10 Şubat 2013 Pazar

BANA BİR MASAL ANLAT BABA.... AMA SONU MUTLU OLSUN..

bir varmıışşşş bir yokmuş.. çok uzak diyarlarda bir yerlerde lal bir kız yaşarmış...   doğanın bütün seslerini duyan, tanıyan, ifadesi şaşkınlık ve tebessümden ibaret olan bu kız.. civarda ki bütün canlılar tarafından tanınır ve sevilirmiş..avlanan bütün canlılar ,avını, o'nun mağarasının kapısına bırakır, karnı doysun isterlermiş.. beden dilini haliyle eğitmiş olan bu güzel kız, derin bir tebessümle, gelen avı pişirir, yine mağaranın kapısına herkes yesin diye bırakırmış..

bu sarı saçları bukleli lal kızı, hergün uyandıran bir kuş varmış.. küçük kız, her sabah bu kuşa teşekkürlerini belirtmek için o'nu avuçlarının arasına alır yanağıyla severmiş.. minik tavşanıyla koşturmaca oynar, kaplumbağanın kabuğunun içini  hep merak eder, bir kabuğu olsun istermiş..kırlara çıktığında ,mis kokulu dağ çiçeklerinden kendine taç yapar,,  o'na bu çiçekleri bahşettiği için toprağı okşarmış...

ormanda ki avcıların efsanesiymiş bu güzel kız... arkadaşlarını ,pusuya yatıp avlamaya gelen bu avcılara arada gözükür kaybolurmuş.. bir melek kadar güzel olduğunu gören avcılar, gözlerine inanamazken , anlık gördükleri bu meleğe bir anlam veremeyip, o civardan uzaklaşırlarmış..

en yakın arkadaşı hiç olmamış,, çünkü hepsini aynı derecede çok seviyormuş... hepsi en iyiymiş.. gece samanyolunda bütün yıldızları selamlayarak yürür, kutup yıldızını öperek geri dönermiş.. gün ağarmasına yakın bir elinle ay'ı bir elinle Güneş'i tutar , onları bir araya getirmeye çalışırmış..

bir gece, yine ormana avcılar gelmiş. koruma içgüdüsüyle ,tam avcılara görünecekken ,bir avcının, minik oğlunu görmüş.... içinde uyanan o hislerin ne olduğunu anlamaya çalışırken ,ve bu hislerden korktuğunu düşünerek, avcılara görünmemeye, sadece o küçük çocuğu seyretmeye karar vermiş... arkadaşlarını birer birer öldürürken avcılar,,, küçük çocukta bizim lal kızı farketmiş..!!
bizim sarı bukleli lal kız, hareketsizce ,bu güzel çocuğun kendisine doğru gelmesine izin vermiş.... çocuk yaklaşmış ağacın dalına... minik kız aşağıya atlamış hemen...  oğlan hayranlık ve merakla bakarken, bizim kızın içinden çığlık atmak gelmiş... ve attmmıışşşşşş.... bunu duyan bütün orman oraya toplanacak, avcılarda onları öldürecek diye düşünürken... oğlunun kaybolduğunu farkeden avcı baba,, oğlunu aramaya çıkmış... ay ışığının tam üstlerine vurduğu o gece ,onları bulan avcı baba... gözyaşlarına hakim olamamış... o efsane zannettikleri lal  kız , olanca gerçekliğiyle ,oğluyla elele ,kocaman gözlerinde ki merak ve ürkeklikle ,bir o kadar da sevgi dolu oğluna bakmaktaymış..

masal bu ya..... gün ağarırken çığlığı duyan orman ahalisiyle, diğer avcıları toplayan oğlan babası bir araya gelmiş.. sevgi bağı öyle bir yayılmış ki... tüm av diye baktıkları canlılar etraflarında oynaştıkça, zevklerinden utanmışlar.. silahlarını bırakıp, onlara dokunmuşlar.. içlerinde zaten var olan sevgiyi bu güne kadar neden kullanmadıklarını , neden öldürmeyi seçtiklerini düşünüp ,bir daha o ormana av için gelmemişler........

bizim lal kızla oğlana mı ne olmuşşşşş....?? :)) bilmem ki masallar hayallerdir... sonlarda bize aiittir... sonu sizin olsun :)))

SEVGİLERİMLE

HARİKA SAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz