30 Temmuz 2012 Pazartesi

İŞim var dedim:)))

 ve iç sesi sordu.......:)
- harika hanım,nedir bu yıllarca evde oturup birden bire bir çok konuda meydana çıkış sebebiniz?
- üç soru var burada...neden yıllarca evdeydim?, neden şimdi birden ve neden birkaç iş...:) ilkinden başlayayım o zaman..çok erken yıllarda boşandığımda, kızlarım çok küçüktü..ve aşkın etrafında pervane olan benim, o duygulardan daha çabuk sıyrılabilme yeteneğim henüz o yıllarda yoktu..kendimi toparlama dönemim uzun sürdü.. ötesinde bizi küçükken,annem çalıştığı için çok sevdiğimiz ve hacı nine dediğimiz bir kadın büyütmüştü...içimde okuldan gelen çocuğa kapıyı açmak ve annenin evde olması özlemi vardı,bilinçaltı işte..hayat merdiveninde bir basamak atlamak bende fazlaca sindirerek oldu herhalde...diğer yandan şanslıydımda...az da olsa geçinebilecek param vardı, iyi mi kötü mü olduğunu bilemediğim o kanaatkar taraf ( belki de öğretildiği içindir) ağır bastı.. korktuğum birçok şey o zamanlar çok farklıydı..bilmemek ürkütür beni..baba mesleği olan optisyenliği bilmiyordum...otel yönetimi okumama rağmen ,staj yapmadan evlendiğim için, otelciliği de bilmiyordum ayrıca assostu orası ne erbabı erkan ne yerli halktan da kimseyi tanımadığımı düşünüp sanki zormuş gibi kafamda kurguluyordum....aslına bakarsanız dibinde patronluktan korkmak da var... ya da bütün sorumluluğun bende olma halinden..paylaşımcı olduğumdan mıdır? aşırı yalnızlık hissi midir? yoksa reankarnede tatsız bir anım mı var bilemiyorum..:)) genç kızlığımdan beri ilişkilerimi de istemeden yönetir durumda olduğum için güçten,yani paranın getireceği güçten de korktum...kartvizitim olsun istemedim...böylece himaye edilebileceğimi düşünüp, uzun yılları bekleyerek tükettim... defterlerime tonlarca yazılar yazarken blog çıktı meydana ,kardeşim vesilesiyle...evde hobiydi yazmak..kendimi yazdım önce, kendi fotoğraflarımı koyarak,,sonra kendimi hikayeleştirip gözlem gibi yazdım,kendi fotoğraflarımıla yayınlamayıp daha çok salvadorun (dali) tablolarıyla özdeşleştirip yayınladım..sonra küçük notlarıma (vecizelerdi bunlar) not-rika dedim...şiirlerime şiirika... derken melodilerin bende uyandırdığı dillendirmeler geldi aklıma...bazen etrafta olup bitenler hakkında ki fikirlerimi yazdım bazen sadece tek kelimeden yola çıkıp,içinde neler beslediğini ne anlama geldiğini düşünerek ,iç sesimle karşılıklı oturup yazıştık...türkçenin yeterli bir dil olmadığını bu yüzden iletişimsizlik yaşandığını...zaten bastırılmış duyguların ruhları olduğumuzdan ve ifadeninde bir yetenek olduğunu düşündüğümden bunlarla oyalandım durdum.... bu arada hayal bile kurdum...DAVRANIŞ BİLİMLERİ fakültesi açmak..:))) yazarken ,ifade edebilmekten başka bir amacım olmadı..hedef diyelimm zaten hiç hedefim olmadı,arada 3 boyutlu kitap çıkarmayı düşünürdüm,, yapılmayana zaaflı tarafımla...tartışmak ve kabul ettirmek,yarışmak ,onlardan biri olmaktı....oysa ki blog sadece harikadan harikaca adıyla kendin gibi olmaktı.. tartışmaya kapalı bencelerim...çünkü kimsenin sencesini de hiç merak etmiyordum... kimsenin demeyelim adına, herkesin diyelim...durup dururken 'sen yanlış düşünüyorsun' demek kadar, akıl sorulmadan akıl verilen bu toplumda ,senin kadar bile birşey becermişliği olmayanların vıdı vıdılarını da istemiyordum..ben ve o an ki düşüncelerim...kendimi de takip edebiliyordum böylece...demek ki kendimi ayna da olmasa bile yazarken seyretmeyi seviyormuşum..hep kendimleydi işim...daha güzel nasıl yapılabilir..o yapılan her ne ise....!!

ikinci ve üçüncü soru neden birden fazla iş ve peşpeşe? ben yapmadım bunu:)) hayatın gelişleri,,birileri etkendi...tıpkı blog da olduğu gibi...çok sevdiğim bir arkadaşım öve öve bitiremezdi beni okurken, yazılarımı şiirlerimi, kardeşimde blog açınca oluverdi.....oraya yazışlarım...sonrasında yeni kurulan ve oluşum aşamasında olan bir siyasi parti için merkez ilçe başkanlığı teklifi geldi...siyasi hiçbir bilgim olmadığı halde, devreye giren mıknatıs tarafım yani birleştiriciliğim bir nevi örgütlemek ya da var olan topluluk arasında huzur ve neşeyle devamı sağlamaktı aslında yaptığım...demekki kalabalık grupları, salahiyet alarak yönetebilme tarafımda varmış:))  ben aslında benim gördüğüm değil de, insanların bende gördükleri yönlerimle ortaya çıkartılan ve işlenen bir taş gibiymişim....içsel farkındalığımla uğraşırken dışsal tarafımı es geçmişim...yine bilinçaltı işte...ön planda olmamak..!! benden istenen her ne kadar ise onu becerip yola devam etmek..ikili ilişkilerim de de bu böyle oldu uzun yılar..iyileştir ve git....kendini o'na buldur,,teslim et ,yürü....... ne kadar da iyi kalpliymişim:))) derken memos garden....  yine kardeşimin ittirmesiyle,sözlü teşviklere ne kadar kolay evet diyorum demek ki..yaparsın, zevklisin.çevren var,işletmeci ruhun var, kimler neler yapıyor,kalk oturup durma...!! vs ...zaten dedelerden bir yerdi..babamın çok severek ömrünün uzadığına inandığı...eee otelcilik okumuştum da zaten... viran bir halde çıkan kiracı tarafından teslim edildiği halde.. o yıllarda da kafamda artık hiçbirşeyin zor olmadığını düşünmeye başladığım daha da tabiri caizse iç dünyamda palazlandığım yıllardı...yoktan birşeyi, şirin bir şekilde olabildiğince ucuz malzemeyle halledebilir yönüm o yıl devredeydi..zaten dekorasyon işlerini de çok sever ve becerebildiğimi düşünürdüm...hemen bir konseptle orası da meydana çıkıverdi...bir sezon işletildi.. vazgeçişlerim, yine tamamlanması gereken taraflarımdı.....zaman ilaçtı, her bir alakam arasında ki geçen süreç kendimi bütünselleştirmeye çalıştığım zaman dilimiydi belki....ama sanki hiç biri işim değil de...yapmam gereken zaten yapıyor olduğum yardımlar ve hobiler gibiydi..  benim değildi...şimdi de SAN OPTİK... belki baştan beri olmam gereken yer.. tabi ki kendinde kalması gereken daha özel sebepleri olabiliyor insanın...takiiiii yeniden benden çıkmasına karar verene  kadar..!! baba mesleği optisyenlik,ruhsatımda var..şık, temiz olduğu kadar prestijlidirde sağlık için hizmet veriyorsun...gözlük işinde toptancılarda gözlükçüler gibidir,, babalar yaşlanmış oğullar iş başındadır..yani tanıdık çok...babam türkiyenin ilk gözlükçülerinden. dolayısıyla maneviyatta var..annem devam ediyor yıllardır...dolayısıyla o camia da saygın bir aile...yaşlandılar da... eeee işte....boşta duran joker HARİKA iş başında..tamamlayıcı,düzeltici...başarıcı,,yukarıya çıkartıcı.. gerçi bu sefer kendi amacıma hizmet ediyorum...en azından şimdi böyle düşünüyorum,, yavrularım büyüdü,onlara şu an ki varlığımdan daha fazla var olmalıyım....özgürlüğün ve rahatın adı da para oldu...para kazanmalıyım...yine içinde mücadele var..yeni makinalar, yeni mal..yeni insanlarla dialog...yeni terimler ve bilgilere açık olma.... yeni reçete girişleri,devlet yaptırımları,kanun,muhasebe ,duyguyla değil,parayla mücadele...cezai hüküm taşıyan sorumlulukların altına imza atma...cemiyete başka türlü karışma..en sevmediğim matematikli hayata geçiş...rakamlar rakamlar...rakamlı paralar..:)) keşke paralarda harfli olsaydı,,,şimdiye trilyonerdim....!!! parayla sevişmeye çalışma...o'nu kullanmaktan vazgeçip,kazanmak için mücadele etme..aynı sevgili gibi...yarında seninle olmasını isteme ve bunun için birşeyler yapma....yani SEVGİLİ PARAM:)) neden para desenli yastık kılıfı yapmazlar kiii baş koyacaktık alt tarafı:)) işte anlatamıyorum ben üretkenim,,yaratıcıyım bu meslekte o yok gibi görünüyor bana...dükkancılık bu havadar değil:))) ve sanki diğerleri gibi vazgeçme hakkın yok bu aile yadigarından...evde ki antikalar gibi:)) ayaklarım yere çakılmış gibi...düzenli dedikleri mecburen uyanışlar...özgürlüğümü teslim ediyor olmamın telaşı var içimde... benim bedenim ve ruhumu mağazaya sığıştırmak nasıl bir duygu ki....felakat sistemci tarafım devreye girip,kendime dair zamanları yaratana kadar susmalıyım herhalde..aman zaten gündüzleri de sevmem ki:)) kalan sağlar bizimdir der gibi gecelere sağlık...sabaha kadar oturmıyveririz...yeni vizyonu belirleyecek düşünceler diiyynnkk dooyynkkk çarpıyor kafa tasıma.........telaşlı olabilirim,,zaten düşünce yayıntısı yapmadan derlenip toplanamayan tarafımda var.. ama şunu biliyorum bu sezondan yani yazdan beri...KORKMUYORUM...!! karar vermek,ne istediğini bilmek,bir amaca hizmet etmek,bunu da elde edince,belki benim için kainatın hazırladığı diğerlerine geçiş başlayacaktır...çünkü güzel bir yerde ki mağazanın,dekoru ve adıyla beni bekler durumda ki halinin, önünden geçmekte beni rahatsız ediyordu.. bunu da yapıvereceğim işte....yine kendim gibi...yine kendimce.. daha zevkli düşünebilirim...ben maldan ziyade güzellik,güven ve itimat satacağım..o mağazanın içinde....ışıldayıp duran güler yüzümle hizmet satacağımm oooo llaaa laaaaa:)))) belki işi abartır kendim tasarlayıp,ürettiğim gözlükleri marka yapar onu da satarımmm evett eevvett bu daha da heyecanlı...şu satma işini bi öğreneyim ben  hele.... sonra bulurum önce yaratacak,sonra uğraşıcak başka birşey..........

görünen o ki iç sesim çok uzun bir süre soru soramayacak bana:))) haydi kalın sağlıcakla...zira çookkk işim var... İŞ im var:))))

MMUUUAAHHHHH:))

HARİKA SAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz