24 Nisan 2010 Cumartesi

BİZİM ESNAFIN HALLERİ..!




Zordur küçük şehirlerde esnaf olmak….dükkanının yeriyle, malıyla, aile ilişkileriyle, insan ilişkileriyle, yenilikleriyle, trendi yakalamasıyla, peşin parayla çalışamamasıyla yani veresiyeleriyle.nüfus az olunca sirkülasyon da olmaz. Sürümden de kazanamazsın. Malının modası geçer, iade edemezsin. Çünkü toptancından zaten tane tane almışsındır. Bayi anlayışı beyaz eşya veya tencere tavadan ibarettir. İndirim ve kampanyaları düzenli olmaz. Dolayısıyla insanlar büyük şehirlere gittiklerinde yaparlar alışverişlerini daha karlı olsun diye…!!

Biri mekan açmıştır ama o mekana gidilmez. Adamı sevmez kimse. Ağzıyla kuş tutsa yaranamaz. Oysa iyi yatırım yapmıştır, Mekanı şıktır, hizmet kalitesi vardır. Yenilikçidir. İşte küçük şehirde iş yapmanın ilk zorluğu… büyük şehirde mağazanın kimin olduğunu bilmezsiniz bile ve sizi ilgilendirmez sahibinin kim olduğu. Belki sizin şehrinizde ki o adamdan daha ahlaksızdır öteki. Madem bu kadar önem veriyorsunuz kişilere hepsini araştırın. Oradaki sizi ilgilendirmiyorsa bırakın bu şehirdeki de hizmet getirmiş, faydalanın, keyfini çıkarın. Sonra Çanakkale’de hiç bir şey yok deyip hayıflanıyoruz. O hırsız, bu düzenbaz, bu sahtekar, bu hovarda, bu kumarbaz, bu adi, bu şerefsiz diye diye hizmet alamaz olduk.

Bakın çarşının haline. Tek düze her şey. Harcıalem çoğu mal. Kasaba çarşısı gibi. Allahtan belediye dükkanların cephelerini düzeltide, dışarıdan eskisi kadar kötü gözükmüyor. Ama bu bir işe yaradı mı hayır. Yine hepimiz sebze, meyva, et hariç kılık kıyafetimizi, ev aksesuarımızı, koltuk, kanepemizi,ayakkabı, çantamızı başka şehirden alıyoruz. Bir de aynısından başka kimsede olmasın psikolojisini yaşayan çok insan var. Değişik olacak, tek onda olacak. Esnaf ne yapsın??? Çeşit getirse elinde patlıyor.Raflarda tozlanıyor çoğu mal..Zaten keyfine alışveriş eden kaç insan var ki bu hayat şartlarında???

Bir de tembeldir bizim esnafımız.Sabah 10.00 da ancak açılır mağazalar.Çay kahve sohbetleriyle. Belki bir vileda yapılır alelacele. Müşteriye ayağa bile kalkılmaz. Bakar bakar insanlar birkaç fiyat sorar gider. Müşteri nabzı bile tutulmaz. Saat18.00 oldu mu rakı sofrası hazırdır bile.:)))) ara ki bulasın dükkanda. Hele o gün toptancı falan gelecek, ödeme yapacaksa hiç durmaz dükkanda))))

Sonra da diyoruz ki dışarıdan gelenler adam oluyor bu şehirde diye. Olur tabi. Adamın ticaret kültürü bizim gibi değil ki. yatırımcı, müteşebbis, çalışkan.. kurtlanmaya gerek yok, örnek almak lazım. Hırs da yok işte demek. Allah ne verdiyse o günlük rızık o yeniyor.

Birde tanıdık olmak psikolojisi vardır. İlla sahibini görecek. İnanmış ona. Ne kötü aldatılma psikolojisiyle büyütülmüşüz. Herkes kandıracak bizi. O yüzden tanıdıktan almalı. Eskiden daha çoktu fiyat ve kalite kargaşası. Şimdilerde pek yok. Kazıklanma korkusu. Şöyle bir uyum ve inanç içinde değiliz. Herkes korkuyor birbirinden, kim kime ne zaman kötülük yapacak diye. Kötü bir durum bu geldiğimiz haller….tanıdık olmanın dejavantajıda parayı vermeden tüymek… elinle ver ayağınla almaya git. Sermayeyi kediye yükle. Veresiyeleri toplayamamaktan dükkan kiranı ödeyeme. Bu yüzden malından, parandan olduğun kadar arkadaşından da ol…sözünde durmayan insanlar sinsilesi.

Bir avuçluk memlekette başaramıyoruz ya ona yanıyorum. Bizde birlik beraberlik mi yok? Hasislik mi çok? Tutmuyor kimse birbirini. Kalkınsın istemiyor,çekemiyor. Esnaf giyim mağazalarından ibaret. Sıra sıra yan yana, dipdibe aynı mal. Çarşıda kuyumcu, giyimci, ayakkabıcı enflasyonu. Demircioğlu caddesinde de eczane. Benim evin yolu kuaför kaynıyor. Dağılım da da bir tuhaflık var.

Herhalde en çok iş yapanlar barlar ve lokantalar. Oh vallahi çekiyor millet kafayı))))) şehrimin keyfine düşkün güzel insanları)) sohbeti de meze yapıyor kendine, değmeyin keyfine….

Keyfimiz hiç bitmesin,dostca ve sevgiyle kalın..!!!

1 yorum:

yorum yaz