleler, silüetler..yargı zannedilen gerçekler,kaos görünen bir huzur, keşmekeş algılanan bir dinginlik,az konuşup,çok davranmalar,kestirip attıktan sonra, kesilen parçayı elinde taşımalar....bir çırpı da çırpınarak unutmalar..ağırlığınla ,çoşkunu harmanlamalar..bedeninle gittiğin her yerde,yüreğini yine bilinçsizce ortaya koymalar..şaşkınları telkin etmeler,boyu kısa gelenlere merdiven vermeler... mülteci istekleri olan denyolara had bildirmeler... kendimden uzağa fırlattığım herşeyi, uzaktan seyretmeler..garip duyumsamaların peşinden gitmeler..sade şaşaasında,insan ürkütmeler.. her içine kapanırken ki açılmalar...oluk oluk akanlara set çekmeler..kucak açıp,üşümeler.. çoğu severken bu fazla oldu demeler.. sadece tek birşey düşünüp, çok birşey yazmalar...yani bu ara hep vesaireler.....

HARİKA SAN

17 Eylül 2012 Pazartesi

BÖYLE YAŞANIRMIŞ HEP AYRILIKLAR..

hep gözü yaşlı, yaslı, kederli olacak değil ya.. bir pazar sabahı,  sabahın 7.00 si, iskelede yüzlerce ben gibi, bir o kadar da tuana gibi, aynı duyguyla otobüs bekleyen insanlardık.. biricik miniciklerimizi hayata uğurlayan insanlar.

hepimiz sevinçli uğurlamamızı bir o kadar da buruklukla yerine getirmek için oradaydık..anneannesi,dedesi, kardeşi, babası, halası,erkek arkadaşı.. daha valizleri bagaja veremeden kalktı gemi,otobüs geç gelince.. güverteden bay bay da yapamadı..suratımı ve kalbimi toparlayamadan,sabahın sersem kafasıyla,karşıya geçmeyi neden akıl edemedik ki derken,geldi sitem telefonu..' anne niye gemiyle karşıya geçmediniz  belim koptu valizleri taşırken' :))) dayısı istanbul'da bekliyordu o'nu.. yurda bırakmak için.. 2 valiz eşyayı odasına yerleştirdikten sonra başlayacaktı ,göz açıp kapayıncaya kadar geçecek olan, üniversite hayatı.. dayı da trafikte takılnca bu sefer bir hammal tutup taşıtmış valizlerini otogarın ön tarafına,, gitti 5 milyoncuğum diyerek:)))

yağmur başlamıştı iri taneli ve seyrek,, yürüdük kordonda ben halası ve erkek arkadaşı..yine baktık öylece kıta değiştiren gemiye..evde bir kahve iki kahve derken,boğazıma düğümlenen o duyguyu uyutmaya gittim içeriye.. büyüdü ve daha da büyümeye gitti işte minik kara kuzum..öğrenmeye, kazanmaya, tecrübe etmeye..tanımaya, keşfe..ne çabuk geçmişti yıllar..karnımdan çıkıp,evime gelen ilk konuğum, ilk arkadaşım üniversiteli olmuştu..sanki o gelene kadar o'nun sevdiği yemekleri yersem boğazımdan geçmezmiş gibi..o benden önce uyumazsa,uyamayacakmışım gibi,sesini neşeli duymadan içim rahat etmezmiş gibi.. benden önce defalarca herkesce yaşansa da bu ilk duygumu kutlamalı mıydım, nasıl bertaraf etmeliydim bilemeden...

mutlu ayrılıklardı bunlar.. gurur verici.. arada ki mesafe neydi ki..!! atla git gör yada gelsin 15 de bir..evlat iişte..seviyorum asil kızım seni... ilk kucağıma aldığım duyguyla ,son nefesime kadar..

HARİKA SAN

11 Eylül 2012 Salı

EN UZAK AYNADAN NOT-RİKA'lar

*** herkes, yanında en çok ne yapılıyor ise, aynısını en az bir kere yapmıştır..!!
***eleştiriler, eleştirmenin, derinliğini belirler..
*** benim filmimin senaryosunu kim yazmış bilmem. ama görüntü yönetmeni (gösteriş hususunda) fazlaca abartmış..yönetmen mi?? o her daim, bende işini yapıp gidiyor..
*** AL sana BU denmiş; bundan ne yaparsan yap...yapmışım...yazmışım, söylemişim, sevmişim... (yaptırmış)
*** insanların, kendi iç dünyalarını, bana bana vurmalarının adı mı dış dünyaları..?
*** kenara koymamalı insan, unutuyor nitekim. hep gözünün önünde olmalı olan....
*** doğallık, insanın varoş tarafında mıdır ki..??
*** alnım ne kadar çok açık..!! birazını örtmek lazım..
*** filmleri, konusunu unutarak, yeni baştan ,sessiz olarak izlesek.. kaç başka senaryo çıkar kimbilir..(tahmin)
*** facebook'ta kendi profilinin, her gün çıktısını alsan ve altına kim için neyi paylaştığını not etsen, kendi kitabını yazmış olacaksın zaten...
*** kendimizi 1 ay boyunca, uykudayken videoya alsak..100 kişiyle bir uyku filmi çeksek.. yine uyanık bir tanesi çıkar:)
*** bir daha hesabı bankaya yatır ki, elden verdiklerin ( elinden geldiği kadar olanlar) görünmezse...veznede onaylanmış olsun..
*** benim evime beni kapatmayın birader; bari kendi eviniz olsun..!
***küçücük bacakları, gövdesi de küçücük...bu kadarını sevemeyen, o kadarını nasıl sevsin..
*** O, bir kadın sevdi; kendini tasvir eden....!!!
*** seni benden çıkardım;  yine ben kaldı... 20 - 10 = 10 :))
*** zengin görünürlük, ırsidir:)))
*** görseller bilim midir? bilinmeselerde...
*** sen bana hep gel ki, ayağım başkasına alışmasın..!
*** niyetinden özür dilemeli bazen insan..
*** OKU...! önemli bir emirse CANINA OKU.. ne peki?
*** her mazereti, masum olmaktan mazeretliydi..
*** kendin, bir konuda yalancı isen ve yıllardır bir doğruyu oynuyor isen; yıllar seni doğru, karşındakini yalancı yapar..! ( dünya halleri)
*** insanlar önce hayal ederler, sonra bunun gerçekleşmesinden çok korkarlar...
*** seni savunmak için sevdiğimi bilmediğim günlerdi...aşk o zaman 1 günlüktü..
*** çözmüşlerin, çözünürlüğünü, sıkılaştırmaya çalışanlar......
*** önemli olan gördüğün yerde değil, götürdüğün yerde de tebessümle anabilmek..
*** bilmiyordum ki, senin umudun akşamın kaçında tükeniyor, umutla beklerken..
*** saçı uzun olanın aklı kısa olurmuş...uztma artık..!
*** mutluluk, aslında yokmuş da.... var edilmeliymiş gibi yaşıyorlardı...

HARİKA SAN...

BUGÜN SEVGİYE ARA VERDİM:))

10 Eylül 2012 Pazartesi

MEMBA'dan NOTRİKA'lar:)

***gözüme küçük görüneni,içime alıp büyütemiyorum...
***öbür dünya dedikleri,,kendi dünyan belki de...
***erkek->yoklukta edinilen varlık kadın->varlıkta edinilen yokluk..:)
***koruma değil,kamufle içgüdüsüydü çoğu zaman..
*** ait değil isen, dahil de olma..
***kendine değer misin? :)
***dolunay gecesi,ay yine doldu..
***#bazenseytandiyorki ..... sen bana uyma:))
***direnç teşhircisiyim, gösteriyorum habire..:)
***mahalle baskısında, master yaparken,en büyük eğitmenlerdir, komşular ve akrabalar..
***bilemem...şimdiden büyüttüklerim belki yaşlılığıma nasiptir..:)
***hep benden önce gelip,benden önce gidiyordu..
***hep hazır başlamadan tüketmeye...tüketici:))
***kim demiş görünen köy kılavuz istemez diye? ister efendm isteerrr...
***hiçbirşey bilmek istemediğim nadir günlerden biri....:)
***bu kadar yakında bir uzak......
***olmayıverse..olmasa,,olanlar olsa...
***yokluk,bazen güzeldir.....
***canımın hiç olmayacak şeyleri istemesini,istemiyorum....
***bu sıcaklar çok canımı sıkıyor,,,yoksa,,yok başka bişiyim:)
***bilmem ki kime kimden.nereye nerden ve neden.....
***meğerler biriktikce,eğerler çoğalıyor...
***son demin, ilk hazanı olur muymuş....olurmuş...
***yani...allah tepemden bakıyor...
***ben kendim gidebilirim...ama sen almaya gel...
***ben şişirdiğim hiçbirşeyi,havasını almadan bırakmam...
***canınız sıkılacaksa da bende sıkılmasın..bana gelmeyin..
***biz bir seferinde yatmıştık sırtüstü, hatırlar mısın?
***her bir cümlem geleceğe gebe kaldı, beklemek lazımdı..
***başkalarıyla, başkalaşmak güzelken, özüm demeseydin bari BİR BAŞKA'm..
***kümeliyelim mi, kümesleyelim mi???
***dert, tasa tutmayayım diye, tuttuklarım varmış...
***yine kendisinden başkası oturuyordu karşımda...
***çünkü; hep öğrenmek öğretilmişti..,uygulama yoktu...sadece öğrendik yapamadıklarımızı..
***binlerce yıl yetecek kadar söz biriktirmişim içimde...
***sarhoşluk, anı kaybetmektir.. oysa siz hatırlamak için buradasınız..
***olunca ağır, olunca acır,olunca çürür mü...

HARİKA SAN

sevgiyle...

3 Eylül 2012 Pazartesi

DİNLERKEN ,

http://www.youtube.com/embed/c2w6vMpsm1A



öğretilmiş korkular bir tarafa , insan nasıl korkutur kendini...varlığında... yokluğu endişeli anlatılması ,(anlatılamaması) biraz utançla, (hiç anlatılmamış,çıplak sevgilere hatta çıplak isteklere verilen sınırlama ),temelli gariban (isteyememe ve söyleyememe, dilinin ucuna gelip,dönüp sırtını gitme ve bir dosta, bir kadehe içini dökme,,,,,aktarma hali) ve bir daha asla kazanamayacağını düşünerek...sebep olmuş kadar suçlu,suç işlemiş gibi sancılı...

.sevgi bazen uçurum gibi...güç dersen adına kaybedecek kadar sahip...saniye kadar ürkünç bir bilinçle...ötesine geçen bir gerçekle....aslında kaybetme....ve memnuniyetsiz kaybetme...kaybettiğini memnun etmemiş olma....sevgiiiiiiiii kocaman bir isyanın kabuğunun içinden çıkan güçlü bir yanlızlığın,doldurulamayacak kalabalığında, asıl yanlızlığını hep çemberi doldurarak yaşama halinin bazen nota, bazen ses, bazen söz, olarak yansıması...maneviyatında zaman zaman bizdenliklerle....hani sizden?? halinin eksikliğinde, yine kendini hhooppp diyerek yanıltmaya çalıştığın bir içten ve gönülden veriliciliğinde...karşılıksız ( karşılığında yetersiz, tatmin olmadığın )  içini coşturarak ve kendine dönerek,kendine bakarak, yine kendinden eksik ...ve çok iyi hissettiğin bir güçle...elimi tut demek kadar paylaşımcı asıllığında, çok da basit, o anlık ve geçici olan bir duygu aktarımının,anlatılırsa, aramızda olan ve onaylanmayı bekleyen bilirkişicilerce..irdelenmesi ihtimaline karşı.....yenmeye hazırken,izaha nefes alınmaya takati olmayan, seçili topluluklarımızda...korku adlandırdığımız, cesaretli, üstelik düşten, gerçeğe dönüşümlü...yapmış halinde tatminsiz...kendini alkışlarken, maharetsiz....anlaşılmak isterken azınlıkla yetinen,,,ve anlamayan çoğunlağa cümle kurmak isteyen...sakinken karmaşık....hiddetlenmeye müsait huzurunda....bir dinginlik yaşıyorken üstelik ruhun...sıradışı değil,olağanken,herkes kadar korkuların bunlara güç vermek isteyen bir cesaretle çoğaltırken iç sesin, yenişmek mi,,, yoksa masum mudur itirafta çelişkilerin...devrik cümlelerde izah ararken ,yapışabilirsin de bir ele bilmediğin....o bilmediğin elden gelir cümlelerin...sana dair değildir yüreğin...başkasının cümlesini kurar dilin ,onun anlık korku ifadesini korkusuz ifade etmek amaçlı ..yapılmayana yapmış, konuşulmayana çalmış,,sahiplenilmeyene sahiptir cevapların..

HARİKA SAN

VE TABİ Kİ SEVGİLERİMLE.....

dinlediğim------  o notaların dışa aktarımı oldu bu. görebildiğim kadar yazdım karanlıkta.. aslında senaryo yazdırırdı adama:)))  3 dakikalık müziğin 20 dakika süren anlatımı işte kısaca...

MÜZİK: ÖNDER HELVACIOĞLU