29 Mart 2010 Pazartesi

GÖLGE ETME BAŞKA İHSAN İSTEMEM SENDEN....


Şüphe…… ne kemirgen bir duygudur..!!! aman allahım. Hastalıktan hastalığa atar insanı. Kendinizi tanıyamaz olursunuz. İçinizde bir aptallık ya da aptal yerine konma duygusu…kendinizi bir şeyler bulmaya çalışmaktan alıkoyamazsınız. Bulunca da akıllı mı oluyorsunuz madem bu kadar akıllıyken neden buna maruz kalıyorsunuz burası da tartışılır ya Öfke doğurur bu duygu. Şüpheyi terk edemezsiniz. Garip bir müptelalık yaratıyor..insanın bir kere güveni sarsıldığında onu yeniden kazanmak imkansızlaşıyor. Artık hep bir şüpheyle yaşamak durumundasınız. Ve yaralandıysanız bir kere artık diğer insanlara da tek kaş havada bakar oluyorsunuz. Hani bir kötünün yedi mahalleye zararı oluyor anlayacağınız. Her yeni insanı deneme ihtiyacı duyuyorsunuz. Yine yine yaşatıyorlarsa riyayı, ikiyüzlülüğü, gözgöregöre inkarı artık mutsuz ve güvensiz bir insan olarak umutsuz vaka oluveriyorsunuz. Hayatınızın her tarafına yansıtıyorsunuz, başarısızlığa kadar götürüyor sizi. İçinizdeki sevgi azalıyor hatta kendinizi bile sevmez oluyorsunuz. Bir şüphe nelere mal oluyor. Sizi bu duyguya atan o serserinin umuru olmazken….! MALINI ÇALIYOR ADAMIN polise vermiyorsunuz, affediyorsunuz, adam dışarıda beni hırsız tuttu diye bağırınıyor, anlayamıyorsunuz. yapmadığınız bir sürü şey için pişmanlık duyuyorsunuz. zeytinyağı gibi üste çıkan çirkeflerden rabbim hepimizi korusun.

Sizin ne kadar düzgün olduğunuz önemli değil. Siz meziyetli yaşarken bir kişiden kırılarak ve üzülerek edindiğiniz bu duygu, hayata karşı korkutuyor sizi. Acabalarla başlıyorsunuz hayata, irdeliyorsunuz. Bir daha olmaz demeyi beceremiyorsunuz. Gönlünüzün korkulu üzüntüsü uzun müddet devam ediyor. Herkes aynısını yapacak sanıp, genele yayıveriyorsunuz. Ta ki güvenecek yeni bir insan bulana kadar. Neyi çağırırsanız o gelirmişten çıkarsak yola ben mi dedim bana yalan söyle, beni kandır, beni aldat diye. Ben mi istedim. Aklıma bile gelmedi. Yığınla sorular sordum ve inandım hatta. Soruyu bir kere daha sorduğunda öğreniyorsun. Aynı yalanı atacak hafızası da yok yalanı atanın… nasıl üzülüyorsunuz vicdansızca kandırıldığınızı öğrenince…sevmiştim yazık diyorsunuz. Birileri bu vakitte sizi hala kandırdığı için kendinizin salaklığını affedemiyorsunuz. Nasıl oldu da ben buna inandım diye kendinizi yerden yere vuruyorsunuz. Kişiyi aşıyor mevzu ve sizi sizinle kavga ettiriyor. Her kişi evrene bir görevle gelir görevini tamamlar gidermiş. Bu kişi sizde bir daha kimseye güvenmemeniz için mi görev yaptı yani????? Ama nasıl olacak bu??? Ben herkesin bana güvendiği gibi, güvenmek istiyorum.. kayıtsız, şüphesiz, hep, daimi….nasıl elimden biri alır gider de beni mutsuz eder.??? O zaman yeni görevlendirme istiyorum derhal…. Bana sonsuz güveni yaşatacak bir görevli. İzahı düzgün, itimat uyandıran, merhameti şaşkınlık yaratan…. Herkese salakça değil ama , aklınla, objektif bakışıyla, anlatma çabasıyla, sabrıyla, pratik ve bana göreleriyle şşööyyleeee içime huzur getirecek…. Ruhu ayakta olmasın, tikleriyle sinir bozmasın. Gurur duyayım onunla..

Yine yeni yeniden, yaşamaya devam….. hayat devam ediyor. Kendinizin bile kontrolden çıktığı oluyor. Arıza tüm mekaniklerde olduğu gibi, insanlarda da oluyor. Bozuluyor, düzeliyor. Biri yapıyor, diğeri bozuyor. Düzeni anlasak ta anlamasak ta yaşıyoruz işte öylecene … bir azalıp, bir çoğalıyoruz, bir gülüp, bir ağlıyoruz. Sürekliliği olmaması da ne garip… öbür dünya da öğrenebilecek miyiz ki tüm bilmediklerimizi.???? Gidipte dönen bulsak..!!!! gitsek gittiğimizle kalacağız çünkü)))))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz