31 Ocak 2011 Pazartesi

DALİ, DA VİNCİ,FARABİ,RAHİBE TERESA,MİMAR SİNAN,CHE.....ve ben:))


kendimi bildim bileli birşeyler yazar, çizer dururum...şu internet hayatıma girdiğinden beri de araştırır okur oldum. ama benim bir sorunum var.... aklımda tutup aktaramamak.oysa ezberim kuvvetliydi eskiden.bırakın okuduklarımı, kendi yazdığım kısa bir cümleyi bile, aklımda tutup aktaramıyorum....belki hafızayı boş tuttuğumdan ürüyordur yenileri,,,kendini tekrar etmekten iyidir..!!

okudukça hayran olduklarım var...herkes kadar belki.manyak bir salvador dali hayranıyım mesela.farabi,rahibe teresa,che,hz.ali,da vinci,mimar sinan,moğol imparatoru jahan şahın, karısına yaptırdığı taç mahal...şimdi tek tek kime niçin hayran olduğumu detaylamak isterdim.içimde varlar ama cümle olarak çıkamıyorlar.okudummm okuuddummm, notlar aldım, düşündüm, bilgilerim tazeyken sohbetlerde konuştum da. ammavelakin gelgelelim şimdi biri birşey sorsa zınk diye kalırım..!!!

''''Teresa eve dönüp yalnız başına kaldığında Tanrı’nın ve cennet cehennemin varlığını sorguladığını ve büyük şüphe duyduğunu yazıyor. Mektuplarda “Cehennemde yaşıyor gibiyim. Tanrının ve cennetin varlığından şüphe eder oldum. Herkese kalbim Tanrı’nın aşkıyla dolu gibi davranıyorum. Ama yanımda olsan ikiyüzlülüğümü görürdün”dediği için ateist olduğu bile ileri sürülüyor..

oysa bir anlık mutsuzlukla yazılmış bir not olabilirdi bu.ya da neden düşünüyor ve aktarıyor olmasın ki???yaptıklarını unutup, iyiliğini unutup, o'nun neye inandığı geçerli bir
tartışmamıdır??? bence değil...

sanırım ortak bir özellik bulmaya çalışırsam....farklı, zeki, yaratıcı, cesur, fedakar,sanatsal olmalarından ziyade SEVGİyi , yansıtmış, taşımış, savunmuş, aktarmış olmaları...kişisel ya da toplumsal..!!! buna emek vermiş olmaları.

da vinci'nin şifresi de tartışılırken yazılarını tersten yazdığını öğrendiğimde kuran gelmişti aklıma...gerçi yanlış hatırlamıyor isem o, solak olduğu için eli ağrımasın diye ancak ayna ile bakıldığında okunabilecek şekilde yazmış....ve her notunda şifre olabilir inancı gelişmiş...düşünsenize, öldüğünde bir sürü soru kalıyor geriye.keşke sağlığında soru sorulsaydı. çünkü insanın adı bir kere zekiye çıktığı zaman, küçük bir karalamasında bile acaba birşey mi saklı düşüncesi gelişiyor...

jahan şahın, karısı ercümend banu begüm'e aşkından yaptırdığı o taç mahal....ve hazin hikayesi....mimar sinan'ın hürrem sultan'ın kızı mihrimah sultana üsküdar'da yaptığı cami....bunlar büyük aşkların eserleri....şahaserler, dahiyane ve mükemmeller...

salvador'un gerçeküstü eserleri"süslü ve cafcaflı olan her şeye, lüks hayata ve doğu kıyafetlerine olan düşkünlüğü"bıyıkları:))) karısı gala'ya beslediği aşk, bilinçaltının dışavurumuyla alakadarlığı beni cezbeden, daha da hakkında birşeyler bulup anlamaya hatta o'nu yaşamaya iten sebepleri işte..

bu kadarla sınırlı değil elbette hayranlıklarım....ciddi ciddi hayranım ama...iliğime işleyene kadar okuyor, yapılanlara bakıyor, notlar alıyor, sonrada elimi çeneme koyup,,,,üstüne de bir tek rakımı koyup, sonra da eskilerden bir cd koyup başlıyorum keyifli, meraklı, heyecanlı düşüncelere....oyalıyorum kendimi böyle....benim de terapi methodum bu.!!!

artık pek birşey yapan yok, dolayısıyla takdir, hayranlık, takip gibi şiddetli yaşadığım şeyler bugünlerde yok....bu duygumu bastırmaktansa, bunları yeniden bu sayede onları okuyarak,tazeleyerek coşturmayı yeğliyorum..bir kaybım yok...çoğu yaşarken üne kavuşmuş, bunun doyumuna ulaşmış, başarıyı görmüş ve sindirmişler....seviyorum beynim kalabalık, yanım yalnızken ,onlarla olmayı.....!!!!

dostca ve sevgiyle kalın....

harika san

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz