19 Kasım 2010 Cuma

DEH DEH DÜL DÜL....SEN DÜLDÜLSÜN,,, BEN BÜLBÜL)))))))))



Bazen nasıl da zır cahillere göre yaşayıp, kısıtlıyoruz hayatı…..yürüyüşe çıkarken saate bakıyoruz. Sebep eğer zaman geç ise elalem ne der???, çok güzel bir bluz görüp belki de alıyoruz ,, ama giyemiyoruz , neden dekoltesi var bir şey demesinler diye…yalnız olup güzel bir mekanda oturmak istiyoruz belki bir kadehde bir şeyler içmek….yapmıyoruz..neden?? yanlış anlamasınlar diye….müziğin sesini son ses açmak bile düşündürüyor evde ya da arabada…..bir düşünsenize ne kadar doğal ve masum istekler bunlar aslında….eski bir dostunuzu görüyorsunuz sokakta, kasıyorsunuz muhabbeti siz nasılsınız diye , sarılamıyorsunuz boynuna onun çünkü yanlış anlarlar….ööff değil mi ama yaaa….insanın kendini ve isteklerini yaşaması kadar doğal, güzel bir şey var mı..??? cesaret değil bunun adı…kendini yaşabilmekte ki başarı..kendini var etmek, yutkunmamak…

Edep, terbiye, adap ayrı kavramlar…kavram kargaşası yaşıyoruz..bastırılmış yani yassı bir halde de ölüp gidiyoruz.Küçük şehir psikolojisi desem…Bu dunkof kafa psikolojisi…..oldum olası katılmadım..yapmadım da..uymaya çalışmadım, içimden gelenleri yaparken…sadece büyük yanı , küçük yanı olarak düşünüp saygıyla sınırladım yapamadıklarımı da….o zaman da deli diyorlar insana…deliler kendine özgü yaşayan insanlar…bazen özenmek gerekiyor…mantık kasıyor adamı….duygular şirin şeyler…bana kır çiçeklerini anımsatıyor…mantık mahkeme salonu gibi bir şey….işde, güçte, sözleşmede lazım tabi ki….
Kelimelere tekamül eden duyguları tek tek irdeleyip eleştirebilirim…hepsine tek tek söylenebilirim, kızabilirim, övebilirim….küfür bile edebilirim..!!!!

İçini doldurmadan yaşlanıyorlar…kös kös….!!! Yaşamak, yapabilmek olgunlaştırır insanı…çeşitliliği sindirmek, hoş görmek neşelendirir insanı. Ufku açılmak gibi….tarzı olmalı insanın kendini temsilen, bilinen, yaşanan, görünen, sindirilen….nezaketi, zarafeti, görgüyü, güler yüzü içinde barındıran….çocuklarımı büyütürken hep derdim; ben bitki yetiştirmiyorum,,, hayata insan yetiştiriyorum diye…..bazı kelimeleri hiç duymadılar, öğrenmediler….kıskançlık gibi, intikam gibi,düşmanlık gibi…kendi hayatları içinde, yaşadıkça şekillensin istedim kelimeleri…bizde ki gibi öğretilmiş egolarla yaşamasınlar…ayıp kelimesinin içeriği kendilerinde oluşsun…bizde hala annemizin babamızın ayıp saydıkları var……çok yüklüyüzzzz ççookkk….bu eşek semerini çoktannn bıraktı….çüş komutuna da uymuyor artık….deh ne demek ancak hatırladım……binek değilim, yük taşımam….isyankar eşek oldum ben))))))))))

1 yorum:

  1. Harika cım canım arkadaşım.....az önce ismail bakkalın önünde karşılaştık Dilek ten kahvaltıdan geliyormuşsun ...hıııııı çok kıskandım!!..her neyse bloğundaki her konu,yazı,müzik ayrı ayrı çok güzel ve seni yansıtıyor..mucuxx(kim olduğumu yazmama gerek yok sanırım;hani Dilek,kahvaltı,kıskanma vede çatlama :D )

    YanıtlaSil

yorum yaz